-
101 railroad into doing
v. zorlamak, mecbur etmek -
102 be constrained
v. mecbur kalmak -
103 be obliged to
v. mecbur olmak, zorunda kalmak, minnettar olmak -
104 be reduced to
v. zorunda bırakılmak, mecbur edilmek -
105 cow smb. into
v. zorlamak, mecbur etmek -
106 feel constrained
v. mecbur hissetmek -
107 railroad into doing
v. zorlamak, mecbur etmek -
108 مجبر
alçılı; çıkıkçı; kırıkçı; mecbur; ortopedist -
109 مزجى
azıcık; az; birkaç; mecbur -
110 مقهور
mağlup; mecbur; yenik -
111 müssen
müssen <h>1. v/aux <muss, musste, müssen> -mek zorunda olmak, -meye mecbur olmak, -in -mesi gerekmek; unwillkürlich -meden edememek;du musst den Film sehen! filmi mutlaka görmelisin!;sie muss krank sein hasta olsa gerek;du musst es nicht tun yapmana gerek yok, yapmasan da olur;das müsstest du (doch) wissen bunu bilmen gerekirdi;sie müsste zu Hause sein evde olabilir;du hättest ihm helfen müssen ona yardım etmen gerekirdi2. v/i <muss, musste, gemusst> ich muss! başka çarem yok!;ich muss nach Hause eve gitmem lazım/gerek(iyor) -
112 zwingen
zwingen <zwang, gezwungen, h>1. v/t und v/i zorlamak, mecbur etmek;zwingen zu -e zorlamak;jemanden zwingen, etwas zu tun b-ni bş yapmaya zorlamak;ich sehe mich gezwungen zu … zorunda olduğumu görüyorum2. v/r: sich zwingen (etwas zu tun) k-ni (bş yapmaya) zorlamak -
113 kılmak
z.B. mümkün kılmak ermöglichen;-e mecbur kılmak zwingen zu;namaz kılmak das (fünfmalige islam.) Gebet verrichten -
114 zevk
-den zevk almak Vergnügen finden (an D), genießen A;zevk etmek sich amüsieren;zevk için zum Vergnügen; zum Spaß;zevk meselesi Geschmack(s)sache f;zevkinde olmak (oder zevkine bakmak) nur an sein eigenes Vergnügen denken;zevkine mecbur vergnügungssüchtig;zevkine varmak auf den Geschmack kommen;-in zevkini çıkarmak voll auskosten A -
115 вынужденный
1) (безвыходный) naçar2) (вынужденный обстоятельствами) mecbur etilgen, mecburiy -
116 должен
1) (обязан) mecbur, kerek, lâzim, zarurя это должен сделать - men bunı yapmağa mecburım2) (обязан уплатить) borclu olmaqон должен десять рублей - onıñ on kümüş borcu barдолжно быть (в знач. вероятно - вводные слова) - ğaliba, olsa kerek, er alda -
117 палка
tayaq, sopaиз-под палки - zornen, mecbur etip, tayaqlap -
118 ирексез итү
zorlamak, zorunda bırakmak, mecbur etmek -
119 gerilemek
1) подава́ться наза́д, отходи́ть, пя́титься, идти́ (е́хать и т. п.) наза́д, отступа́тьkızlar gerilemeğe mecbur oldular — де́вочки бы́ли вы́нуждены отступи́ть наза́д
2) отстава́ть3) приходи́ть в упа́док; регресси́ровать; дегради́ровать4) отступа́ть (о болезни)hastalık geriledi — боле́знь отступи́ла
◊
gerileyen benzeşme — лингв. регресси́вная ассимиля́ция -
120 გავალება
f.mecbur bırakmak, zorunlu kılmaki.yükümlülük, ödev, görev
См. также в других словарях:
mecbur — sf., Ar. mecbūr 1) Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz. R. E. Ünaydın 2) esk. Bağlı, düşkün, tutkun Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mecbur etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbur tutmak — (birini) zorlamak, yükümlü saymak, mecbur etmek Memleketin büyük menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbur etmek — zorlamak Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbûr — (A.) [ رﻮﺒﺠﻡ ] 1. zorunlu. 2. zora koşulmuş … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MECBUR — Zor görmüş. Zorla bir işe girişmiş. İcbar görmüş. * Hatırı alınmış, gönlü yapılmış. (Hakiki manası: Kırıldıktan sonra bütünlenmi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
mecbur kalmak (veya olmak) — herhangi bir şeyi yapmak zorunda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli mahkûm olmak — mecbur durumda kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunlu kılmak — mecbur etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜLCE' — Mecbur olan kişi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İLCA' — Mecbur etme. Zorlama. Muztar kılma. * Tefviz eyleme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Devamı Var — Studio album by Mustafa Sandal Released June 13, 2007 (Turkey) … Wikipedia