-
21 пошевельнуть
сов.kımıldatmak, oynatmak••он и па́льцем не пошевельну́л, что́бы... —...mak için parmağını bile oynatmadı
-
22 размахивать
разма́хивать портфе́лем — çantasını ileri geri sallamak
разма́хивать рука́ми — ellerini kollarını sallamak / (geniş geniş) oynatmak
-
23 рехнуться
сов., прост.sapıtmak, oynatmak, çıldırmak -
24 свихнуться
-
25 сворачивать
-
26 сдвигать
несов.; сов. - сдви́нуть1) ( с места) yerinden oynatmak / kıpırdatmakэ́тот ка́мень тебе́ не сдви́нуть — bu kayayı yerinden kıpırdatamazsın
сдви́нуть ке́пку на заты́лок — kasketini ensesine yıkmak / devirmek
2) ( сближать) birbirine yaklaştırmakсдви́нуть бока́лы (чокнуться) — kadehlerini tokuşturmak
серди́то сдви́нуть бро́ви — kaşlarını çatmak
••сдви́нуть де́ло с мёртвой то́чки — işi ölü durumdan kurtarmak
-
27 смещать
несов.; сов. - смести́ть1) yerini değiştirmek, yerinden oynatmak2) ( с должности) görevden almak; azletmek, işten çıkarmak -
28 тронуться
-
29 ум
akıl* * *маналити́ческий ум — çözümleyici / analitik zekâ
я́сность ума́ — zihin açıklığı
ум в голове́, а не в бороде́ — akıl yaşta değil, baştadır
како́й ум! — zekâ!
••быть без ума́ от кого-л. (о влюблённом) — birini çıldırasıya sevmek, birine ayılıp bayılmak
она́ без ума́ от э́той (кино)карти́ны — bu filme bayıldı
бра́ться за ум — aklını başına almak / toplamak
счита́ть в уме́ — akıldan hesap etmek
пять пи́шем, два в уме́ — beş yazıyorum, elde var iki
у меня́ э́того и в уме́ не́ было — bunu aklımın ucundan bile geçirmemiştim
ум хорошо́, а два лу́чше — погов. akıl akıldan üstündür
у него́ что на уме́, то и на языке́ — fikri ne ise zikri de odur
у него́ то́лько футбо́л на уме́ — aklı fikri futbol
сойти́ с ума́ (помешаться) — çıldırmak, delirmek, (aklını) oynatmak
с ума́ сойти́ (мо́жно)! — çıldırır insan! çıldıracağım!
ты что, с ума́ сошёл! — çıldırdın mı sen? deli misin sen?
прийти́ на ум — aklına gelmek
он с ума́ схо́дит по му́зыке — müzik delisidir
свести́ с ума́ кого-л. — çıldırtmak
её красота́ свела́ тебя́ с ума́ — kızın güzelliği (senin) aklını başından aldı
он был не в своём уме́ — aklı başında değildi
знай я, что у него́ на уме́,... — içinden geçeni bilsem...
- 1
- 2
См. также в других словарях:
oynatmak — oynatmak, I, 271 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
oynatmak — i 1) Oynamasını sağlamak Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı. P. Safa 2) Kımıldamasına yol açmak Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi. M. Ş. Esendal 3) nsz Herhangi bir canlıya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dama taşı gibi oynatmak — birini sık sık bir yerden bir yere göndermek veya atamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
istediği gibi at koşturmak (düz oynatmak) — keyfince, istediği gibi davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Karagöz oynatmak — komik bir durum yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kukla gibi oynatmak — 1) (birini) birine her istediğini yaptırmak 2) (birini) birinin istediğini yapıyor görünerek onu oyalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalem oynatmak — 1) yazı yazmak Namık Kemal in tek başına kalem oynattığı alanlarda başyazarlar, fıkra yazarları, sanat eleştiricileri yetişir. N. Cumalı 2) bir yazıyı düzeltmek 3) bir yazıda değişiklik yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
film oynatmak — bir filmi sinemada göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılıç oynatmak — egemen olarak yaşamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
parmağında oynatmak — (birini) her istediğini yaptırmak, kukla gibi kullanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
at oynatmak — 1) atla hüner göstermek 2) mec. yarışmak Ben onunla at oynatamam. 3) mec. bildiği ve istediği gibi davranmak Bizde ilk kurulan parlamento da Avrupa daki benzerleri gibi, özel menfaatlerin gizlice at oynattığı bir alan olmakta gecikmemiş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük