-
41 подчищать
несов.; сов. - подчи́стить1) temizlemek; süpürmek2) ( написанное) silmek, kazımak3) разг. ( съедать всё) sömürmek, temizlemek, silip süpürmek -
42 слизывать
несов.; сов. - слиза́ть, слизну́ть однокр.yalaya yalaya süpürmek, yalayıp süpürmek -
43 уписывать
несов.; сов. - уписа́ть, прост.( съедать) silip süpürmek, yuvarlamak, atıştırmakуписа́ть це́лый пиро́г — bütün bir tava böreğini silip süpürmek / yuvarlamak
-
44 süpürmää
[T süpürmek, Az süpürmäk, Tk süpürmek, from OT *süp]: to sweepA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > süpürmää
-
45 brush
n. fırça, fırça darbesi, fırçalama, ressam, hafif dokunuş, çatışma, kuyruk (tilki)————————v. fırçalamak; süpürmek, sürtünmek; değmek, sıyırmak* * *1. fırça 2. fırçala (v.) 3. fırça (n.)* * *1. noun1) (an instrument with bristles, wire, hair etc for cleaning, scrubbing etc: a toothbrush; He sells brushes.) fırça2) (an act of brushing.) fırçalama3) (a bushy tail of a fox.) tilki kuyruğu4) (a disagreement: a slight brush with the law.) takışma, sürtüşme2. verb1) (to rub with a brush: He brushed his jacket.) fırçalamak2) (to remove (dust etc) by sweeping with a brush: brush the floor.) fırça ile süpürmek3) (to make tidy by using a brush: Brush your hair!) fırçalamak4) (to touch lightly in passing: The leaves brushed her face.) değip geçmek, hafifçe sürtünmek•- brush away
- brush up
- give, get the brush-off -
46 kehren
kehren ['ke:rən]I vt1) ( drehen) döndürmek;die Innenseite nach außen \kehren ters yüz etmek;er ist in sich gekehrt o, içine dönüktür2) ( fegen) süpürmek;etw unter den Teppich \kehren ( fig) bir şeyi örtbas [o hasıraltı] etmekII vrsich \kehren1) ( sich wenden) dönmek2) ( sich kümmern) aldırmak (an -e)III vi1) ( fegen) süpürmek -
47 wischen
wischen ['vıʃən]I vi1) über etw \wischen ( putzen) bir şeyin üzerini silmek; ( darüberstreichen) bir şeyin üzerinden geçmekII vt3) ( Ohrfeige)jdm eine \wischen ( fam) birine bir tane patlatmak -
48 خم
Iخَمّ1. ağırAnlamı: kokuda çirkin2. kokuşukAnlamı: kokuşmuş, bozulmuş olan3. işlenmemiş4. boktanAnlamı: berbat, kötü durumda5. geçmişAnlamı: çürümeye yüz tutmuş6. cılkAnlamı: bozularak kokmuş7. berbatAnlamı: kötü8. bayatAnlamı: taze olmayanIIخَمَّ1. çalmakAnlamı: süpürmek, temizlemek2. süpürmekAnlamı: süpürge ile temizlemekخُمّ1. folluk2. kümesAnlamı: tavuk, hindi gibi evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer -
49 قش
-
50 كسح
-
51 balayer
v t1 nettoyer süpürmek2 fig faire disparaître yok etmek, kovmak◊Le vent a balayé les nuages. — Rüzgâr bulutları kovdu.
-
52 zamiatać
sübcelemek; supurmek; süpürmek; togalanmak -
53 ortalık
озвонч. -ğıокружа́ющая ме́стность, всё вокру́г; окруже́ниеortalıkta — круго́м, вокру́г
ortalıkta kimseler kalmadı — вокру́г никого́ не оста́лось
ortalığı çınlatmak — оглаша́ть окре́стность
ortalığı dağıtmak — переверну́ть всё вверх дном
ortalıktan kaybolmak — исче́знуть бессле́дно
ortalığı süpürmek — подмести́ [всё] вокру́г
ortalığı toplamak — прибра́ться круго́м
ortalık açıldı — рассвело́
ortalık karardı — стемне́ло
ortalık serinlendi — посвеже́ло, пове́яло прохла́дой
••- ortalık düzelmek
- ortalık karışmak
- ortalık yatışmak -
54 silmek
вытира́ть обтира́ть стира́ть удаля́ть* * *- er1) -i вытира́ть, обтира́тьburnunu silmek — вытира́ть нос
cam silmek — обтере́ть окно́
2) -i стира́ть, подчища́ть (ошибки, опечатки и т. п.)3) -i, -den вычёркивать, зачёркиватьdefterden adını silmişler — его́ и́мя вы́черкнули из спи́ска
4) -i, -den перен. устраня́тьsahneden silmek — снять со сце́ны
sahadan silmek — удаля́ть с площа́дки
5) -i, -den перен. ликвиди́ровать, вы́черкнутьzihninden silmek — вы́черкнуть из па́мяти
••- silip süpürmek -
55 süpürtmek
-i, -e понуд. от süpürmek -
56 süpürülmek
страд. от süpürmek -
57 yer
местно́сть (ж) ме́сто (с)* * *1) врз. земля́yer atmosferi — земна́я атмосфе́ра
Yerin dönmesi — астр. враще́ние Земли́
yere düşmek — упа́сть на зе́млю
Yer ekseni — астр. земна́я ось
yere oturmayınız — не сади́тесь на зе́млю
yerini sattı — он про́да́л свою́ зе́млю
yerleri silmek — мыть полы́
2) врз. ме́стоyer almak — заня́ть ме́сто в чём
yerini almak — заня́ть чьё-л. ме́сто
yerini değiştirmek — поменя́ть места́ми, переста́вить
yerinden oynatmak — сдви́нуть с ме́ста
yerinde söylemek — сказа́ть к ме́сту
o bir yerde fazla durmaz — он на одно́м ме́сте до́лго не сиди́т
arkadaşınızın yerini bilmiyorum — я не зна́ю, где [нахо́дится/живёт] ваш това́рищ
doğum yeri — ме́сто рожде́ния
kaza yeri — ме́сто ава́рии
ön tarafta bir boş yer var — впереди́ есть одно́ свобо́дное ме́сто (в кино, театре)
park yeri — стоя́нка (автомашин и т. п.)
