-
1 выручать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > выручать
-
2 освобождать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > освобождать
-
3 спасать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > спасать
-
4 избавлять
kurtarmak* * *несов.; сов. - изба́витьизбавля́ть кого-л. от опа́сности — tehlikeden kurtarmak
-
5 вызволять
-
6 высвобождать
kurtarmak; serbest bırakmak* * *несов.; сов. - вы́свободить1) kurtarmakон не суме́л вы́свободить но́гу из стре́мени — ayağını üzengiden kurtaramadı
2) (средства, людей) serbest kılmak -
7 выкупать
fidye vermek; rehinden kurtarmak* * *I в`ыкупатьсов., см. купатьII выкуп`атьнесов.; сов. - вы́купить(geriye) satın almak; fidye verip kurtarmak; rehinden kurtarmak ( из-под залога) -
8 спасать
несов.; сов. - спасти́спасти́ жизнь кому-л. — birinin hayatını / canını kurtarmak
врата́рь спас свои́ воро́та (от го́ла) — kaleci kurtarış yaptı
что́бы спасти́ положе́ние,... — durumu kurtarmak için...
спаси́те! — can kurtaran yok mu!
-
9 вывёртываться
kurtulmak;burkulmak; çıkmak; yakayı kurtarmak* * *несов.; сов. - вы́вернуться1) разг. kurtulmak; burkulmakболт вы́вернулся — cıvata kurtulmuş
винт заржаве́л, не вывёртывается — vida paslanmış, burkulmuyor
2) разг. (о руке, ноге) çıkmak3) (выскальзывать, освобождаться) kurtulmakя схвати́л его́ за́ руку, но он ло́вко вы́вернулся — onu kolundan yakaladım ama çevik bir hareketle kurtuldu
4) перен., разг. sıyrılmak, yakayı kurtarmak / sıyırmakиз э́того положе́ния ему́ не вы́вернуться — bu durumdan sıyrılamaz
-
10 выкручиваться
sökülmek; burulmak; sıyrılmak,yakayı kurtarmak* * *несов.; сов. - вы́крутиться, прост.1) sökülmek; burulmak2) перен. sıyrılmak; yakayı kurtarmak / sıyırmak -
11 избавляться
несов.; сов. - изба́витьсяkurtulmak; kendini kurtarmak; başından atmak / savmak; atlatmak ( отделываться); yakayı kurtarmak / sıyırmak; kendini sıyırmak; sıyrılmak (выворачиваться, сваливать с плеч)изба́виться от боле́зни — (yakaladığı) hastalıktan kurtulmak
избавля́ться от опа́сности — tehlikeyi atlatmak
он ника́к не мо́жет изба́виться от спле́тен — dedikodudan bir türlü yakasını kurtaramıyor
-
12 освобождать
несов.; сов. - освободи́ть1) ( предоставлять свободу) kurtarmak; salıvermek; serbest bırakmak; tahliye etmek; azat etmekосвободи́ть страну́ от ра́бства — ülkeyi esaretten kurtarmak
освобождённые райо́ны (страны́) — kurtarılmış bölgeler
освобожда́ть кого-л. под зало́г — kefaletle tahliye etmek
аресто́ванный освобождён — tutuklu salıverildi / serbest bırakıldı
освободи́ть пти́цу из кле́тки — kuşu kafesten salıvermek; kuşu azat etmek
2) ( избавлять) muaf tutmakосвобожда́ть от вое́нной слу́жбы — askerlik hizmetinden muaf tutmak
он освобождён от (упла́ты) нало́гов — vergiden muaftı
3) ( отстранять) uzaklaştırmakосвобожда́ть кого-л. от занима́емой до́лжности — görevinden affetmek / uzaklaştırmak
4) (очищать, опорожнять) boşaltmakосвободи́ть шкаф — dolabı boşaltmak
освобожда́ть дом (выехать) — evi boşaltmak / tahliye etmek
5) (время для чего-л.) ayırmak -
13 освобождаться
несов.; сов. - освободи́ться1) kendini kurtarmak; özgürlüğüne kavuşmak ( обретать свободу)освободи́ться от гнёта иностра́нных монопо́лий — kendini yabancı tekellerin baskısından kurtarmak
2) ( избавляться) kurtulmakчто́бы освободи́ться от э́тих оши́бок,... — bu yanlışlardan sıyrılmak için...
