-
81 rector
n. rektör, bölge papazı, mahalle papazı* * *rektör* * *['rektə]1) (in certain churches, a clergyman or priest in charge of a parish etc.) bölge papazı2) (the head of a university, school or college.) rektör -
82 reservation
n. rezervasyon, yer ayırtma, ön koşul, şart, doğal koruma alanı, ayrılmış bölge, korumaya alınmış arazi* * *rezervasyon* * *[rezə-]1) (the act of reserving: the reservation of a room.) yer ayırtma, rezervasyon2) (something (eg a table in a restaurant) which has been reserved: Have you a reservation, Sir?) ayırtılmış yer3) (a doubt.) kuşku4) (a piece of land set aside for a particular purpose: an Indian reservation in the United States.) Kızılderili kabileler için ayrılmış bölge -
83 territory
n. ülke, bölge, toprak, arazi, yarı saha* * *yöre* * *['teritəri]plural - territories; noun1) (a stretch of land; a region: They explored the territory around the North Pole.) bölge2) (the land under the control of a ruler or state: British territory.) ilgi veya bilgi alanı3) (an area of interest, knowledge etc: Ancient history is outside my territory.) yarı bağımlı eyalet•- territorial waters -
84 ward
n. gözetim, koğuş, hapishane, bölge, vesayet altındaki çocuk, vesayet, kilit dili, şato dış avlusu————————v. korumak, önlemek* * *bölge* * *[wo:d]1) (a room with a bed or beds for patients in a hospital etc: He is in a surgical ward of the local hospital.) koğuş2) (a person who is under the legal control and care of someone who is not his or her parent or (a ward of court) of a court: She was made a ward of court so that she could not marry until she was eighteen.) vesayet altında bulunan kimse•- warder -
85 archduchy
n. arşidükün yönetimindeki bölge* * *arşidük idaresindeki bölge -
86 boondocks
n. taşra, geri kalmış bölge* * *geri kalmış bölge -
87 corn belt
1. mısır yetiştiren bölge 2. mısır yetiştirilen bölge -
88 hot spot
sıcak bölge, sorunlu bölge, eğlence yeri, gece kulübü* * *kızgın nokta -
89 plague spot
veba lekesi, vebalı bölge, sorunlu bölge -
90 rectory
n. bölge papazının konutu, bölge papazının makamı -
91 plague spot
veba lekesi, vebalı bölge, sorunlu bölge -
92 rectory
n. bölge papazının konutu, bölge papazının makamı -
93 Gebiet
Gebiet <-(e) s, -e> [gə'bi:t] nt1) bölge, toprak, ülke, topraklar pl;ein annektiertes/besetztes \Gebiet ilhak/işgal edilmiş bölge [o topraklar];feindliches \Gebiet düşman toprakları [o ülkesi]2) ( Sachbereich) alan, dal;auf diesem \Gebiet bu alanda [o dalda] -
94 Region
f.bölgebölgef.yöre -
95 خط
Iخَطّ1. yazı2. satır3. çizgiAnlamı: çizilerek oluşmuş iz4. hatAnlamı: yazmak işi, yazıIIخَطَّplânlamakAnlamı: yapılacak işleri düzene koymakخُطّ1. mıntıkaAnlamı: bölge2. bölgeAnlamı: mıntıka, toprak parçası3. canlıAnlamı: hareketli, hayat dolu, yaşayan -
96 ربع
رَبْع1. evAnlamı: bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut2. mıntıkaAnlamı: bölge3. bölgeAnlamı: mıntıka, toprak parçası -
97 ناحية
ناحِيَة1. nahiyeAnlamı: bucak2. kenarAnlamı: bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı yakını, kıyı3. noktainazarAnlamı: görüş, görüş açısı4. tarafAnlamı: altı yönden her biri5. mıntıkaAnlamı: bölge6. yanAnlamı: ön, arka, alt ve üstün dışında kalan bölüm7. kıranAnlamı: kıyı, uç, kenar, çevre8. bölgeAnlamı: mıntıka, toprak parçası9. bucakAnlamı: kenar, köşe, yer10. cihetAnlamı: yön, taraf, yan -
98 critical region
kritik bölge, dönüsül bölge -
99 sector
daire dilimi, kesme, sektör; bölge, kesim, sektör; mintika, bölge -
100 tropics
tropikal kusak, tropikal bölge, sicak bölge
См. также в других словарях:
bolge — ⇒BOLGE, subst. Fosse, gouffre, caverne. P. compar. : • 1. Voici, en effet, la porte de l Adrar, l entrée du cœur même, l accès au plus intime du soulèvement granitique. Alors l on est dans le silence et dans la mort. Dans les cirques sombres,… … Encyclopédie Universelle
bölge — is. 1) Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
bølge — I bøl|ge 1. bøl|ge sb., n, r, rne, i sms. bølge , fx bølgeskvulp II bøl|ge 2. bøl|ge vb., r, de, t; håret bølger ned ad ryggen … Dansk ordbog
bolge — … Useful english dictionary
iç bölge — is., coğ. Bir limanı ithalat ve ihracat etkinlikleri bakımından besleyen, ona çeşitli ulaşım yollarıyla bağlı, dar veya geniş bölge, art bölge, hinterlant … Çağatay Osmanlı Sözlük
serbest bölge — is., ekon. Bir ülkenin gümrük sınırları dışında konuşlandırılan ve ticaret rejimi açısından kısmen veya tamamen gümrük mevzuatı dışındaki düzenlemelere tabi olan, uluslararası liman veya havaalanına yakın yerlerde kurulan bölge, açık bölge,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık bölge — is., ekon. Serbest bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
art bölge — is., coğ. İç bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
dikdörtgensel bölge — is., mat. Dikdörtgenin sınırladığı düzlemsel bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
karesel bölge — is., mat. Karenin sınırladığı düzlemsel bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
pilot bölge — is. Tarım, tıp, endüstri, eğitim gibi herhangi bir çalışma alanında, devletin ve halkın ortak çalışmasıyla kalkınma hareketini kolaylaştırmak ve örnek olmak için ayrılmış bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük