-
61 serbest su seviyesi
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > serbest su seviyesi
-
62 serbest yükseklik
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > serbest yükseklik
-
63 serbest açıklık
1. clear opening 2. clear span -
64 serbest bırak
1. set free 2. deallocate 3. disengage 4. emancipate 5. let go 6. liberate 7. make free 8. freeing (v.) 9. liberating (v.) 10. loose (v.) 11. emancipated (v.) 12. free (v.) 13. liberated (v.) 14. released (v.) 15. release (v.) -
65 serbest bırakan
adj. emancipatory* * *releasing (n.) -
66 serbest bırakarak
1. freeing (prep.) 2. liberating (prep.) -
67 serbest bırakılan
liberated (adj.) -
68 serbest bırakılma
n. manumission* * *liberation -
69 serbest bırakılmış
adj. freed* * *1. released (adj.) 2. freed (adj.) -
70 serbest bırakma
n. emancipation, extrication, liberation, release* * *1. disengagement 2. emancipation 3. freeing (n.) 4. liberating (n.) -
71 serbest bölge
n. free area, freetrade area* * *free zone -
72 serbest düşme paraşütü
drop type perachute -
73 serbest düşüş
freefall -
74 serbest düşüş stil atlayışı
freefall style -
75 serbest fikirlilik
liberalism -
76 serbest geçiş
fairway -
77 serbest giderek
freewheeling (prep.) -
78 serbest git
freewheeling (v.) -
79 serbest hareket eden kişi
freewheeler -
80 serbest kal
freed (v.)
См. также в других словарях:
serbest — sf., Far. serbest 1) Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin 2) Tutuklu veya bağımlı olmayan, özgür, hür 3) Zamanını istediği gibi kullanabilen, yapacak bir işi olmayan Öğleyin serbestim, gelebilirsin. 4) Bazı kurallara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest bırakmak — 1) tutuklu veya gözaltında bulunan birini serbest, özgür duruma getirmek, tahliye etmek Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bıraktık. 2) kendi düşüncesi ve iradesine göre davranmasına izin vermek Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest bölge — is., ekon. Bir ülkenin gümrük sınırları dışında konuşlandırılan ve ticaret rejimi açısından kısmen veya tamamen gümrük mevzuatı dışındaki düzenlemelere tabi olan, uluslararası liman veya havaalanına yakın yerlerde kurulan bölge, açık bölge,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest çalışma — is. Belli bir iş yerine bağlı kalmaksızın yapılan iş Askerlikten sonra iki yıl adliyede mübaşirlik yapmış, sonra kendi deyimiyle devlet kapısından ayrılarak serbest çalışmayı seçmişti. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest mıntıka — is., ekon. Serbest bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest su — is., yu, bit. b. Ağacın göze boşluğunda toplanan su … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest — (F.) [ ﺖﺴﺑﺮﺱ ] 1. özgür. 2. kayıtsız … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
SERBEST — f. Kayıtsız. Başıboş. İstediği gibi hareket edebilen. * Sıkılmayan. * Engelsiz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
serbest elektron — is., fiz. Doğal elektrik yükünün oluşturduğu demetler … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest enerji — is. Kullanımı belli kurallara bağlı olmayan enerji … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest güreş — is., sp. Tehlikeli olabilecek bazı oyunların dışında vücudun her yanına oyun uygulanabilen bir güreş türü … Çağatay Osmanlı Sözlük