-
1 kalt
soğuk -
2 Kälten
soğuksoğukluk -
3 kalt
1) ( allgemein) soğuk; (eis\kalt) buz gibi (soğuk);mir ist/wird \kalt üşüdüm/üşüyorum;es ist \kalt hava soğuk;abends essen wir \kalt akşamları soğuk yiyecekler yeriz;das Essen wird \kalt yemek soğuyor;es überlief ihn \kalt ( fam) onu soğuk ter bastı;mit der Frage hat er mich \kalt erwischt ( fam) sorusuyla beni gafil avladı -
4 kalt
1. adj soğuk;mir ist kalt üşüdüm;kalte Platte meze tabağı;Kalter Krieg soğuk savaşdie Getränke kalt stellen içeceği soğumaya bırakmak -
5 Angstschweiß
kein pl (korkudan basan) soğuk ter;mir brach der \Angstschweiß aus korkudan soğuk ter döktüm;der \Angstschweiß steht ihm auf der Stirn korkudan alnını soğuk ter bastı -
6 kaltschnäuzig
kaltschnäuzig ['kaltʃnɔıtsıç] adjeine \kaltschnäuzige Antwort soğuk bir cevap -
7 bitterkalt
bitterkalt adj soğuk mu soğuk -
8 Kaltluft
Kaltluft f soğuk hava;polare Kaltluft kutuptan gelen soğuk hava -
9 arschkalt
-
10 bitterkalt
bitterkalt ['--'-] adjacı soğuk, şiddetli soğuk -
11 deutlich
-
12 Erfrischung
1) ( das Erfrischen) serinleme -
13 Erkältung
-
14 feuchtkalt
feuchtkalt ['-'-] adjnemli ve soğuk, rutubetli ve soğuk -
15 Frost
don;die Pflanzen haben durch den \Frost gelitten bitkileri soğuk çalmış;diese Pflanzen haben \Frost (ab) bekommen bu bitkileri kırağı çalmış [o vurmuş], bu bitkileri soğuk vurmuş [o yakmış] -
16 frostig
-
17 gegenüberstehen
-
18 Kälte
Kälte ['kɛltə] f1) ( Temperatur) soğuk;bei dieser \Kälte bu soğukta;es herrschte eine eisige \Kälte buz gibi bir soğuk vardı -
19 nasskalt
-
20 Kälte
f.soğuksoğukf.soğukluk
См. также в других словарях:
soguk — I, 503 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
soğuk — sf., ğu 1) Isısı düşük olan, sıcak karşıtı Bu el soğuktu ve titriyordu. P. Safa 2) Üşütecek derecede ısısı olan Güneşli, soğuk bir gündü. S. F. Abasıyanık 3) is. Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu Karın soğuğu başka bir tür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk çalmak — soğuk bitkiye zarar vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk ter dökmek (veya basmak) — korku, heyecan anlarında birden terlemek Safinaz kardeşini düşününce soğuk ter döktü. H. E. Adıvar Hele ansızın alnını, bıyıklarının dibini ve ensesini basan soğuk ter, sinsi bir ölüm korkusunu içine yılan gibi akıtıyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk algınlığı — is., tıp Nezle, anjin, bronşit gibi üşütmeden ileri gelen rahatsızlık Hafif bir soğuk algınlığı sebebiyle dışarı çıkmamaya, oteldeki odamda çalışmaya karar verdim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk büfe — is. Bazı toplantılarda, ayakta yenilmek için soğuk yiyecek ve içeceklerle hazırlanmış masa … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk dalgası — is., meteor. Yoğun olarak soğuk havanın art arda gelmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk harp — is., bi Soğuk savaş … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk nevale — is. İnsanlara yaklaşmayan, söz veya davranışları soğuk olan sevimsiz kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk savaş — is. 1) İkinci Dünya Savaşı ndan sonra Doğu ve Batı Bloklarının zaman zaman savaş çıkarma tehditlerinin bütün dünyada yarattığı gerginlik, soğuk harp 2) İki kişi arasında fazla belli edilmeden yaşanan çekişme … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk şaka — is. Hoş karşılanmayan, yersiz nükte veya sözle yapılan şaka Yoo sütnine, bak böyle soğuk şakalar istemem. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük