-
1 parlak boya
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > parlak boya
-
2 boya
краска, красящее вещество, краситель, красящий состав- alkit boya
- alüminyum boya
- anilin boya
- antikorozif astar boya
- antikorozif boya
- antipas boya
- asfalt boyası
- aside dayanıklı astar boya
- aside dayanıklı boya
- astar boya
- ateşe dayanıklı boya
- beton boyası
- bitümlü astar boya
- bronz boya
- çabuk donan boya
- çabuk kuruyan boya
- çatı boyası
- çıkmaz boya
- çimentolu boya
- çürümeyi önleyici boya
- dayanıklı boya
- donuk boya
- döşeme boyası
- emaye boya
- emülsiyon boya
- fenollu boya
- flüoresan boya
- fon boyası
- grafit boyası
- hazır boya
- ısıya dayanıklı boya
- ıslak boya
- ışıklı boya
- ışıktan etki olmayan boya
- kaymayı önleyici boya
- kazein boyası
- kazeinli boya
- kondensasyon önleyici boya
- lateks boya
- mantar öldürücü boya
- mat boya
- mavi boya
- mineral boya
- neopren boyası
- neopren esaslı boya
- nitroselülöz boya
- parlak boya
- pas önleyici boya
- pastan koruyucu boya
- plastik boya
- polivinil asetat boyası
- sarı aşı boyası
- sentetik boya
- ses emici boya
- ses kesme boyası
- silikat boyası
- silikatlı boya
- siyah boya
- solgun boya
- son kat boya
- su geçmez boya
- suya dayanıklı boya
- sulu boya
- sülyen boya
- toprak boya
- toz boya
- vernik boya
- vinil boya
- yağlı boya
- yanmaya dayanıklı boya
- yanmaz boya
- yol işaret boyası
- zemin boyasıİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > boya
-
3 глянцевая краска
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > глянцевая краска
-
4 brillant
-
5 brillante
-
6 fraîche
-
7 frais
I1 serin [se'ɾin]2 aliment taze [taː'ze]3 taze [taː'ze]4 pas sec yaş [jaʃ]5 éclatant parlak [paɾ'ɫak]◊Elle a toujours le teint frais. — Bu genç kızın cildi daima parlak.
IIserin [se'ɾin]◊Il fait frais ce soir. — Bu gece serin.
n mfraîcheur serin hava♦ au frais soğuktaIVn m pl1 masraf [mas'ɾaf]♦ aux frais de -ın hesabına◊J'ai fait réparer la chaudière à mes frais. — Kazanı kendi hesabıma tamir ettirdim.
2 faire les frais de qqch ceremesini çekmek -
8 splash
interj. cup, foş, şap, şıp————————n. fışırtı, sıçrama, su sıçratma, serpme, serpiştirme, şapırtı, su sesi, suya çarpma sesi, çamur sıçraması, benek, su lekesi, sükse, sansasyon, hava, fiyaka, içkiye katılan soda————————v. cup diye düşmek, suya çarpmak, sıçramak, yıkanmak, sıçratmak, serpiştirmek, serpmek, yağmak, yıkamak, sürmek (boya vb.), reklâmını yapmak* * *1. sıçrat (v.) 2. sıçrama (n.)* * *[splæʃ] 1. verb1) (to make wet with drops of liquid, mud etc, especially suddenly and accidentally: A passing car splashed my coat (with water).) sıçratmak2) (to (cause to) fly about in drops: Water splashed everywhere.) saç(ıl)mak, sıçra(t)mak3) (to fall or move with splashes: The children were splashing in the sea.) su sıçratarak dolaşmak4) (to display etc in a place, manner etc that will be noticed: Posters advertising the concert were splashed all over the wall.) kaplamak2. noun1) (a scattering of drops of liquid or the noise made by this: He fell in with a loud splash.) su sıçratma; cumburtu, şıpırtı2) (a mark made by splashing: There was a splash of mud on her dress.) su/çamur lekesi3) (a bright patch: a splash of colour.) parlak bir leke
См. также в других словарях:
kırmız — is., Ar. ḳirmiz Kırmız böceğinden çıkarılan parlak al boya, çiçek boyası Birleşik Sözler kırmız böceği kırmız madeni madenkırmız … Çağatay Osmanlı Sözlük