-
1 Kusur
釧路 -
2 дефект
kusur,özür,eksik; defo* * *мдефе́кты зре́ния — görme kusurları / özürleri
-
3 придирчивый
kusur bulma / takılma huyu olan, mızmızприди́рчивый кри́тик — çok zor beğenir eleştirici / eleştirmen
-
4 порок
kusur, noksanlık, eksiklik, sakatlıkТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > порок
-
5 изъян
-
6 лишний
fazla,artan,artık; gereksiz,fuzuli* * *1) fazla; artan; artıkли́шние деньги — paranın fazlası; artan para
2) ( ненужный) fazla; gereksiz; fuzuliли́шние расхо́ды — gereksiz / fuzuli masraflar
предупрежде́ние оказа́лось не ли́шним — uyarı gereksiz olmadı
3) (дополнительный, добавочный) fazlaли́шний раз напо́мнить — bir kez daha hatırlatmak
ли́шний бага́ж подлежи́т опла́те — fazla bagaj ücrete tabidir
••с ли́шним — fazla, küsur, şu kadar
неде́лю с ли́шним — bir haftadan fazla
сто рубле́й с ли́шним — yüz küsur / şu kadar ruble
ему́ 50 с ли́шним (лет) — ellisini geçkindir
за свои́ 50 с ли́шним лет — 50 şu kadar yıllık ömründe
за два́дцать с ли́шним лет — yirmi yılı aşkın süre içinde
не ли́шне(е) бы́ло бы пое́сть — yemek yesek fena olmaz(dı)
не ли́шне(е) отме́тить, что... —... belirtmek gereksiz olmayacak
позволя́ть себе́ ли́шнее (в поведении) — ileri gitmek / varmak
-
7 придираться
несов.; сов. - придра́тьсяkusur bulmak, (kusur bulup) takılmakпридра́ться к кому-л. из-за пустяка́ — bir hiç yüzünden takılmak
-
8 упущение
-
9 более
çok,fazla; daha* * *1) ( больше) çok fazlaих бо́лее ста — sayısı yüzü aşkındır / yüzün üstündedir
получи́ть / собра́ть бо́лее полови́ны голосо́в — oyların yarısından çoğunu / fazlasını almak
за всю бо́лее чем столе́тнюю исто́рию э́того движе́ния — bu hareketin yüz küsur yıllık tarihi boyunca
ещё бо́лее ограни́чить что-л. — daha da sınırlamak
2) (для образования сравн. ст. прил., нареч.) dahaчита́й бо́лее внима́тельно — daha büyük bir dikkatle oku
положе́ние станови́лось всё бо́лее опа́сным / серье́зным — durum gitgide daha vahim bir nitelik kazanıyordu
••бо́лее и́ли ме́нее — az çok
тем бо́лее — üstelik; hele (hele); haydi haydi ( и подавно)
э́то не бо́лее чем благо́е пожела́ние — bu, iyi niyetli bir dilek olmaktan ileri / öteye gitmiyor
-
10 брак
evlilik,evlenme,nikâh; ıskarta mal* * *I мevlilik, evlenme; nikahгражда́нский брак — medeni nikah
церко́вный брак — dini nikah
институ́т брака — evlilik kurumu
II мсостоя́ть в браке с кем-л. — biriye evli bulunmak / olmak
1) ( недоброкачественное изделие) ıskarta / kusurlu mal, kalitece düşük mamul2) ( изъян) kusur -
11 вина
kabahat,suç* * *жkabahat (-ti); suçэ́то моя́ вина́ — kabahat / kusur bende, kabahatlisi benim
его́ вина́ дока́зана — suçu sabit oldu
испы́тывать чу́вство вины́ — suçluluk duygusunu hissetmek
••я опозда́л по твое́й вине́ — senin yüzünden geciktim
-
12 да
evet* * *I частица1) утв. evet; ya; haпридёшь? - Да. — gelir misin? - Evet
да-а, стра́нно... — ya-a, acayip...
да! чуть бы́ло не забы́л — ha, az kaldı unutuyordum
2) вопр. sahi mi?; yok canım?; değil mi?; efendim?да что ты / вы? — yok canım?
придёшь, да? — gelirsin, değil mi?
Хаса́н! - Да? — Hasan! - Efendim?
да ну? — yok canım?, deme!
да ра́зве э́то недоста́ток? — canım bu da bir kusur mu?
да что (там) кни́ги, он и газе́т не чита́ет! — kitap ne söz, gazete okumuyor!
да что там кни́ги, хоть бы газе́ты чита́л... — bırak(ın) kitapları, gazete okusa...
да ты сади́сь! — otur sen
да сади́сь же ты (наконе́ц)! — otursana!
да нет, тебе́ так показа́лось — yok canım, sana öyle gelmiş
да ра́зве э́то челове́к? — o da sanki adam mı?
да ра́зве я мог поду́мать, что... —... aklıma gelir miydi hiç?
да ты не расстра́ивайся! — üzme kendini sen!
да кто за него́ пойдёт (за́муж)? — onunla hangi kadın evlenir ki?
да замолчи́шь ты и́ли нет?! — susacak mısın, susmayacak mısın?!
да ты опо́мнись! — efendi, kendine gel!
да ты влюбле́на в него́! — ayol sen âşıksın bu adama!
да посто́й ты! — dur yahu!
4) ( пусть)...sınда здра́вствует... ! — yaşasın... !
да поги́бнет / сги́нет... ! — kahrolsun... !
да бу́дет вам изве́стно, что... — haberiniz olsun ki...
да прости́т мне чита́тель,... — okurlar bağışlasın beni,...
••II союзвот э́то да! (при удивлении) — vay canına!
