-
1 kurşun
-
2 kurşun
kurşun Blei n; (Gewehr)Kugel f; Schuss m; Plombe f;kurşun dökmek Blei gießen;kurşun vurmak plombieren;kurşun yemek von einer Kugel getroffen werden;-i kurşuna dizmek (standrechtlich) erschießen -
3 kurşun asker
Bleisoldat m -
4 kurşun çalımı
Sichtweite f -
5 kurşun döküm
Bleiguss m -
6 kurşun erimi
ohne pl Schussweite f -
7 kurşun grisi
bleigrau -
8 kurşun kalem
Bleistift m -
9 kurşun oksit
-
10 kurşun rengi
bleifarben -
11 kurşun yağmuru
Kugelhagel m -
12 geçirmez
-
13 metelik
metelik etmez (ist) keinen Pfennig wert;-e metelik vermemek fig nichts geben (auf A);meteliğe kurşun atmak keinen Pfennig haben -
14 yara
yara Wunde f; MAR Leck n; Loch n (im Stoff); (seelische) Wunde, Trauma n;kurşun yarası Schusswunde f;-e yara açmak jemandem eine Verletzung beibringen; ein Loch machen in A; fig jemanden sehr verletzen;-den yara almak verwundet werden (an D);yara bere içinde übel zugerichtet;yara işlemek eitern;yara izi Narbe f;-in yarasına dokunmak einen wunden Punkt berühren;-in yarasını deşmek jemandes alte Wunde wieder aufreißen -
15 cıvmak
-
16 dökmek
-
17 erim
-
18 kurşunlu
1) ( içinde kurşun olan) bleihaltig\kurşunlu katkılar bleihaltige Additive2) ( kurşunlanmış) verbleit\kurşunlu benzin verbleites Benzin -
19 mermi
-
20 metelik
2) ( fig)bu \metelik etmez das ist kein Pfennig [o Pfifferling] wertmeteliğe kurşun atmak blank sein
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kurşun — is., kim. 1) Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4 °C de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element (simgesi Pb) 2) sf. Bu elementten yapılmış Kurşun boru. 3) Tüfek, tabanca vb. hafif ateşli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun tutmak — (bir şeyi veya bir kimseyi) kurşuna hedef olmak, kurşun değecek gibi olmak Çatın arkadaşlar da atları çatın / Kurşun bizi tutuyor sipere yatın. Halk türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun atmak — 1) silahla mermi atmak Yarın, öbür gün Arap çeteleri ile sarılacaksınız, Peygamberin yeşil kubbesine kurşun atacaklar. F. R. Atay 2) mec. düşmanlık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun dokunmak — mermi isabet etmek Suriye de bel kemiğine bir kurşun dokunmuştu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun gibi — çok ağır Gurbet acısı kurşun gibi içine çökmüştü şimdi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun yağdırmak — çok sayıda kurşun atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun yağmuruna tutmak — (birini veya bir şeyi) çok sayıda ve sürekli kurşun atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun erimi — is. Merminin en çok ulaşabildiği uzaklık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun grisi — is. 1) Koyu gri renk 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun kalem — is. İçi grafitli, yazısı kolayca silinebilen, değişik biçimleri olan bir tür kalem … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurşun otu — is., bit. b. Diş otu … Çağatay Osmanlı Sözlük