-
1 masterless
sahipsiz -
2 ownerless
sahipsiz -
3 forlorn
sahipsiz -
4 бесхозный
-
5 бесхозный
sahipsiz, metruk, bırakılmışТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > бесхозный
-
6 no man's land
sahipsiz toprak, cepheler arasındaki arazi, sahibi tartışmalı bölge -
7 no man's land
sahipsiz toprak, cepheler arasındaki arazi, sahibi tartışmalı bölge -
8 waif
sahipsiz mal/esya/hayvan; basibos hayvan; kimsesiz çocuk, gariban çocuk -
9 derelict
sahipsiz mal -
10 derelict
adj. terkedilmiş, sahipsiz; harabe; ihmalkâr, ihmalci, sorumsuz————————n. terkedilmiş mal, sahipsiz mal; gemi enkazı; dışlanmış kimse; ihmalkâr kişi* * *sahipsiz mal* * *[derilikt](abandoned and left to fall to pieces: a derelict airfield.) terkedilmiş, metruk -
11 ничей
-
12 pound
n. libre (453 gr.), sterlin, pound, vurma, dövme, darbe, sahipsiz hayvanların tutulduğu yer, sahipsiz araçların tutulduğu yer, hapishane, ağıl, zor pozisyon————————v. vurmak, dövmek, ezmek, yumruklamak, havanda dövmek, topa tutmak, çarpmak, küt küt atmak, ağıla kapamak* * *1. pound 2. vur (v.) 3. ingiliz parası (n.)* * *I noun1) ((also pound sterling: usually abbreviated to $L when written with a number) the standard unit of British currency, 100 (new) pence.) sterlin, İngiliz lirası2) ((usually abbreviated to lb(s) when written with a number) a measure of weight (0.454 kilograms).) libreII noun(an enclosure or pen into which stray animals are put: a dog-pound.) hayvan bakım eviIII verb1) (to hit or strike heavily; to thump: He pounded at the door; The children were pounding on the piano.) güm güm vurmak, yumruklamak2) (to walk or run heavily: He pounded down the road.) sert ve hızlı adımlarla yürümek/koşmak3) (to break up (a substance) into powder or liquid: She pounded the dried herbs.) ufalamak, dövmek -
13 waif
n. sahipsiz mal, sahipsiz hayvan, başıboş hayvan, kayıp eşya, kayıp çocuk, kimsesiz çocuk, batan geminin malları, kalıntı* * *kayıp eşya* * *[weif](a stray, uncared-for child: a poor little waif.) kimsesiz çocuk -
14 ничейный
1) разг. sahipsiz2) спорт. berabere bitenниче́йный результа́т — beraberlik
ниче́йная па́ртия — berabere biten parti
-
15 бесхозное имущество
mahlül mal, sahipsiz mülkТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > бесхозное имущество
-
16 forlorn
adj. ümitsiz, perişan, kimsesiz, terkedilmiş, ıssız* * *sahipsiz* * *[fə'lo:n](pitiful; unhappy because left alone: She seems rather forlorn since he left.) yalnız, mutsuz -
17 unattended
adj. sahipsiz, refakâtsiz, yalnız, ihmal edilmiş* * *1. gözetimsiz 2. tek başına* * *(not under the care or supervision of anybody: It is dangerous to leave small children unattended in the house.) gözetimsiz, yalnız -
18 vacant
-
19 maverick
n. damgalanmamış dana, sahipsiz buzağı, başına buyruk tip, partiyle uyumsuz politikacı* * *başınabuyruk -
20 Flotsam and Jetsam
n. ıvır zıvır, yüzen sahipsiz eşya, gemi enkazı, serseri, ayaktakımı
См. также в других словарях:
sahipsiz — sf. 1) Kimsenin malı olmayan, iyesiz Bu evin saadetinden, diğer mesut aile ocaklarına sahipsiz, manevi bir selam götürüyordu. Ö. Seyfettin 2) mec. Koruyucusu, gözeteni bulunmayan … Çağatay Osmanlı Sözlük
Памятник и музей геноцида в Ыгдыре — Координаты: 39° с. ш. 44° в. д. / 39.93679° с. ш. 44.07948° в. д. … Википедия
bikes — sf., Far. bīkes 1) Kimsesiz 2) zf., esk. Kimsesiz olarak Memleket öksüz, bikes ve sahipsiz kalakalmıştır. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
cebel — 1. is., hlk. 1) Sahipsiz, boş toprak 2) Ekilmemiş tarla, ekime elverişli olmayan yer 2. is., esk., Ar. cebel Dağ … Çağatay Osmanlı Sözlük
kimsesiz — sf. 1) Annesi babası, yakını, koruyucusu olmayan (kimse), sahipsiz Ocağın kimsesiz çocukları okuttuğunu da biliyordum. F. R. Atay 2) Boş, ıssız, içinde kimse bulunmayan Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında / Yürüyorum arkama bakmadan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
körpe — sf. 1) Dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı Körpe fidan. 2) Çok genç (kimse) Köşedeki masada körpe, ötekinde olgun birer hoş kadın... R. H. Karay 3) Yavruluktan henüz çıkmış (hayvan) Kaplan ve yılan,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahipsizlik — is., ği Sahipsiz olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ARÂZİ-İ HÂLİYE — Boş, sahipsiz bırakılmış topraklar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EMVAL-İ METRUKE — Sahipleri olmayan, sahipleri kaybolmuş, sahipsiz mallar. Terkedilmiş mallar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HALİ — Tenhâ. Boş. Sahipsiz. Issız. İçinde bir şey olmama … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LAKÎT(A) — Yerden kaldırıp alınmış ve sahipsiz kalmış bir şey. Sokakta bulunan mal, para. * Sokağa atılmış yeni doğmuş çocuk. (Bak: Lukata) * Üzerine ansızın gelinen kuyu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük