-
1 serbest
حرسائبطلقطليقفالتمنعتق -
2 serbest
1. حر [حُرّ]Anlamı: hiçbir şarta bağlı olmayan2. سائب [سائِب]Anlamı: hiçbir şarta bağlı olmayan3. طلق [طَلِق]Anlamı: hiçbir şarta bağlı olmayan4. طليق [طَلِيق]Anlamı: hiçbir şarta bağlı olmayan5. فالت [فالِت]Anlamı: hiçbir şarta bağlı olmayan6. منعتق [مُنْعَتِق]Anlamı: hiçbir şarta bağlı olmayan -
3 azade
1. اختياري [اِخْتِيَاريّ]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür2. حر [حُرّ]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür3. سائب [سائِب]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür4. طلق [طَلِق]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür5. طلق [طُلُق]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür6. طليق [طَلِيق]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür7. طوعي [طَوْعِيّ]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür8. فالت [فالِت]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür9. متحرر [مُتَحَرِّر]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür10. محلول [مَحْلُول]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür11. مسترسل [مُسْتَرْسِل]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür12. معتق [مُعْتَق]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür13. منعتق [مُنْعَتِق]Anlamı: başıboş, erkin, serbest, hür -
4 özgür
1. حر [حُرّ]Anlamı: serbest, hür2. سائب [سائِب]Anlamı: serbest, hür3. طلق [طَلِق]Anlamı: serbest, hür4. طلق [طُلُق]Anlamı: serbest, hür5. طليق [طَلِيق]Anlamı: serbest, hür6. فالت [فالِت]Anlamı: serbest, hür7. متحرر [مُتَحَرِّر]Anlamı: serbest, hür8. محلول [مَحْلُول]Anlamı: serbest, hür9. معتق [مُعْتَق]Anlamı: serbest, hür10. منعتق [مُنْعَتِق]Anlamı: serbest, hür -
5 azat
1. انعتاق [اِنْعِتاق]Anlamı: serbest bırakma2. تحرر [تَحَرَّرَ]Anlamı: serbest bırakma3. تحرر [تَحَرُّر]Anlamı: serbest bırakma -
6 koyuvermek
1. أطلق [أَطْلَقَ]Anlamı: serbest bırakmak2. أعتق [أَعْتَقَ]Anlamı: serbest bırakmak3. حرر [حَرَّرَ]Anlamı: serbest bırakmak -
7 koyvermek
1. أطلق [أَطْلَقَ]Anlamı: serbest bırakmak2. أعتق [أَعْتَقَ]Anlamı: serbest bırakmak3. حرر [حَرَّرَ]Anlamı: serbest bırakmak -
8 şuh
1. غنج [غَنِج]Anlamı: neşeli ve serbest kadın2. فتان [فَتَّان]Anlamı: neşeli ve serbest kadın3. مغناج [مِغْناج]Anlamı: neşeli ve serbest kadın -
9 fırdöndü
مرود [مِرْوَد] -
10 liberalleşmek
تحرر [تَحَرَّرَ]Anlamı: serbest bir duruma gelmek -
11 serbestlik
حرية [حُرِّيَّة]Anlamı: serbest olma durumu
См. также в других словарях:
serbest — sf., Far. serbest 1) Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin 2) Tutuklu veya bağımlı olmayan, özgür, hür 3) Zamanını istediği gibi kullanabilen, yapacak bir işi olmayan Öğleyin serbestim, gelebilirsin. 4) Bazı kurallara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest bırakmak — 1) tutuklu veya gözaltında bulunan birini serbest, özgür duruma getirmek, tahliye etmek Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bıraktık. 2) kendi düşüncesi ve iradesine göre davranmasına izin vermek Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest bölge — is., ekon. Bir ülkenin gümrük sınırları dışında konuşlandırılan ve ticaret rejimi açısından kısmen veya tamamen gümrük mevzuatı dışındaki düzenlemelere tabi olan, uluslararası liman veya havaalanına yakın yerlerde kurulan bölge, açık bölge,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest çalışma — is. Belli bir iş yerine bağlı kalmaksızın yapılan iş Askerlikten sonra iki yıl adliyede mübaşirlik yapmış, sonra kendi deyimiyle devlet kapısından ayrılarak serbest çalışmayı seçmişti. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest mıntıka — is., ekon. Serbest bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest su — is., yu, bit. b. Ağacın göze boşluğunda toplanan su … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest — (F.) [ ﺖﺴﺑﺮﺱ ] 1. özgür. 2. kayıtsız … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
SERBEST — f. Kayıtsız. Başıboş. İstediği gibi hareket edebilen. * Sıkılmayan. * Engelsiz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
serbest elektron — is., fiz. Doğal elektrik yükünün oluşturduğu demetler … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest enerji — is. Kullanımı belli kurallara bağlı olmayan enerji … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest güreş — is., sp. Tehlikeli olabilecek bazı oyunların dışında vücudun her yanına oyun uygulanabilen bir güreş türü … Çağatay Osmanlı Sözlük