-
1 serbest
serbest -
2 serbest
farsça سربست 1.özgür. 2.kayıtsız. -
3 незакрепленный
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > незакрепленный
-
4 свободная вода
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > свободная вода
-
5 свободный
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > свободный
-
6 degage
serbest -
7 freer
serbest -
8 sərbəst
serbest -
9 free water
serbest su -
10 자유적
serbest -
11 자의
serbest -
12 at large
serbest -
13 at leisure
serbest -
14 degage
serbest -
15 footloose
serbest -
16 freehand
serbest el -
17 freer
serbest -
18 unconstrained
serbest -
19 unrestrained
serbest -
20 at large
serbest, özgür, etraflıca, ayrıntılı olarak, genel olarak, genellikle, tamamen, bütünüyle* * *serbest* * *1) ((of prisoners etc) free: Despite the efforts of the police, the escaped prisoner is still at large.) serbest, kaçmış2) (in general: the country / the public at large.) genel olarak, genellikle
См. также в других словарях:
serbest — sf., Far. serbest 1) Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin 2) Tutuklu veya bağımlı olmayan, özgür, hür 3) Zamanını istediği gibi kullanabilen, yapacak bir işi olmayan Öğleyin serbestim, gelebilirsin. 4) Bazı kurallara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest bırakmak — 1) tutuklu veya gözaltında bulunan birini serbest, özgür duruma getirmek, tahliye etmek Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bıraktık. 2) kendi düşüncesi ve iradesine göre davranmasına izin vermek Akli muvazenesi pek sağlam bulunmadığı için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest bölge — is., ekon. Bir ülkenin gümrük sınırları dışında konuşlandırılan ve ticaret rejimi açısından kısmen veya tamamen gümrük mevzuatı dışındaki düzenlemelere tabi olan, uluslararası liman veya havaalanına yakın yerlerde kurulan bölge, açık bölge,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest çalışma — is. Belli bir iş yerine bağlı kalmaksızın yapılan iş Askerlikten sonra iki yıl adliyede mübaşirlik yapmış, sonra kendi deyimiyle devlet kapısından ayrılarak serbest çalışmayı seçmişti. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest mıntıka — is., ekon. Serbest bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest su — is., yu, bit. b. Ağacın göze boşluğunda toplanan su … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest — (F.) [ ﺖﺴﺑﺮﺱ ] 1. özgür. 2. kayıtsız … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
SERBEST — f. Kayıtsız. Başıboş. İstediği gibi hareket edebilen. * Sıkılmayan. * Engelsiz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
serbest elektron — is., fiz. Doğal elektrik yükünün oluşturduğu demetler … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest enerji — is. Kullanımı belli kurallara bağlı olmayan enerji … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest güreş — is., sp. Tehlikeli olabilecek bazı oyunların dışında vücudun her yanına oyun uygulanabilen bir güreş türü … Çağatay Osmanlı Sözlük