-
1 бесцветный
-
2 бесцветный
renksiz, tüssüz -
3 бледный
soluk,solgun; sönük,renksiz,cılız* * *1) sarı; soluk, solgunбле́дные гу́бы — soluk dudaklar
бле́дное лицо́ — sarı yüz, uçuk beniz
она́ была́ о́чень бле́дна́ — yüzü çok sarıydı
она́ была́ бле́дна́ как полотно́ — yüzü kağıt gibi olmuştu; kireç kesilmişti
2) перен. sönük, renksiz, cılızбле́дный расска́з — renksiz / cılız bir öykü
-
4 невыразительный
ifadesiz; renksiz; silik -
5 неяркий
1) ( тусклый) donuk2) перен. ( невыразительный) renksiz -
6 прозаический
1) mensurпрозаи́ческое произведе́ние — mensur eser, düzyazı
прозаи́ческий перево́д — düzyazı dili ile yapılan çeviri
2) ( обыденный) alelade; renksiz, ilginç olmayan ( неинтересный) -
7 серый
1) gri, külrengi, boz; kır; kül gibiсе́рый пиджа́к — gri ceket
се́рая борода́ — kır sakal
се́рые глаза́ — külrengi gözler
лицо́ у него́ бы́ло се́рым — benzi kül gibiydi
2) перен. (бесцветный, невыразительный) renksiz, sönük3) перен. ( необразованный) cahil4) ( о погоде) kapalı, kapanık•• -
8 тусклый
donuk,sönük; cansız* * *1) donuk; sönükту́склое серебро́ — rengi donuk gümüş
ту́склые кра́ски — sönük renkler
2) donuk; sönükту́склый свет — sönük / kör ışık
ту́склая ла́мпа — kör lamba, ölü gözü bir lamba
ту́склые звёзды — donuk yıldızlar
3) перен. donuk; sönükту́склый взгляд — donuk bakış
ту́склые глаза́ — sönük / donuk / fersiz gözler
4) перен. sönük, cansızту́склый стиль — sönük / cansız bir üslup
ту́склая жизнь — sönük ve renksiz bir hayat
-
9 убогий
düşkün,âciz; yoksul,fakir* * *1) ( увечный) düşkün âciz malulубо́гий стари́к — düşkün / âciz bir ihtiyar
2) yoksul, fakir; yoksulcaубо́гая жизнь — yoksul hayat
убо́гое жили́ще — yoksulca barınak, evcik
у него́ был убо́гий вид — acınacak bir hali vardı
3) перен. kıt; renksizубо́гое воображе́ние — kıt hayal gücü
-
10 ахроматический
akromatik, renksizТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > ахроматический
-
11 бесцветный
akromatik, renksiz, uçukТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > бесцветный
-
12 бесцветный лак
saydam cila, renksiz vernikТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > бесцветный лак
-
13 бледный
solgun, soluk, renksiz, uçukТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > бледный
-
14 блеклый
solgun, renksizТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > блеклый
-
15 серый
1) külrenki, boz, kökсерые глаза - kök közler2) (перен. бесцветный) renksiz, tüssüz, sönük
См. также в других словарях:
renksiz — sf. 1) Rengi olmayan Islak topraklardan renksiz dumanlarla beraber keskin bir toprak kokusu yükseliyor. H. E. Adıvar 2) Solgun görünen, soluk Bu sabah Munise biraz hasta ve renksiz uyandı. R. N. Güntekin 3) mec. Davranış ve düşünce yönünden belli … Çağatay Osmanlı Sözlük
akrilik — is., ği, İng. acrylic 1) Renksiz, keskin kokulu asitler 2) sf. Bu asitler kullanılarak yapılan … Çağatay Osmanlı Sözlük
alacalık — is., ğı 1) Alacalı olma durumu 2) hay. b. Renkli ve renksiz kılların bütün vücutta düzenli biçimde dağılmayarak büyük ve küçük parçalar hâlinde birleşmesiyle meydana gelen bir at donu … Çağatay Osmanlı Sözlük
alkol — is., lü, kim., Fr. alcool 1) Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
asetilen — is., kim., Fr. acétylène Renksiz, sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
batmak — nsz, ar 1) Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek Sonra hani bir gemimiz batmıştı. S. F. Abasıyanık 2) Dünyanın dönüşü dolayısıyla güneş, ay ve yıldız ufkun altına inmek Güneş renksiz bulutlar altında batıyordu. Ö. Seyfettin 3) İflas etmek 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzin — is., kim., Fr. benzine 1) Petrolün damıtılması ile elde edilen, özgül ağırlığı yaklaşık 0,65 olan, renksiz, uçucu, kendine özgü kokusu bulunan bir sıvı 2) Bir tür organik yağ çözücü 3) esk. Benzen Birleşik Sözler benzin göstergesi benzin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyasız — sf. 1) Boya sürülmemiş Yalnız kapı ile dolabın yüzleri tel ve fil dişi kakma ve boyasızdır. S. Birsel 2) Renksiz 3) Yüzünü boyamamış olan, makyajsız (kadın) Şu kadını düzgünsüz, boyasız bir hâlde yakından bir görsem. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
cam suyu — is. Potas veya sodanın kuvars ile eritilmesinden elde edilen, ağacın böceklere ve ateşe direncini artıran renksiz sıvı … Çağatay Osmanlı Sözlük
cila yağı — is. Cila topunun, cilalanacak yüzeyde kolayca kaymasını sağlayan, asitsiz, renksiz ve reçinesiz ince yağ … Çağatay Osmanlı Sözlük
eter — is., kim., Fr. éther 1) Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar 2) Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu 3) Bir tür organik yağ çözücü … Çağatay Osmanlı Sözlük