-
1 травма
sakatlık; travma* * *жtravma, sakatlıkспортсме́н перенёс тра́вму — sporcu bir sakatlık geçirmişti
у него́ тра́вма ноги́ — o, ayağından sakat
он получи́л тра́вму руки́ и не смог вы́йти в фина́л — kolundan sakatlanarak finale kalamadı
полу́ченная им душе́вная тра́вма — uğradığı ruhi arıza / ruhsal travma
-
2 увечье
-
3 уродство
sakatlık; çirkinlik; çarpıklık* * *с1) ( физический недостаток) (doğuştan) sakatlık; ucubelik2) ( безобразие) çirkinlik; gudubetlik3) çarpıklık ( искажение); anormallik ( ненормальность) -
4 натворить
сов., разг.yapmak; becermekкак бы он чего́ не натвори́л! — elinden bir kaza / sakatlık çıkmasın!
-
5 пенсия
жemekli maaşı / aylığı, aylıkпе́нсия по инвали́дности — sakatlık aylığı
пе́нсия по ста́рости — yaşlılık aylığı
он на пе́нсии — emeklidir
уйти́ на пе́нсию — emekliye ayrılmak
получать пе́нсию — emekli maaşı almak
ско́лько ме́сяцев ему́ оста́лось до пе́нсии? — emekliliğine kaç ay kaldı?
-
6 порочность
-
7 дефект
eksiklik, kusur, noksanlık, hata, sakatlık, aksaklık, defoТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > дефект
-
8 недостаток
1) aksaklık, kusur, eksiklik, noksan, sakatlık, noksanlık, hata, defo2) sıkıntı, yetersizlik, kıtlık•Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > недостаток
-
9 порок
kusur, noksanlık, eksiklik, sakatlıkТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > порок
См. также в других словарях:
sakatlık — is., ğı 1) Sakat olma durumu, malullük, maluliyet 2) Kaza, terslik Elinden bir sakatlık çıkmasın. 3) mec. Yanlış, kusur, hata Sakatlığın sebebini gayet iyi görmüştür. Bunun nasıl tamir edileceğini biliyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak — istemeyerek birini yaralamak veya öldürmek Belki elinden bir kaza çıkar diye evine girmeye cesaret edemezdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sacat — sacát, ă, adj. (înv.) vătămat; spetit (de muncă); bolnav, lovit; rănit; infirm. Trimis de blaurb, 16.11.2006. Sursa: DAR sacát adj. – Rănit, vătămat, damblagit. – var. mr. săcat. tc. (arab.) sakat (Şeineanu, II, 304), cf. ngr. σαϰάτης, alb … Dicționar Român
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ferdî kaza sigortası — is., ekon. Deprem dâhil her yerde oluşacak kaza sonunda ortaya çıkan sakatlık, hastalık veya ölüm dolayısıyla ödenecek para tutarını belirleyen sözleşme … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötürüm — sf. 1) Yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyemeyen, ayağa kalkamayan (kimse), oturak Duvar diplerinde kötürüm gibi yatıyorlar, uyukluyorlardı. Ö. Seyfettin 2) Yürüyemeyecek derecede sakat (bacak) O vakit, iki yanmış odundan hiç fark edilmeyen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
malulen — zf., Ar. maˁlūlen 1) Sakat, hasta bir biçimde 2) Hastalık, sakatlık sebebiyle Birleşik Sözler malulen emekli … Çağatay Osmanlı Sözlük
maluliyet — is., esk., Ar. maˁlūliyyet Sakatlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
malullük — is., ğü Sakatlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortopedik — sf., ği, tıp, Fr. orthopédique Ortopedi ile ilgili olan Ortopedik sakatlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
özür — zrü, Ar. ˁuẕr 1) Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır. F. R. Atay 2) Sakatlık, bozukluk, eksiklik veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük