-
1 диплом
diploma,mezuniyet belgesi,lisans; mezuniyet tezi,tez* * *1) diploma; mezuniyet belgesi; lisans (тк. высшего учебного заведения)победи́телям турни́ра бы́ли вручены́ почётные дипло́мы — turnuvanın galiplerine onur belgeleri verildi
2) разг. mezuniyet tezi, tezписа́ть дипло́м — tez hazırlamak
-
2 же
ise; ki; ki,ya; aynı* * *I союз1) против. iseна пра́ктике же... — oysa uygulamada...
по на́шему же мне́нию... — bize göre ise...; oysa bize göre...
2) присоед. kiII частицакогда́ мы прие́хали - прие́хали же мы во вто́рник - пого́да была́ чуде́сная — geldiğimiz zaman - ki Salı günüydü - hava günlük güneşlikti
1) усил. ki, yaя же тебе́ говори́л, что... — sana... söylemiştim ya
не всё же брать, на́до немно́го и дать — hep alınmaz ya, biraz da verilir
э́то твой портфе́ль? - А чей же?! — bu çanta senin mi? - Ya kimin olacak?
и нашёл же (он) вре́мя! — ирон. tam da bulmuş sırasını!
пре́жний реко́рд принадлежа́л ему́ же — eski rekor gene ona aitti
он поби́л свой же (со́бственный) реко́рд — yine kendisine ait rekoru kırdı
на́до сейча́с же уезжа́ть отсю́да — bugünden tezi yok buradan ayrılmalı
за́втра же — yarından tezi yok
сра́зу же / сейча́с же телеграфи́руй — derhal telle
бу́дет израсхо́довано ещё сто́лько же — bir bu kadar daha harcanacak
в пе́рвую же ночь — daha ilk gecede
на сле́дующий же день — hemen ertesi günü
сра́зу же по́сле оконча́ния войны́ — savaşın bitiminden hemen sonra
ну, иди́ же (сюда́)! — haydi, gelsene (ya)!
к тому́ же — kaldı ki
2) ( при указании на полное тождество) aynıто же мо́жно сказа́ть и о тебе́ — senin için de aynı şey söylenebilir
по э́той же причи́не — yine bu nedenle
-
3 dissertieren
dissertieren*vi doktora tezi yazmak;über ein Problem \dissertieren bir sorun üzerine doktora tezi yazmak -
4 докторский
до́кторская диссерта́ция — doktora tezi
-
5 завтра
yarın* * *1) нареч. yarınза́втра же — yarından tezi yok
2) → сущ., с, нескл. yarınотложи́ть на за́втра — yarına bırakmak
не откла́дывай на за́втра то, что мо́жно сде́лать сего́дня — погов. bugünkü işi yarına bırakma
••до за́втра — yarın görüşmek üzere; Allahaısmarladık
-
6 кандидатский
в соч.кандида́тский стаж — (parti) aday üyeliği süresi
кандида́тская диссерта́ция — master tezi
-
7 сейчас
1) şimdi; bugün, halen, şu andaон никогда́ так / сто́лько не рабо́тал, как сейча́с — şimdiki bugünkü kadar hiç çalışmamıştı
сейча́с я за́нят — şimdi meşgulüm / işim var
он уже́ сейча́с заяви́л об э́том — bunu daha şimdiden söyledi
2) (только что, недавно) deminон то́лько сейча́с был здесь — demin buradaydı
3) ( скоро) birazdanя сейча́с приду́ — birazdan gelirim
по́езд сейча́с отхо́дит! — tren kalkmak üzere!
4) в соч. ( немедленно) hemen, derhalсейча́с же — şimdiden tezi yok, hemencecik, o saat
5) hemenсейча́с же за две́рью — kapının hemen arkasında
••как сейча́с по́мню — şimdiki gibi hatırlarım hatırımda
-
8 докторская диссертация
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > докторская диссертация
-
9 dissertation
n. bilimsel inceleme, tez, deneme, söylev* * *tez* * *[disə'teiʃən](a long formal talk or piece of writing (for a university degree etc).) tez, doktora tezi -
10 Dissertation
Dissertation [-'t͜sĭoːn] f <-; -en> doktora tezi -
11 Doktorarbeit
Doktorarbeit f doktora tezi -
12 Habilitation
Habilitation f <Habilitation; Habilitationen> profesörlük tezi -
13 Referat
Referat n <Referats; Referate> rapor; (Vortrag) a konuşma, bildiri; im Unterricht seminer tezi, bildiri; (Dienststelle) şube, bölüm;ein Referat halten bir bildiri sunmak -
14 Dissertation
doktora tezi -
15 Doktorarbeit
doktora tezi -
16 heute
bugün; ( heutzutage) bugünkü günde;\heute Morgen/Abend bu sabah/akşam;\heute Nacht habe ich schlecht geträumt bu gece;\heute Nacht soll es regnen bu akşam yağmur yağacakmış;Schluss für \heute bugün için yeter artık;\heute in/vor acht Tagen haftaya/geçen hafta bugün;von \heute auf morgen bugünden yarına;lieber \heute als morgen bugünden tezi yok -
17 promovieren
-
18 Raum
eine Frage steht im \Raum bir sorun ortada kalmak;eine These in den \Raum stellen bir tezi ortaya atmak3) ( Gebiet) bölge, havza, çevre; (Luft\Raum) saha;im \Raum Frankfurt Frankfurt bölgesinde [o çevresinde];toter \Raum mil ölü açı4) sport (Straf\Raum) alan, sahaluftleerer \Raum phys boşluk2) ( Platz) yer, mekân; (Heizungs\Raum, Maschinen\Raum) daire;zu viel \Raum einnehmen fazla yer kaplamak -
19 stellen
stellen ['ʃtɛlən]I vt1) (hin\stellen) koymak ( auf -e); (auf\stellen) dik koymak ( auf -e), dikmek; (hinein\stellen) koymak (in -e), yerleştirmek (in -e);Bedingungen \stellen şartlar koymak [o koşmak];der Hund stellt die Ohren köpek kulaklarını dikti;etw an die Wand \stellen bir şeyi duvara dayamak;dieses Foto wirkt gestellt bu fotoğraf poz verilip çekilmiş gibi2) ( regulieren) ayarlamak;stell das Radio leiser/lauter radyonun sesini kıs/aç;die Uhr \stellen saati ayarlamak;3) (bereit\stellen) etmek, bulundurmak4) ( Verbrecher) tutmakjdn zur Rede \stellen birini hesaba çekmek, birinden hesap sormak;einen Antrag auf etw \stellen bir şey için istemde bulunmak;eine Sache über eine andere \stellen bir şeyi diğer bir şeyin üzerine koymak;jdn vor Gericht \stellen birini mahkemeye vermek;etw in Frage \stellen bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek;etw in Rechnung \stellen bir şeyi hesaba yazmak;etw in Abrede \stellen bir şeyi yadsımak [o inkâr etmek];etw unter Quarantäne \stellen bir şeyi karantinaya almak;auf sich selbst gestellt sein kendi başının çaresine bakmak;jds Geduld auf die Probe \stellen birinin sabrını tüketmek;hohe Anforderungen an jdn \stellen bir kimseden çok şey istemek;eine These in den Raum \stellen bir tezi ortaya atmakII vrsich \stellen1) (sich hin\stellen) dikilmek;sich auf die Hinterpfoten \stellen arka ayakları üzerine kalkmak;sich auf Zehenspitzen \stellen ayak parmaklarının ucuna basarak dikilmek2) ( vortäuschen)sich taub/unwissend \stellen duymazlıktan/bilmezlikten gelmek;sich dumm \stellen aptallığa vurmak3) ( der Polizei) teslim olmak4) ( nicht ausweichen)sich gegen etw \stellen bir şeye karşı pozisyon almak;sich hinter jdn \stellen birine arka çıkmak -
20 mémoire
In f1 d'une personne bellek [bel'lec]◊avoir une bonne / mauvaise mémoire — iyi bir belleği olmak
2 à la mémoire de anısına3 d'un ordinateur bilgisayar belleğiIIn m1 travail écrit inceleme yazısı2 mémoires anılar
- 1
- 2
См. также в других словарях:
tezi yok — (... dan / ... den) hemen, derhâl, en kısa zamanda Bugünden tezi yok, şimdi buradan çıkıp oraya gidiyorum. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
Retable Tezi — Artiste Le Pérugin Année 1500 env Technique huile sur bois Dimensions (H × L) … Wikipédia en Français
ȍtežī — prid. 1. {{001f}}〈komp.〉, {{c=1}}v. {{ref}}ȍtēžak{{/ref}} 2. {{001f}}koji je podosta teži … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
yarından tezi yok — çabucak Yarından tezi yok, gitmeniz için icap edenleri yapmaya başlamalısınız. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
şimdiden tezi yok — vakit geçirmeden, hemen şimdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bugünden tezi yok — hemen şimdi, derhâl … Çağatay Osmanlı Sözlük
težimas — teži̇̀mas dkt … Bendrinės lietuvių kalbos žodyno antraštynas
težimas — težìmas sm. (2) → težti 3: Bjaurus težimo jausmas dar ilgai neapleido V.Bub … Dictionary of the Lithuanian Language
težíti — ím nedov., tudi téži (ȋ í) 1. s svojo težo povzročati komu težave pri gibanju, premikanju: nahrbtnik ga teži, zato hodi počasi; mokra obleka jih je težila 2. povzročati komu duševno neugodje, trpljenje: nekaj ga teži; teži ga občutek, da je… … Slovar slovenskega knjižnega jezika
U-20-Fußball-Weltmeisterschaft der Frauen 2006/Gruppe D — Resultate der Gruppe D der U 20 Fußball Weltmeisterschaft der Frauen 2006: Rang Land Tore Punkte 1 the United States USA 7:2 9 2 France … Deutsch Wikipedia
žinoti — žinoti, žìno, ojo K, Rtr, DŽ, KŽ; SD1177, SD188,190, R, MŽ, Sut, I 1. tr., intr. R404, MŽ544 turėti galvoje; turėti žinių, nusimanyti: Tai nežinau R338, MŽ453. Kas žino N. Jis tai man nežinant daro KBI26. Šitas dalykas ir tau būtų žinotinas… … Dictionary of the Lithuanian Language