3) ( становиться пустым) boşalmakэ́тот но́мер освобожда́ется за́втра — bu oda yarın boşalacak
освободи́лось (одно́) ме́сто корре́ктора — bir musahhihlik boşaldı
4) (очисться от чего-л.) temizlenmekдоро́га освободи́лась от сне́га — yol kardan temizlendi
5) ( располагать временем) serbest olmak / kalmakя ско́ро освобожу́сь — birazdan sonra serbestim
-
14 выводить
çıkarmak,götürmek;sonucunu çıkarmak,anlamını çıkarmak;yetiştirmek; yok etmek* * *несов.; сов. - вы́вести1) врз çıkarmak; götürmekвыводи́ть дете́й в сад — çocukları bahçeye götürmek / çıkarmak
выводи́ть из соста́ва прави́тельства — hükumetten çıkarmak / ihraç etmek
тропи́нка вы́ведет вас на опу́шку — patika sizi ormanın kenarına çıkarır / götürür
2) ( делать вывод) sonucunu çıkarmak; anlamını çıkarmak3) в соч.вы́вести брига́ду на пе́рвое ме́сто — ekipe birinciliği kazandırmak
вы́вести из многовеково́й нищеты́ — yüzyıllardır süregelen yoksulluktan kurtarmak
вы́вести кого-л. из забытья́ — dalgınlığından ayıltmak
э́тот гол вы́вел кома́нду вперёд — bu gol takımı öne geçirdi
4) ( о птицах) çıkarmakвыводи́ть цыпля́т — civciv çıkarmak
5) yetiştirmekвы́вести но́вый сорт слив — yeni çeşit bir erik yetiştirmek
6) ( уничтожать) yok etmekвыводи́ть пя́тна — leke çıkarmak
7) ( старательно писать) özenerek yazmakвыводи́ть ка́ждую бу́кву — her harfi özene özene yazmak
••выводи́ть кого-л. из себя́ — çileden / zıvanadan çıkarmak
выводи́ть кого-л. из терпе́ния — birinin sabrını tüketmek / taşırmak
вы́вести кого-л. на чи́стую во́ду — birinin ipliğini pazara çıkarmak
выводи́ть из стро́я (о моторе и т. п.) — işlemez hale getirmek; savaş dışı etmek
-
15 гибель
yıkılış,yıkım,batma; ölüm,can verme* * *ж1) yıkılış; yıkım; batma тж. перен.; ölüm; can verme; kırılma (от болезней, голода и т. п.)ги́бель су́дна — geminin batması
ги́бель наде́жд — umutların kırılması
траги́ческая ги́бель (кого-л.) — feci ölüm
ги́бель скота́ от эпиде́мии — hayvanların salgından kırılması
узна́ть о чьей-л. ги́бели — birinin öldüğünü / can verdiğini öğrenmek, ölüm haberini almak
идти́ навстре́чу свое́й ги́бели — (kendi) yıkımına doğru gitmek
спасти́ цивилиза́цию от ги́бели — uygarlığı batıp gitmekten kurtarmak
2) → сказ., прост. kıyamet kadarу меня́ ги́бель вся́ких дел — kıyamet kadar işim var
там ги́бель наро́ду — orası mahşer gibi
-
16 жизнь
yaşam,hayat,yaşantı,ömür* * *жyaşam; hayat; yaşama; yaşantı; ömür (- mrü)семе́йная жизнь — aile hayatı / yaşamı
полити́ческая жизнь страны́ — ülkenin siyasal yaşamı
о́браз жи́зни — yaşam tarzı; yaşayış
безопа́сность жи́зни и иму́щества — can ve mal güvenliği
пра́во на жизнь — yaşama hakkı
ра́дость жи́зни — yaşama sevinci
при жи́зни — sağlığında
по́лный жи́зни — yaşam dolu
он всю жизнь рабо́тал — ömrü / hayatı boyunca çalıştı
пять лет (его́) жи́зни — ömrünün beş yılı
на э́то (це́лой) жи́зни не хва́тит — buna bir ömür yetişmez
е́сли тебе́ жизнь дорога́ — canını seviyorsan
спасти́ жизнь кому-л. — birinin hayatını kurtarmak
отда́ть жизнь за... —... uğruna canını vermek
зараба́тывать на жизнь — hayatını kazanmak
(ему́) зарпла́ты на жизнь хвата́ет — maaşı geçimine yetiyor
сама́ жизнь показа́ла, что... — yaşamın kendisi göstermiştir ki,...
