-
61 zorlamak
1. اقتسر [اِقْتَسَرَ]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak2. قهر [قَهَرَ]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak3. عنا [عَنَا]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak4. عنت [عَنَّتَ]Anlamı: mecbur etmek, zor kullanmak -
62 oblige
v. zorunda bırakmak, mecbur etmek, bağlamak (anlaşma vb.), minnettar kılmak, minnettar bırakmak, iyilik etmek, lütfetmek, memnun etmek* * *mecbur et* * *1) (to force to do something: She was obliged to go; The police obliged him to leave.) mecbur etmek, zorunda bırakmak2) (to do (someone) a favour or service: Could you oblige me by carrying this, please?) iyilik etmek•- obligatory
- obligatorily
- obliging
- obligingly -
63 majbur
compelled, forced [jabara] Aze mecbur, Hin majbur, Per majbur, Tur mecbur borrowed from Ar -
64 обязывать
его́ обяза́ли рабо́тать — onu çalışmaya mecbur tuttular
2) тк. несов. zorunlu kılmakэ́то обя́зывает тебя́ рабо́тать лу́чше — bu, daha iyi çalışmanı zorunlu kılar
э́то вас ни к чему́ не обя́зывает — bu sizi hiç bir biçimde bağlamaz
вы меня́ о́чень обя́жете — beni ziyadesiyle medyunu şükran edersiniz
-
65 compel
v. zorlamak, mecbur etmek, zorunda bırakmak* * *zorla* * *[kəm'pel]past tense, past participle - compelled; verb(to force: They compelled me to betray my country.) zorlamak, mecbur etmek -
66 obligate
v. mecbur etmek, zorunda bırakmak, zorlamak* * *1. zorla (v.) 2. mecbur (adj.) -
67 заставить
1) mecbur etmek, zorlamaqзаставить сесть - oturmağa mecbur etmek, zornen oturtmaqзаставить ждать - bekletmek2) (загромоздить) toldurmaq, toldurıp taşlamaq3) (загородить, закрыть) qapatmaq -
68 იძულებული
z.mecbur bırakılmış, mecbur kalmış -
69 müssen
müssen <muss, musste, müssen> ['mʏsən]1. modal vb1) ( Zwang) zorunda olmak, mecbur olmak;sie musste es tun onu yapmak zorunda kaldı, onu yapmaya mecbur kaldı;die Ausstellung muss man gesehen haben sergiyi görmüş olmak gerekiyor;es kam, wie es kommen musste olan oldu2) ( Notwendigkeit) gerekmek, lazım olmak;muss das sein? bu gerekli mi?;warum muss es ausgerechnet heute regnen? aksi [o başka gün yokmuş] gibi bugün mü yağmur yağması gerekiyor?;das muss nicht stimmen bunun doğru olması gerekmez;du musst das nicht so eng sehen bunu o kadar dar görmemelisin3) ( Vermutung)er müsste schon da sein oraya varmış olması gerekir;das müsstest du eigentlich wissen aslında bunu bilmen gerekir4) ( Wunsch)man müsste noch mal zwanzig sein! insan bir kez daha yirmisinde olmalıymış!2. <muss, musste, gemusst> viich muss zur Post postaneye gitmem lazım; -
70 Zugzwang
-
71 kılmak
де́лать, соверша́тьnamaz kılmak — соверша́ть нама́з
beni böyle söylemeye mecbur kıldı — он вы́нудил меня́ так сказа́ть
-
72 обязанный
1) yükümlü; ödevli; mecburон обя́зан выполня́ть прика́зы — emirleri uygulamakla yükümlüdür
ты обя́зан подчини́ться — itaate mecbursun; itaat etmek zorundasın
2) borçluсвои́м успе́хом он обя́зан вам — başarısını size borçludur
я никому́ не обя́зан — kimseye minnetim yok
-
73 gezwungen sein
bêgav man--------gezwungen sein / werdenmecbur bûn -
74 gezwungen werden
gezwungen sein / werdenmecbur bûn -
75 verpflichtet sein
bêgav man--------verpflichtet sein / werdenmecbur bûn -
76 verpflichtet werden
verpflichtet sein / werdenmecbur bûn -
77 bound
adj. bağlı, mecbur, zorunlu, engellenen; gitmek üzere, yola çıkmış; nedeniyle————————n. sıçrama, fırlama, zıplama, sekme; sınır; avut; yasak bölge————————v. zıplamak, sıçramak, zıplaya zıplaya gitmek, sekip geri gelmek, sınırlarını çizmek, sınırlamak, kısıtlamak* * *1. bağlan (v.) 2. kesin (adj.) 3. sınırlandır (v.) 4. sınır (n.)* * *past tense, past participle; = bind -
78 coerce
v. zorlamak, mecbur etmek, baskı yapmak, baskı altında tutmak* * *1. baskı yap 2. zorla* * *[kəu'ə:s](to force (a person into doing something).) zorlamak- coercion -
79 commandeer
v. el koymak, askerliğe mecbur etmek; benimsemek; kendine mâletmek* * *el koy* * *[komən'diə](to seize (private property) for use by the army etc during wartime: They commandeered the castle.) el koymak -
80 compelled
См. также в других словарях:
mecbur — sf., Ar. mecbūr 1) Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz. R. E. Ünaydın 2) esk. Bağlı, düşkün, tutkun Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mecbur etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbur tutmak — (birini) zorlamak, yükümlü saymak, mecbur etmek Memleketin büyük menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbur etmek — zorlamak Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbûr — (A.) [ رﻮﺒﺠﻡ ] 1. zorunlu. 2. zora koşulmuş … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MECBUR — Zor görmüş. Zorla bir işe girişmiş. İcbar görmüş. * Hatırı alınmış, gönlü yapılmış. (Hakiki manası: Kırıldıktan sonra bütünlenmi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
mecbur kalmak (veya olmak) — herhangi bir şeyi yapmak zorunda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli mahkûm olmak — mecbur durumda kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunlu kılmak — mecbur etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜLCE' — Mecbur olan kişi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İLCA' — Mecbur etme. Zorlama. Muztar kılma. * Tefviz eyleme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Devamı Var — Studio album by Mustafa Sandal Released June 13, 2007 (Turkey) … Wikipedia