1) соед. bir de, ileсосна́ да ель — (bir) çam bir de göknar
вдоль доро́ги - все поля́ да поля́ — yol boyu hep tarlalar
2) присоед. hem (de); bir de; da(я) купи́л кни́гу да ещё каку́ю интере́сную — bir kitap aldım, hem de çok ilginç bir kitap
да и́зредка наве́дывался к бра́ту — arada bir de kardeşini görmeye giderdi
да я и не жа́луюсь — yakındığım da yok zaten
да и что э́то тебе́ даст? — hem bu ne kazandırır sana?
да и вре́мени у меня́ не́ было — vaktim de yoktu (zaten)
3) против. ( однако) ama -
13 минус
м1) eksiпять ми́нус три — beş eksi üç
при моро́зе ми́нус три́дцать гра́дусов — eksi otuz derece soğukta
2) разг. ( недостаток) kusur -
14 небольшой
büyük olmayan* * *1) врз küçük; ufak; kısa; azнебольшо́й дом — küçük bir ev
небольшо́й чино́вник — küçük / ufak bir memur
небольшо́й отря́д — küçük bir müfreze
небольшо́й переры́в — kısa bir aralık
небольшо́й недоста́ток — küçük bir kusur, pürüz
небольшо́й особнячо́к — konak yavrusu
три рубля́ - де́ньги небольши́е — üç ruble çok bir para değil
небольши́ми уси́лиями — az bir gayretle
отта́ять на небольшу́ю глубину́ — az bir derine kadar çözülmek
небольши́е шаги́ — kısa adımlar
он небольшо́й охо́тник до чте́ния — okumaya pek meraklı değildir
2) hafifнебольшо́й подъём — hafif bir yokuş
ожида́ется небольшо́й дождь — hafif yağmur bekleniyor
землетрясе́ние небольшо́й си́лы — hafif şiddette bir deprem
••за сто с небольши́м лет — yüz yıldan biraz fazla bir süre içinde
-
15 недоглядеть
сов.( не уберечь) bakmakta / gözetmekte kusur etmek -
16 недоделка
ж(упущение, изъян) kusur; noksan -
17 недоработка
ж( изъян) kusur -
18 недостаток
м1) ( нехватка) sıkıntı; kıtlık; açık (-ğı); eksiklikнедоста́ток рабо́чей си́лы — işgücü kıtlığı
за недоста́тком валю́ты — döviz sıkıntısı / kıtlığı dolayısıyla; döviz kıt olduğundan
2) ( дефект) kusur; eksik(lik); noksanфизи́ческие недоста́тки — beden özürleri / sakatlıkları
у него́ оди́н недоста́ток — onun sadece bir kusuru / eksiği var
3) (недоста́тки) мн., разг. ( нужда) sıkıntıтерпе́ть недоста́ток — sıkıntıda olmak; zaruret / ihtiyaç çekmek
-
19 оплошность
жhata, kusurдопусти́ть опло́шность — hata / gaf yapmak
-
20 порок
м1) yerginlikлжи́вость - поро́к — yalancılık bir yerginliktir
2) уст. sefahatпреда́ться поро́ку — kendini sefahate vermek
3) ( физический недостаток) kusur
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kusur — kȕsūr m DEFINICIJA 1. ostatak u sitnu novcu koji se vraća od onoga koliko je plaćeno; izvratak 2. reg. pogreška, propust SINTAGMA i kusur razg. i dodatak, i ostatak [ima pedeset i kusur godina] ETIMOLOGIJA tur. ← arap. quşur … Hrvatski jezični portal
kusur — is., Ar. ḳuṣūr 1) Eksiklik, noksan, nakısa Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamışız ve hâlâ kurtaramamaktayız. B. Felek 2) Özür 3) Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama 4) Elverişsiz durum Birleşik Sözler ağır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Kusur — Infobox Settlement official name =Kusur native name = pushpin pushpin mapsize =300 subdivision type = Country subdivision name = flag|Azerbaijan subdivision type1 = Rayon subdivision name1 =Zaqatala leader title = leader name = established title … Wikipedia
küsur — is., Ar. kusūr 1) Artan bölüm, geriye kalan bölüm, kesir Bu paranın küsurundan vazgeçelim. 2) Tam sayıdan sonra gelen kesirli sayı Bu işe on bin küsur lira harcadım … Çağatay Osmanlı Sözlük
kusûr — (A.) [ رﻮﺼﻗ ] 1. kasırlar. 2. eksiklik, hata, ihmal. ♦ kusur eylemek ihmalde bulunmak, hata yapmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
kusur aramak — yanlışını, eksikliğini, elverişsizliğini aramak Hepsi de yeni gelende bir kusur arıyorlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kusur bulmak — 1) bir şeyin özrünü görmek 2) gereğinden çok titiz ve hoşgörüsüz davranmak Nesine itiraz ederseniz ediniz, boyun bağına, pantolonun ütüsüne kusur bulamazsınız. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kusur etmemek — hoş karşılanmayacak bir davranışta bulunmamak Saygıda kusur etmemek için âdeta birbirleriyle yarış ediyorlardı. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
küsûr — (A.) [ رﻮﺴﮐ ] 1. kesirler. 2. parçalar … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
küsur — ə. «kəsr» c. 1) nöqsanlar, kəsirlər; 2) riyaziyyatda: kəsrlər … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti
KUSUR — Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve âcizlik. İhmal. Tedbirsizlik. * Cem olmalar. * Pahalanmak. *Eksilmek. * Şiddetli olan şeyin yavaşlayıp sâkin olması. * Bereketlenmek. * İmtina , âciz olmak. * Bir hesabın üstü. Artan kısım. * (Kasr. C.) Kasırlar.… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük