-
41 sövüp saymak
swear like a bargee -
42 tekrar saymak
v. count over -
43 vuruşun etkisiyle yıldızları saymak
v. see starsTurkish-English dictionary > vuruşun etkisiyle yıldızları saymak
-
44 yanlış saymak
v. miscount, misreckon -
45 yeniden saymak
v. re count -
46 yerinde saymak
v. deadlock, come to a deadlock, make no headway, mark time -
47 yüze kadar saymak
v. number to hundred -
48 yıldızları saymak
v. see stars -
49 bir şeye saymak
hesibandin -
50 saygi göstermek, saymak, kiymet vermek
шъхьэкIафэ ехын/ щIыхь хуэщIын; шъхьакIафэ рихыгъ/ щIыхь хуищIащ: saygı gösterdi, kıymet verdi, saydı; шъхьакIафэ рехы/ щIыхь хуещIыр: saygı gösteriyor, kıymet veriyor, sayıyor/sayarТурецко-адыгский словарь > saygi göstermek, saymak, kiymet vermek
-
51 hayatını hiç saymak
мыщынэн -
52 hiçe saymak
хэмылъытэн -
53 yerinde saymak
ыпэ мыкIон -
54 adamdan saymak
to treat with respect -
55 birer birer saymak
to enumerate, to count sb/sth out -
56 eşit saymak
to equate -
57 geriye saymak
to count down -
58 hiçe saymak
to think nothing of, to disregard, to snub, to treat sb like a dirt -
59 kendini fasulye gibi nimetten saymak
to think no small beer of oneselfİngilizce Sözlük Türkçe > kendini fasulye gibi nimetten saymak
-
60 para saymak
to pay
См. также в других словарях:
saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nabzını saymak — bir dakikadaki kalp atışını saymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
geri saymak — geriye doğru saymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fasulye gibi kendini nimetten saymak — (biri) kendine çok değer vermek, kendini bir şey sanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meşru saymak — geçerli bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mübah görmek (veya saymak) — hoş görmek, sakıncasız bulmak Kendine mübah gördüğünü bana yasak ederek beni susturmak mı istiyordun? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödev bilmek (veya saymak) — bir şey yapmayı kendisi için yerine getirilmesi zorunlu bir iş olarak kabul etmek, borç bilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sövüp saymak — aralıksız küfürler sıralamak, uzun uzadıya söverek yermek Kılıksız kıyafetsiz adamlardan biri güya kapımızdan içeri dalarak bize sövüp saymaya başlamış sanırdım. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvey evlat gibi tutmak (veya saymak) — horlanmak, haksızlık etmek, iyi davranmamak Sanatçıyı üvey evlat sayma huyumuz yine değişmedi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaaf saymak — eksiklik olarak görmek Öteki, bütün bunları bir zaaf sayarak bu sefer ondan borç almış, ödememiş. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalga saymak — 1) boş ve aylak durmak 2) yersiz ve gereksiz şeylerle uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük