-
1 отстранять
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > отстранять
-
2 удалять
uzaklaştırmak, kaldırmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > удалять
-
3 отстранять
несов.; сов. - отстрани́ть, врзuzaklaştırmak; bir yana çekmek ( отодвигать в сторону)отстраня́ть кого-л. от (занима́емой) до́лжности — görevinden uzaklaştırmak
отстраня́ть кого-л. от вла́сти — iktidardan uzaklaştırmak
он вре́менно отстранён от рабо́ты — kendisine işten el çektirildi
-
4 освобождать
несов.; сов. - освободи́ть1) ( предоставлять свободу) kurtarmak; salıvermek; serbest bırakmak; tahliye etmek; azat etmekосвободи́ть страну́ от ра́бства — ülkeyi esaretten kurtarmak
освобождённые райо́ны (страны́) — kurtarılmış bölgeler
освобожда́ть кого-л. под зало́г — kefaletle tahliye etmek
аресто́ванный освобождён — tutuklu salıverildi / serbest bırakıldı
освободи́ть пти́цу из кле́тки — kuşu kafesten salıvermek; kuşu azat etmek
2) ( избавлять) muaf tutmakосвобожда́ть от вое́нной слу́жбы — askerlik hizmetinden muaf tutmak
он освобождён от (упла́ты) нало́гов — vergiden muaftı
3) ( отстранять) uzaklaştırmakосвобожда́ть кого-л. от занима́емой до́лжности — görevinden affetmek / uzaklaştırmak
4) (очищать, опорожнять) boşaltmakосвободи́ть шкаф — dolabı boşaltmak
освобожда́ть дом (выехать) — evi boşaltmak / tahliye etmek
5) (время для чего-л.) ayırmak -
5 отдалять
-
6 отталкивать
несов.; сов. - оттолкну́ть1) (yana) itmekон оттолкну́л мою́ ру́ку — elimi itti
оттолкну́ть ло́дку от бе́рега — kayığı iterek kıyıdan uzaklaştırmak
2) перен. kendinden soğutmakоттолкну́ть от себя́ друзе́й — dostlarını kendinden soğutmak / soğutup uzaklaştırmak
-
7 удалять
silmekuzaklaştırmak; çıkarmak* * *несов.; сов. - удали́ть1) ( отдалять) uzaklaştırmak2) ( устранять) çıkarmak; (ameliyatla) almakудаля́ть зуб — dişi çekmek / çıkarmak
он хо́чет удали́ть э́тот зу́б — bu dişi aldırmak istiyor
удаля́ть пя́тна — leke çıkarmak
удаля́ть о́пухоль — (ameliyatla) uru almak
3) ( заставлять уйти) atmak; çıkarmak; ihraç cezası vermek спорт.судья́ удали́л его́ с по́ля — hakem onu sahadan / oyundan attı
-
8 выкуривать
несов.; сов. - вы́курить1) (папиросу и т. п.) içmek; içip tüketmek2) ( выгонять дымом) dumanla uzaklaştırmak -
9 должность
görev* * *ждо́лжность дире́ктора — müdürlük görevi
он назна́чен на до́лжность дире́ктора — müdürlüğe atandı
вступи́ть в до́лжность — göreve başlamak
снять с до́лжности — görevden almak
отстрани́ть от занима́емой до́лжности — görevinden uzaklaştırmak
-
10 отбивать
несов.; сов. - отби́ть1) ( отламывать) kırmak2) ( отражать) püskürtmek; savuşturmakотби́ть нападе́ние — saldırıyı püskürtmek
отби́ть мяч руко́й — topu elle defetmek / uzaklaştırmak
отбива́ть мяч на углово́й — topu kornere çıkarmak
отби́ть ата́ку — спорт. hücumu defetmek
отбива́ть уда́ры проти́вника — спорт. rakibin vuruşlarını savuşturmak
3) ( отнимать силой) zorla almak; (savaşarak) geri almakотби́ть го́род — şehri (savaşarak) geri almak
4) ( ушибать) incitmekотби́ть себе́ ло́коть — (çarparak) dirseğini incitmek
5) (запах, привкус) gidermek6) (охоту, желание) kırmak; körletmek -
11 отводить
несов.; сов. - отвести́1) (кого-л., куда-л.) götürmek; geçirmek ( провожать)2) (уводить откуда-л.) çekmekотвести́ кого-л. в сто́рону / в сторо́нку — bir yana / kenara çekmek
полк отво́дят в тыл — alayı (geri) çekiyorlar
3) ( направлять в сторону от) bir yana çekmekотвести́ ве́тку — dalı bir yana çekmek
она́ отвела́ от меня́ взгляд — gözlerini benden kaçırdı
4) перен. ( предотвращать) savuşturmak, önlemekотвести́ угро́зу нападе́ния — saldırı tehlikesini savuşturmak / uzaklaştırmak
5) ( отвергать) reddetmekотводи́ть судью́ — yargıcı reddetmek
6) (предназначать для чего-л.) ayırmak, tahsis etmekотводи́ть вре́мя на что-л. — bir şey için zaman ayırmak
••отвести́ ду́шу — (высказать то, что наболело) içini / derdini dökmek; ( удовлетворить желание) kurtlarını dökmek
кака́я / что за роль ему́ отведена́? — ona nasıl bir rol biçildi?
-
12 отметать
несов.; сов. - отмести́2) перен. bir yana itmek; reddetmek, çürütmekмы отмета́ем э́то клеветни́ческое обвине́ние — iftira dolu bu suçlamayı reddederiz
-
13 укатить
-
14 умчать
сов.son hızla götürmek / götürüp uzaklaştırmak
См. также в других словарях:
uzaklaştırmak — den, i 1) Uzağa götürmek Seni filan yere elçi göndermeye hatta seni bir müddet buradan uzaklaştırmaya karar verdik. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Çıkarmak, ayırmak 3) mec. Yabancılaştırmak, ilgisiz bırakmak Sen onu bozmak, işten uzaklaştırmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
görevden (veya görevinden) uzaklaştırmak — yapmakta olduğu görevi üzerinden almak, el çektirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekip almak — uzaklaştırmak, uğraşısına son vermek, koparmak Beni tiyatrodan çekip alırken alıştığım yaşayışın giderlerini karşılayıp karşılayamayacağını sonradan anladım. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıratmak — uzaklaştirmak II, 315 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TAHR — Uzaklaştırmak. Irak etmek. * Atmak. * Göz çapağını dışarı atmak. * Seri, hızlı. * Oku uzak giden yay … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TARH — Uzaklaştırmak. * Vaz etmek. * İndirmek. * Bırakmak, elinden atmak. * Yerleştirmek. * Temel bırakmak. * Mat: Çıkarma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TENKİL — Uzaklaştırmak. Tepeleyip sindirmek. * Başkalarına ders ve ibret olacak şekilde ceza vermek. Rezil ve rüsvay eylemek. * Zincire vurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İB'AD — Uzaklaştırmak. Sürmek. Kovmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kurtarmak — i 1) Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak Şu durup dururken şimşek gibi çakan ağrılardan kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim. R. N. Güntekin 2) Kurtulmasını sağlamak 3) Uzaklaştırmak 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük