-
1 çalışmak
vi1) arbeiten\çalışmaktan ölmek [o canı çıkmak] sich totarbeitenbir meslekte \çalışmak einen Beruf ausüben2) ( faal olmak) tätig sein3) ( motor) laufenmotor çalışmıyor der Motor läuft nicht4) funktionierenbu radyo pille çalışır dieses Radio funktioniert mit Batterien5) ( çaba harcamak) sich bemühen (-e um), versuchen (-e)kapıyı açmaya çalıştı er versuchte die Tür aufzumachen6) ( emek vermek)çocuk dersine çalışıyor das Kind lernt -
2 ilerleme
-
3 ilerlemek
vi1) ( ileriye gitmek) fortkommen, seinen Weg fortsetzenvapur siste ilerliyordu der Dampfer setzte im Nebel seine Fahrt fort2) fortschreiten; ( gelişmek) sich fortentwickeln, sich weiterentwickelnhastalık ilerliyor die Krankheit schreitet fort3) ( meslekte) fortkommen, vorankommenbirlikler ırmağa kadar ilerledi die Truppen sind bis zum Fluss vorgestoßenordu kaleye kadar ilerledi die Armee rückte bis zur Festung vor -
4 meslek
Beruf m\meslek icabı von Berufs wegen, berufsbedingtbir \meslekte çalışmak einen Beruf ausüben
См. также в других словарях:
adres kitabı — is. Genellikle belli bir iş veya meslekte olanların iş ve ev adreslerini toplu olarak gösteren kitap … Çağatay Osmanlı Sözlük
diplomasız — sf. 1) Diploması olmayan 2) Diploması olması gereken bir meslekte, diploması olmadan çalışan … Çağatay Osmanlı Sözlük
duayen — is., Fr. doyen 1) Bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse 2) Kordiplomatikte kıdemlilik bakımından başta gelen diplomat … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski — sf. 1) Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden? N. Ataç 2) Önceki, sabık Anlatışına bakılırsa eski kâtibe, şimdi fevkalade şık giyiniyormuş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
esnaf — is., Ar. eṣnāf 1) Küçük sermaye ve zanaat sahibi Kendileri balıkçı olmayıp da balık satan esnafı da severim. S. F. Abasıyanık 2) mec. Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilerleme — is. 1) İlerlemek işi 2) Terfi, terakki Hâkim ve savcıların ... meslekte ilerlemeleri ... kanunla düzenlenir. Anayasa 3) fel. Daha iyi, daha yetkin, daha değerli, daha yüksek bir duruma doğru basamak basamak oluşan gelişme, terakki Birleşik Sözler … Çağatay Osmanlı Sözlük
kariyer — 1. is., ask., İng. carrier Donanımı çok güvenli, polis veya asker taşıma aracı 2. is., Fr. carrière Bir meslekte uzmanlık Yok, Hamlet gibi başladım. Hamlet gibi bitireceğim. Benim için bu bir kariyer meselesidir. Y. K. Karaosmanoğlu Atasözü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödev bilgisi — is. Herhangi bir meslekte bulunanların birbirleriyle ve başkalarıyla olan işlerinde tutmaları gereken yollar ve yerine getirmek zorunda bulundukları ödevler üzerinde duran bilgi, deontoloji … Çağatay Osmanlı Sözlük
öncel — is. 1) Bir görevde, meslekte kendinden önce yerini tutmuş olan kimse, selef, ardıl karşıtı 2) Önceden yaşamış olanlar 3) man. Sonucun çıkarıldığı önerme veya önermeler Birleşik Sözler öncel belirleme öncel düzen … Çağatay Osmanlı Sözlük
pir — is., Far. pīr 1) Yaşlı, koca, ihtiyar kimse Ak sakallı pir, bunları söyleyerek sırra kadem basmış. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Bir tarikat veya sanatın kurucusu Büyük Itri ye eskiler derler / Bizim öz musikimizin piri. Y. K. Beyatlı 3) zf. Adamakıllı … Çağatay Osmanlı Sözlük
sanat — is., Ar. ṣanˁat 1) Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi. T. Buğra 2) Belli bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük