-
1 münasebetiyle
( sebebiyle) aufgrund; ( dolayısıyla) anlässlich -
2 münasebetiyle
в связи́ с чем, по слу́чаю чего -
3 münasebetiyle
in connexion with -
4 münasebetiyle
on the occasion of -
5 in connexion with
münasebetiyle -
6 in connexion with
münasebetiyle -
7 münasebet
münasebet [ɑː] <- ti> Beziehung f (-le zu D); Zusammenhang m; Gelegenheit f, passende(r) Augenblick; Grund m;münasebet almak passen, geeignet sein;münasebet almaz es gehört sich nicht;-le münasebet kurmak Beziehungen anknüpfen (zu D);-le münasebete girmek in Beziehungen treten zu;bir münasebeti düşerse wenn sich eine Gelegenheit bietet …;münasebetiyle im Falle G; aufgrund G; anlässlich G;bu münasebetiyle bei dieser Gelegenheit; dabei, in diesem Zusammenhang;-le münasebette bulunmak Beziehungen unterhalten zu -
8 münasebet
отноше́ния, обще́ние, связьmünasebete girmek — а) устана́вливать связь; б) вступа́ть в связь
emtia-para münasebetleri — това́рно-де́нежные отноше́ния
iyi komşuluk münasebetleri — добрососе́дские отноше́ния
••- her münasebetle -
9 ознаменование
с, в соч.в ознаменова́ние чего-л. — bir şeyi kutlamak için; bir şey münasebetiyle
-
10 münasebet
"bi boneya..." münasebetiyle..bone -
11 padişah
п падиша́х, султа́н; мона́рх, госуда́рьpadişahın tahta çıkmaları münasebetiyle — по слу́чаю восше́ствия султа́на на престо́л
-
12 anlässlich
dolayısıyla, münasebetiyle, -den ötürü -
13 münasebet
",-ti 1. relation (between people or nations). 2. connection, relation; tie-in: bu münasebetle in this connection/in this regard/ as regards this. 3. favorable occasion or opportunity. 4. reason; means: Bu münasebetle sizi tebrik etmek istiyorum. It´s for this that I want to congratulate you. 5. appropriateness, fitness. -iyle owing to, on the occasion of, because of: Ramazan münasebetiyle lokantamız kapalıdır. Our restaurant is closed because of the Ramazan fast. - almaz. It doesn´t befit the occasion./It´s not the right time for it. -te bulunmak /la/ 1. to be connected with; to have relations with, have dealings with. 2. to have sexual intercourse with, go to bed with. - düşmek for the right occasion/moment to present itself/arise. -ini getirmek to find the right moment to say something. -e girmek /la/ to establish a relationship with, have dealings with, have something to do with. - kurmak /la/ 1. to establish a relationship with, have dealings with, have something to do with. 2. to see a connection between, perceive a relationship between."
См. также в других словарях:
münasebetiyle — zf. Dolayısıyla, sebebiyle, itibarıyla, ilgisinden dolayı … Çağatay Osmanlı Sözlük
Омер Сейфеддин — (Omer Sevfettin) (28.2.1884, Гёнен, 6.3.1920, Стамбул), турецкий писатель. Получил военное образование. С 1914 преподавал литературу в лицее Кабаташ в Стамбуле. Печатался с 1911. С творчеством О. С. связано становление реалистической… … Большая советская энциклопедия
КЁПРЮЛЮ — 1 . (Köprülü) тур. феод. род, члены к рого во 2 й пол. 17 в. и в нач. 18 в. занимали пост вел. везира (Мехмет в 1656 61, Фазыл Ахмет в 1661 76, Кара Мустафа в 1676 83, Фазыл Мустафа в 1689 91 и Хюсейн в 1697 1703). Углублявшийся в это время… … Советская историческая энциклопедия
ASTANE — f. Eşik, atebe. * Paytaht. * Mânevi büyüklerin kabri. * Büyük tekke. * Merkez. (Osmanlı İmparatorluğunun merkezi olması münasebetiyle İstanbul manasına da gelir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FORSA — Buharlı gemilerin icadından evvel yelkenli gemilerde kürek çekmeğe mahkum harp esirleri. Bunlar, kaçmamaları için birer ayakları güvertelere çakılı bulunurlardı. Ayaklarından bağlı olmaları münasebetiyle bunlara payzen namı da verilirdi. Bununla… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU — Tar: Gülhanede okunan hatt ı hümayun münasebetiyle meydana gelmiş bir tabirdir. Osmanlı İmparatorluğu nun bir zamanlar dünyayı titreten kuvvet ve kudreti, çeşitli sebep ve te sirlerle büyük bir zaafa uğramış ve en nihâyet devlet, bir vilâyet… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HASRET-NAME — Edb: Ayrılık münasebetiyle yazılan mektub. Hasreti belirten yazı, hasret mektubu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KADİR ALAYI — Tar: Kadir gecesi padişahların saraydan çıkıp, civardaki camilerden birinde namaz kılmaları münâsebetiyle yapılan merâsim … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAYLULE — Kerâhet vakti olmayan kuşluk vakti uykusu, öğle uykusu.(Re fet, $ âyet i celilesindeki $ kelimesinin mânasını merak edip sorması münasebetiyle ve hapiste sabah namazından sonra sairler gibi yatmasından gelen rehavet dolayısıyla, elmas gibi… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAZAN KALDIRMAK — t. Yeniçerilerin isyanı münasebetiyle kullanılan bir tabirdi. Yeniçeriler isyan ettikleri zaman yemek pişirilen kazanlarını da, toplandıkları At Meydanı na getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir. Sonradan da devlete karşı koymağa kalkanlar… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LİHYE-İ ŞERİF — Peygamberimiz Hz. Muhammed e (A.S.M.) âit sakaldan bazıları. Sakal ı Şerif. (Lihye i Şerife hakkındaki suali münasebetiyle diyorum ki: Hadisçe sabittir ki, Resul i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ın Lihye i Saadetinden düşen saçların taneleri… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük