Перевод: с немецкого на турецкий

с турецкого на немецкий

münasebet

  • 1 Beziehung

    Beziehung <- en> f
    1) pl ilişkiler pl, münasebetler pl;
    gute \Beziehungen haben iyi ilişkileri olmak, torpilli olmak;
    seine \Beziehungen spielen lassen ( fam) ilişkilerini kullanmak;
    diplomatische \Beziehungen diplomatik ilişkiler
    2) ( Hinsicht) yön, bakım;
    er hat in mancher/jeder \Beziehung Recht bazı/her bakımdan haklı
    3) ( Verhältnis) münasebet ( zwischen arasında), ilişki ( zwischen arasında), ilgi ( zwischen arasında); (Liebes\Beziehung) münasebet;
    in \Beziehung stehen zu etw bir şeyle ilgili olmak;
    zwei Dinge zueinander in \Beziehung setzen iki şey arasında münasebet [o ilişki] kurmak;
    eine \Beziehung eingehen ilişki kurmak;
    er hat keine \Beziehung zur Literatur edebiyatla hiç ilişkisi yok, edebiyata hiç ilgi duymuyor

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Beziehung

  • 2 Verkehr

    Verkehr <- (e) s> [fɛɐ'ke:ɐ] m
    1) (Fahrzeug\Verkehr, Luft\Verkehr, Güter\Verkehr) ulaşım; (\Verkehrsministerium) ulaştırma; (Straßen\Verkehr) trafik;
    etw aus dem \Verkehr ziehen bir şeyi piyasadan toplamak;
    ein Fahrzeug aus dem \Verkehr ziehen bir taşıtın trafik kaydını silmek;
    jdn aus dem \Verkehr ziehen ( fam) birini görevinden almak
    2) ( Umlauf) dolanım, tedavül;
    Banknoten aus dem \Verkehr ziehen banknotları tedavülden kaldırmak
    3) ( Umgang) ilişki, münasebet, görüşme;
    in regem \Verkehr mit jdm stehen biriyle sıkı ilişkide olmak
    4) (Geschlechts\Verkehr) ilişki, münasebet
    5) (Geschäfts\Verkehr) işlem(ler) (pl)

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Verkehr

  • 3 eben

    eben adj (flach) düz, yayvan; (gerade eben) demin;
    eben erst daha demin;
    (genau) (das ist es ja) eben! işte mesele (zaten) o ya!;
    eben nicht! değil/yok tabii!, ne münasebet!;
    eben noch (mit Mühe) zar zor;
    (nun einmal) sie ist eben besser als ich ne yapalım ki o benden daha iyi;
    so ist es eben! (ne yapalım,) durum bu!

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > eben

  • 4 Geschlechtsverkehr

    cinsel ilişki, cinsî münasebet;
    mit jdm \Geschlechtsverkehr haben biriyle cinsel ilişkide bulunmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Geschlechtsverkehr

  • 5 Kontakt

    Kontakt <-(e) s, -e> [kɔn'takt] m
    a. elek kontak, temas; ( Verbindung) ilişki, münasebet;
    \Kontakt mit jdm aufnehmen biriyle temasa geçmek;
    sexuelle \Kontakte cinsel ilişkiler;
    mit jdm in \Kontakt kommen biriyle temasa gelmek;
    mit jdm in \Kontakt stehen biriyle temasta bulunmak;
    wir sollten in \Kontakt bleiben bundan sonra görüşelim;
    stehst du noch in \Kontakt mit ihr? onunla hâlâ temasta mısın?;
    sie unterhalten geschäftliche \Kontakte zu unserer Firma firmamızla iş ilişkilerini sürdürüyorlar

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Kontakt

  • 6 Umgang

    Umgang <- (e) s> m
    1) ( Beziehung) ilişki, münasebet;
    mit jdm \Umgang haben/pflegen biriyle ilişkisi olmak, biriyle görüşüyor olmak
    2) ( das Umgehen mit Personen) ilişki; ( mit Dingen) kullanma;
    im \Umgang mit Kindern çocuklarla ilişkide

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Umgang

  • 7 Verhältnis

    Verhältnis <-ses, -se> [fɛɐ'hɛltnıs] nt
    1) ( Relation) oran;
    im \Verhältnis zu -e oranla;
    ein \Verhältnis von fünf zu eins birin beşe oranı
    2) (persönliches \Verhältnis) ilişki, münasebet;
    ein freundschaftliches \Verhältnis dostça bir ilişki;
    ein gestörtes \Verhältnis zu jdm/etw dat haben bir kimseyle/şeyle arası bozuk olmak
    3) ( fam) (Liebes\Verhältnis) aşk ilişkisi; ( Geliebte) sevgili
    4) pl ( Umstände) şartlar pl, durum;
    über seine \Verhältnisse leben ayağını yorganına göre uzatmamak;
    in guten/schlechten \Verhältnissen leben iyi/kötü şartlar altında yaşamak;
    seine familiären/finanziellen \Verhältnisse aile/mali durumu

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Verhältnis

  • 8 Beziehung

    alâka
    f.
    ilgi
    f.
    ilişki
    ilişki
    münasebet

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Beziehung

См. также в других словарях:

  • münasebet — is., Ar. munāsebet 1) İlişik, ilişki, ilinti İzmir den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım. Atatürk 2) İki şey arasındaki uygunluk Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır. S. F. Abasıyanık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜNASEBET — İki şey arasındaki tenasüb, uygunluk, yakınlık, bağlılık, mensubiyet, yakışmak, vesile, alâka …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • münasebet almak — uygun düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • münasebet düşmek — uygun bir durum ortaya çıkmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • münasebet kurmak — iki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ne münasebet! — öyle şey mi olur, ilgisi yok Ümit, ideal, şahsiyet dediğiniz zaman da hep aynı şeyleri mi anlıyorsunuz? Ne münasebet! P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KAT'-I MÜNÂSEBET — Münasebeti ve ahbaplığı kesme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MÜNASEBAT — (Münasebet. C.) Münasebetler, ilgiler. İki kişi veya hey et arasındaki bağlar, ilişkiler. Alâkalar …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • NİSBET — Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü. * Rağmen. İnat olarak. İnat olsun diye …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İZAFİYYE — Münasebet. Bağlı oluş. Alâkalılık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • GÜRİZGÂH — (Girizgâh) f. Kaçacak yer. * Edb: Bir bahisten diğer bahse, mukaddimeden maksada intikal için bir münasebet te sis eden söz. Nedim in:Bu şehr i stanbul ki, bîmisl ü behadırBir sengine yekpâre Acem mülkü fedadırmatla lı kasidesindeki:İstanbul un… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»