-
1 saat ayarı
-
2 saat ayarı
time signal -
3 saat
saat başı stündlich;saat bu saat das ist die Gelegenheit!;saat ayarı Zeitansage f im Radio;saat gibi! genau!, getroffen!;saat kadranı (oder minesi) Zifferblatt n;saat tutmak die Zeit abstoppen;saati çaldı die Stunde (… zu tun) hat geschlagen;saati saatine genau zur Stunde;saatlerce stundenlang;duvar saati Wanduhr f;çalar saat Wecker m;fam elektrik saati Gaszähler m;kol saati Armbanduhr f;kontrol saati Kontrolluhr f;kum saati Sanduhr f;saat kaç? wie viel Uhr ist es?;saat kaçta geldi? um wie viel Uhr ist er gekommen?;saat bir es ist ein Uhr;saat bir buçuk es ist halb zwei;saat üç sularında es ist ungefähr drei Uhr;saat yarım 12 ( oder 0) Uhr 30, halb eins -
4 saat
",-ti 1. hour. 2. time; time of day. 3. clock; watch; timepiece. 4. (electricity, gas, or water) meter; taximeter; speedometer. 5. an hour´s walk; the distance that can be traveled in an hour. - ayarı time signal (used to regulate timepieces). -i ayarlamak 1. to set a watch or clock in accordance with the correct time. 2. to adjust a watch or clock (so that it doesn´t go too fast or too slow). - başı 1. on the hour. 2. constantly, every whipstitch. - başı galiba! Why is everybody so quiet? (said jocularly when there is a general lull in the conversation). - be saat from hour to hour, hourly, with every passing hour. - bu saat. colloq. The time to do it is right now! - çemberi/dairesi astr. hour circle. - gibi like a clock, like clockwork, in a very smooth and orderly way. - kaç? What time is it? - kaçta? At what time?/When? - kösteği watch chain. - kulesi clock tower. -i kurmak to wind a clock or watch. - on bir buçuğu çalmak to be nearing the end of one´s life, for time to run out on one. - on birde very late in life, very late in the day. -i saatine on time, punctually. -i saatine uymamak (for someone) to be very capricious, be very unpredictable. - tutmak to time something or someone. - vurmak for a clock to strike the hour." -
5 time signal
saat ayari -
6 ayar
ayar [-ɑːr] Feingehalt m; (Gold) Karat n; TECH Einstellung f; Regulierung f; Regulator m; Eichmaß n; Eichung f von Maßen und Gewichten; Regulieren n (Schraube usw);fam o benim ayarım değil er ist nicht mein Kaliber;ayar dairesi Eichamt n;saat ayarı Stellen n der Uhr;ayarını bozmak TECH verstellen, falsch einstellen usw -
7 поверка
-
8 Uhrzeit
Uhrzeit f saat (ayarı) -
9 Zeitzeichen
Zeitzeichen n Rundfunk saat ayarı
См. также в других словарях:
saat ayarı — is. Vaktin ve saatin düzenli akışını sağlamak amacıyla yapılan ayar … Çağatay Osmanlı Sözlük
saat — is., ti, Ar. sāˁat 1) Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker. R. N. Güntekin 2) Vakit, zaman Oyuncular meyus olmayarak gene saati… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezani saat — is., ti Güneşin batışında 12 yi gösterecek biçimde ayarlanan saat Yurdumuz, Yenicami duvarındaki ezani saat ayarı ile işleyen nice alaturka saatlerle dolu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayar — is., Ar. ˁiyār 1) Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu Saatin ayarı bozuk. Televizyonun ses ayarı iyi. 2) Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü Memleket saat ayarı. 3) Altın, gümüş vb. madenlerden yapılmış şeylerin saflık … Çağatay Osmanlı Sözlük