я тако́го в жи́зни не ви́дел — böylesini ömrümde görmemiştim
бо́льше мне ничего́ в жи́зни не на́до! — dünyada hiç başka şey istemem!
жизнь ста́ла доро́же — разг. geçim zorlaştı
••борьба́ не на жизнь, а на́ смерть — ölüm kalım savaşı
в жи́зни не пове́рю! — asla inanmam!
вопро́с жи́зни и́ли сме́рти — ölüm kalım sorunu
э́то не жизнь! — yaşamak değil bu!
-
17 исцелять
несов.; сов. - исцели́ть, в соч.şifa vermek; kurtarmak; iyileştirmekэ́ти во́ды исцеля́ют от ревмати́зма — bu sular romatizmaya şifa verir
-
18 наказание
ceza* * *сспасти́ кого-л. от наказа́ния — ceza giymekten kurtarmak
••не ребёнок, а су́щее наказа́ние! — çocuk değil, baş belası
-
19 обтёсывать
-
20 откачивать
несов.; сов. - откача́ть1) ( насосом) pompalamak2) ( утопленника) suni solunum yapmak, suni solunum yaparak kurtarmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kurtarmak — i 1) Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak Şu durup dururken şimşek gibi çakan ağrılardan kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim. R. N. Güntekin 2) Kurtulmasını sağlamak 3) Uzaklaştırmak 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zevahiri kurtarmak — görünüşü kurtarmak Öyle yapmakla beraber zevahiri kurtarıyor, konuşuyor, gülüşüyordum. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
görünüşü kurtarmak — bir işi gereği gibi değil, yapılıyor dedirtmek için üstünkörü yapmak, zevahiri kurtarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pöstekiyi kurtarmak — hoş olmayan bir durumdan kurtulmak Aman, bir karı ki görme... Maymun mu maymun, biçimsiz mi biçimsiz, pis mi pis... Ne yaparsın... Pöstekiyi kurtarmak lazım. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
paçayı kurtarmak — kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak Varımızı yoğumuzu teknenin oturmamış tarafına aktararak paçayı kurtardık. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
günü kurtarmak — günün ağır koşullarını ve engellerini bir biçimde atlatmak Gelecek insanın mutluluğu için günümüzü kurtarmak hangi babayiğidin harcıdır? M. C. Anday … Çağatay Osmanlı Sözlük
vaziyeti kurtarmak — herhangi bir güç durumdan sıyrılmak Karısı ve arkadaşı da bir müddet sustular, galiba bir şeyler düşündüler. Vaziyeti yine genç diplomat kurtardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
hamamın namusunu kurtarmak — görünüşünü kurtarmaya yönelen birtakım yetersiz çarelere başvurarak kötü bilinen bir yere onur kazandırmaya çalışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
postu kurtarmak — öldürülmek tehlikesini atlatmak Binlerce kişiden ancak birkaç kişi postunu kurtarabildi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakayı kurtarmak (veya sıyırmak) — bir işten kurtulmak Pek sıkboğaz ederlerse bakalım bir sırasını düşürebilirsek yolunda bir yalanla yakamızı kurtarırız. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını kurtarmak — 1) canını korumak 2) geçimini sağlayacak bir duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük