-
1 vazıh
я́сный; я́вный -
2 vazıh
а я́сный, я́вный -
3 vazıh
واضح -
4 vazıh
واضح [واضِح]Anlamı: açık -
5 vazıh
clear, obvious açýk, belli -
6 vazıh
manifest, clear, easily understood. -
7 aydın
1. متعلم [مُتَعَلِّم]Anlamı: kültürlü, okumuş kimse2. متنور [مُتَنَوِّر]Anlamı: kültürlü, okumuş kimse3. مثقف [مُثَقَّف]Anlamı: kültürlü, okumuş kimse4. مستنير [مُسْتَنِير]Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh5. مشع [مُشِعّ]Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh6. مضاء [مُضَاء]Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh7. مضيء [مُضِيء]Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh8. منار [مُنَار]Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh9. منور [مُنَوَّر]Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh10. منير [مُنِير]Anlamı: ışik alan, ışıklı, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri görüşlü, münevver, kolay anlaşılan, vazıh -
8 açık
1. عار [عار]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan2. عام [عامّ]Anlamı: her kese ait yer3. عريان [عُرْيان]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan4. متضح [مُتَّضِح]Anlamı: kolay anlaşır veya vazıh5. متضح [مُتَّضِح]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan6. متجل [مُتَجَلٍّ]Anlamı: kolay anlaşır veya vazıh7. متجل [مُتَجَلٍّ]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan8. متعر [مُتَعَرٍّ]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan9. مشاع [مُشَاع]Anlamı: her kese ait yer10. مشترك [مُشْتَرَك]Anlamı: her kese ait yer11. مطلق [مُطْلَق]Anlamı: her kese ait yer12. معرى [مُعَرًّى]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan13. مفتوح [مَفْتُوح]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan14. مفصح [مُفْصِح]Anlamı: kolay anlaşır veya vazıh15. مفصح [مُفْصِح]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan16. مكشوف [مَكْشُوف]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan17. ناصع [ناصِع]Anlamı: kolay anlaşır veya vazıh18. ناصع [ناصِع]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan19. واضح [واضِح]Anlamı: kolay anlaşır veya vazıh20. واضح [واضِح]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan21. وضاح [وَضَّاح]Anlamı: kolay anlaşır veya vazıh22. وضاح [وَضَّاح]Anlamı: kapalı ve engelli olmayan23. عمومي [عُمُومِيّ]Anlamı: her kese ait yer -
9 aydınlık
1. إشراق [إِشْراق]Anlamı: bir yeri aydınlatan güç, ışık2. ضوء [ضَوْء]Anlamı: bir yeri aydınlatan güç, ışık3. ضياء [ضِيَاء]Anlamı: bir yeri aydınlatan güç, ışık4. متضح [مُتَّضِح]Anlamı: açık olan, vazıh5. متجل [مُتَجَلٍّ]Anlamı: açık olan, vazıh6. مفصح [مُفْصِح]Anlamı: açık olan, vazıh7. ناصع [ناصِع]Anlamı: açık olan, vazıh8. نور [نُور]Anlamı: bir yeri aydınlatan güç, ışık9. واضح [واضِح]Anlamı: açık olan, vazıh10. وضح [وَضَح]Anlamı: bir yeri aydınlatan güç, ışık11. وضاح [وَضَّاح]Anlamı: açık olan, vazıh -
10 açık
\açık vermek Defizit aufweisen, in den roten Zahlen stehenkasa açığı der Fehlbetrag in der Kasseülkenin doktor açığı der Ärztemangel des Landes2) Lücke f3) ( gemi)\açıklarda auf offenem Meeraçığa çıkarmak entlassenyüzündeki ifade sevincini açığa vuruyordu der Ausdruck auf seinem Gesicht verriet seine Freude1) ( kapalı olmayan) offen, geöffnet, auf\açık bırakmak offen lassen, auflassen\açık kapı bırakmak ( fig) sich einen Ausweg offenhalten, sich eine Hintertür offen halten\açık pencere önünde vor dem offenen Fenster\açık şehir pol offene Stadtgözünü \açık tutmak die Augen offen halten2) ( yol) freiyolu \açık olmak freie Bahn habençek \açıktır der Scheck ist nicht gedecktçok \açık bir film ein sehr freizügiger Film5) ( boş) leer, freikâğıtta \açık yer kalmadı es gab keinen leeren [o freien] Platz mehr auf dem Blatt7) ( vazıh) offen\açık konuşma zamanı artık gelmişti die Zeit war nun gekommen, offen zu reden8) aufgeschlossenher çeşit yeniliklere \açık olmak aufgeschlossen sein gegenüber allerlei Neuigkeiten9) ( renk için) hell\açık bir renk eine helle Farbe\açık sarı saçlı bir kadın eine Frau mit hellblondem Haar\açık tenli hellhäutig11) ( sarılmamış) lose12) (kamuya \açık, halka \açık, gizli olmayan) öffentlich\açık duruşma/oturum öffentliche Verhandlung/Sitzung13) \açık farkla önde olmak mit großem Abstand führen1) ( açıkça) offen\açık söylemek offen sagen\açık söylemek gerekirse, ... offen gesagt [o gestanden],...\açık vermek ( fig) sich verraten, sich anmerken lassenhiç \açık vermedi er ließ sich nichts anmerkenbirine \açık olmak jdm offen seinkapım sana her zaman \açıktır meine Tür ist immer für dich offen2) ( dükkân) offen, aufbu dükkân pazarları da \açıktır dieser Laden hat [o ist] auch sonntags offendükkân \açık mı? hat das Geschäft auf?gözlerini \açık tutmak (a. fig) die Augen offen haltenışığı \açık bırakma! lass das Licht nicht an!radyo \açık mı? ist das Radio an?
См. также в других словарях:
vazıh — sf., esk., Ar. vāżiḥ Açık, aydın, belli Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller vazıh olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
vazıh olmak — açık durumda bulunmak, anlaşılır biçimde görünmek Bir sözü ve bir fikri sevmeniz için onun mutlaka vazıh olması lazım gelmez. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
vâzıh — (A.) [ ﺢﺽاو ] açık, net … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
VAZÎH(A) — (Vuzuh. dan) Meydanda, apaçık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
VÂZIH — Açık, ayan, âşikâr. Besbelli. Kapalı olmayan. * Edb: Vuzuhlu söz. Bir okunuşta mânâsı anlaşılacak ifâde … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gayrı vazıh — kapalı , açık olmayan … Hukuk Sözlüğü
MÜSTEBAN — Vâzıh, âşikâr, beyanı açık olarak anlaşılan, açıklanmı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
VÂZIHÂT — (Vâzıh. C.) Açık ve meydanda olan şeyler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İTTİZAH — Vazıh olmak. Açık olmak. Aşikâr olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
aydın — sf. 1) Işık alan, ışıklı, aydınlık Aydın bir oda. 2) Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver Akşam gazetesi, yurt aydınlarıyla konuşarak bizde niçin yazar yetişmediğinin sebeplerini araştırdı. O. V. Kanık 3) Kolayca… … Çağatay Osmanlı Sözlük