taksi durak yeri — стоя́нка такси́
toplantı yeri ме́сто — проведе́ния собра́ния
buna yer verilemez — э́тому не должно́ быть ме́ста
yeriniz var mı? — у вас есть свобо́дный но́мер? ( в гостинице) / свобо́дное ме́сто? (в ресторане и т. п.)
3) пункт, ме́стоatanma yeri — ме́сто/пункт назначе́ния
düğüm yeri — узлово́й пункт
gözletme yeri — наблюда́тельный пункт
idare yeri — кома́ндный пункт, пункт управле́ния
konuşma yeri — перегово́рный пункт
4) в соч.bir yerden — отку́да-то
••yere bakan yürek yakan — погов.... в ти́хом о́муте че́рти во́дятся
- yerinde- yere bakmak
- yere baktırmak
- yere batasıca!
- yere batsın!
- yere batmak
- yerle bir etmek
- yerini bulmak
- yere çalmak
- yerin dibine geçmek
- yerin dibine batmak
- yerin dibine girmek
- yerini doldurmak
- yere geçmek
- yerini geçmek
- yeri gelmedi
- yeri gelmeşken... - yeri gökü birbirine katmak
- yerle gök bir olsa
- yerden göğe kadar
- yere göğe koyamamak
- yer etmek
- yerini ısıtmak
- yer kabul etmez
- yerde kalmak
- yerinde kalmak
- yer kapmak
- yerin kulağı var - böyle sözlerin yeri var mı?
- bunu yapsalar yeridir
- yerinde olmak
- keyfi yerinde olmak
- keyfi yerinde değil
- yerine oturmak
- yerinden oynamak
- yeri öpmek
- yere sağlam basmak
- yerinde saymak
- yere sermek
- yeri soğumadan
- yerinde su mu çıktı?
- yerleri süpürmek
- yerlerde sürünmek
- yerini tutmak
- yer vermek
- yere vurmak
- yer yarılıp içine girmek
- yerini yapmak
- yerinde yeller esiyor
- yerden yere vurmak
- yeri yurdu belirsiz -
58 обметать
I несов.; сов. - обмести́II сов., разг.обмета́ть паути́ну — örümcek almak
обмётанные гу́бы — uçuklamış dudaklar
-
59 подметать
несов.; сов. - подмести́süpürmek; pataklamak ( наскоро) -
60 пылесосить
elektrik süpürgesiyle süpürmek / temizlemek
См. также в других словарях:
süpürmek — II, 85 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
süpürmek — i 1) Bir şeyin, bir yerin üstündeki çer çöp, toz toprak vb. şeyleri süpürge, fırça veya başka bir araçla toplamak, temizlemek Dükkânların önünü çocuklar süpürür. S. F. Abasıyanık 2) mec. Çıkarıp atmak, kovmak Yanında binlerce kurbanlık ile /… … Çağatay Osmanlı Sözlük
halı altına süpürmek — çözümlenemeyen sorunların görüşülmesini ertelemek, gözden uzak etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
silip süpürmek — 1) evi, ortalığı temizlemek 2) ne var ne yoksa hepsini yemek Büyükdere den yanına bir sepet kiraz aldığı vakit, sandalda bütün kirazı silip süpürür. S. Birsel 3) ne var ne yok hepsini alıp götürmek veya yok etmek Bu, nereden ve kimden geldiği… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerleri süpürmek — saç, etek, paça çok uzun olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAMME — Süpürmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Грамматика турецкого языка — Турецкий язык относится к агглютинативным (или «приклеивающим») языкам и, тем самым, существенно отличается от индоевропейских. Содержание 1 Морфология 1.1 Гармония гласных 1.2 Число … Википедия
çalmak — i, e, ar 1) Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. F. R. Atay 2) Vurarak veya sürterek ses çıkartmak Bir yandan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gırgırlamak — i Gırgırla süpürmek Halıları gırgırladı … Çağatay Osmanlı Sözlük
halı — is. Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı Pencerelerden Türk kadınlarının dokuduğu halılar ve seccadeler sarkıyor. F. R. Atay Birleşik Sözler halıhane halı saha … Çağatay Osmanlı Sözlük
silmek — i, er 1) Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi. Ö. Seyfettin 2) nsz Üzerine genellikle bir bez sürterek tozlarını, kirlerini almak veya parlatmak Türküler çağırarak tahta siliyorlar. Y. Z … Çağatay Osmanlı Sözlük