-
1 безнадёжность
-
2 безнадёжно
umutsuzcasına; umutsuz umutsuzбезнадёжно отста́ть от кого-л. — birinden umutsuzluk verecek kadar geri kalmak
-
3 отчаянность
-
4 отчаянный
1) врз umutsuzотча́янное положе́ние — umutsuz / çaresiz durum
отча́янное сопротивле́ние — mezbuhane bir karşı koyma
отча́янный взор — umutsuzluk dolu bir bakış
отча́янный крик — canhıraş bir çığlık
2) разг. ( безрассудно смелый) atılgan, serbazотча́янный посту́пок — atılganca davranış
3) разг. müptelasıотча́янный картёжник — kumar müptelası
См. также в других словарях:
umutsuzluk — is., ğu Umutsuz olma durumu, ümitsizlik, meyusiyet Orta sınıf yarı umutsuzluk içinde bir başka mucize bekler. F. R. Atay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
fütur — is., esk., Ar. futūr Bezginlik, umutsuzluk, usanç Bu hülya uzaklaştıkça ruhta zehirli bir fütur husule geliyordu. H. C. Yalçın Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller fütur etmemek fütur getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
meyusiyet — is., esk., Ar. meˀyūsiyyet Umutsuzluk Bu meyusiyet ve bedbinlik gecesini muhteşem bir sabah takip edecekmiş! H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
moral çöküntüsü — is. Manevi dirençsizlik, ruhsal yönden direnememe, cesareti yitirme Güneybatı Anadolu ekicileri arasında umutsuzluk belirtileri, moral çöküntüsü açıktı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ümitsizlik — is., ği Umutsuzluk Bursa da çektiğim sefalet, parasızlık, hastalık, ümitsizlik, memleketin hâli, Türk ahalisinin başına gelmiş felaketler... P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünya gözüne zindan olmak (veya görünmek veya kesilmek) — büyük bir karamsarlık ve umutsuzluk içinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ye's — (A.) [ سﺄی ] umutsuzluk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü