Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

kuşkusuz

  • 1 безусловно

    kuşkusuz
    * * *

    он, безусло́вно, прав — kuşkusuz, hakkı var

    Русско-турецкий словарь > безусловно

  • 2 без

    -siz,
    -sız; -madan,
    -meden; - meksizin; yokken; kala (saat için)
    * * *
    1) ...siz;...madan,...maksızın

    без де́нег — parasız

    без спе́шки — acele etmeden / edilmeksizin

    без тебя́ он ничто́! — sensiz bir hiçtir o!

    без поте́ри в зарпла́те — ücret kaybı olmaksızın

    то́лько без обма́на! — aldatmaca yok ama!

    без вмеша́тельства извне́ — dışarıdan bir müdahale olmaksızın

    он был без пиджака́ — üstünde ceket yoktu

    она́ была́ без созна́ния — kadın baygındı / bayılmıştı

    они́ без труда́ пойму́т э́то — bunu anlamakta güçlük çekmeyecekler

    об э́том нельзя́ говори́ть без гне́ва — insan öfke duymadan bundan söz edemez

    статья́ без по́дписи — imzasız yazı

    о́бщество без бу́дущего — geleceği olmayan bir toplum

    оста́вить что-л. без отве́та — cevapsız bırakmak

    оста́ться без рабо́ты — işsiz kalmak

    встре́тить что-л. без восто́рга — coşku ile karşılamamak

    рабо́тать без удово́льствия — zevk alarak çalışmamak

    переводи́ть без словаря́ — elinde sözlük olmadan çevirmek

    провести́ ночь без сна — geceyi uykusuz geçirmek

    боро́ться за жизнь без эксплуата́ции и угнете́ния — baskı ve sömürüden arınmış bir yaşam için savaşım vermek

    (сейча́с) без пяти́ три — üçe beş var

    приходи́ без че́тверти пять — beşe çeyrek kala gel

    ••

    без сомне́ния — kuşkusuz

    (хотя́ и) не без труда́ — zahmetle de olsa

    я возража́л не без причи́ны — itiraz etmem sebepsiz değildi

    Русско-турецкий словарь > без

  • 3 вне

    dışında
    * * *

    вне го́рода — kentin dışında

    вне ко́нкурса — yarışma dışı

    выступа́ть вне ко́нкурса — müsabaka dışı yarışmak

    фильм демонстри́ровался вне ко́нкурса — filim yarışma dışında gösterildi

    вне о́череди — sıra beklemeden / bekletilmeden

    наря́д вне о́череди — воен. sıra dışı nöbet

    ••

    вне вся́кого сомне́ния — hiç kuşkusuz

    он вне себя́ — kendinde değildir

    он вне себя́ от ра́дости — sevincinden içi içine sığmıyor

    он был вне себя́ от гне́ва — öfkesi topuklarına çıkmıştı

    объяви́ть вне зако́на — yasa / kanun dışı ilan etmek

    Русско-турецкий словарь > вне

  • 4 конечно

    tabii
    * * *
    1) вводн. сл. kuşkusuz; şüphesiz
    2) частица tabii; elbette

    ты недово́лен? - Коне́чно, нет! — memnun değil misin? Değilim ya!

    Русско-турецкий словарь > конечно

  • 5 несомненно

    şüphesiz; kuşkusuz

    он несомне́нно придёт — şüphesiz gelecek

    Русско-турецкий словарь > несомненно

  • 6 несомненный

    şüphesiz; kuşkusuz; şüphe götürmez; tartışma götürmez ( бесспорный)

    несомне́нная и́стина — şüphe götürmez gerçek

    Русско-турецкий словарь > несомненный

  • 7 разуметься

    1) anlaşılmak, kastedilmek
    2) в соч.

    разуме́ется — вводн. сл. kuşkusuz, tabii

    Русско-турецкий словарь > разуметься

  • 8 сомнение

    с
    şüphe, kuşku

    нет сомне́ния, что... —...dan şüphe / kuşku yoktur,... kuşkusuzdur, şüphesizdir

    э́то не вызыва́ет сомне́ний — orası kuşku / şüphe götürmez

    ••

    без вся́кого сомне́ния — hiç kuşkusuz

    Русско-турецкий словарь > сомнение

  • 9 спор

    м
    1) tartışma, münakaşa; çekişme
    2) anlaşmazlık, ihtilaf

    пограни́чные и территориа́льные спо́ры — sınır ve toprak anlaşmazlıkları

    ••

    спо́ру нет — kuşkusuz

    Русско-турецкий словарь > спор

  • 10 без всякого сомнения

    hiç kuşkusuz

    Русско-турецкий словарь > без всякого сомнения

См. также в других словарях:

  • kuşkusuz — sf. 1) Kuşkusu olmayan, işkilsiz 2) zf. Elbette, şüphesiz Neşem, iştiham var ve kuşkusuz sağlıklıyım. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öyle ya — kuşkusuz, tabii, elbette …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración …   Wikipedia Español

  • elbette — zf., Ar. elbette Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz, elbet …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuşkusuzluk — is., ğu Kuşkusuz olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • malum — sf., Ar. maˁlūm 1) Bilinen, belli 2) mec. Herkesçe bilinen ancak dile getirilmeyen Malum kişi. Malum çevre. 3) is. Bilinen konu, iş vb 4) zf. Bilindiği üzere, bilindiği gibi, kuşkusuz 5) is., dbl. Etken 6) mat., esk. Bilinen Atasözü, Deyim ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şüphesiz — sf. Kuşkusuz İki üç gündür şüphesiz aç kalan tekir kedi kapıdan bakıyordu. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yıkık yıprak — sf., ğı Yıpranmış Akrabaları da kuşkusuz ona yıkık yıprak bir çocukluk yaşatmışlardır. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zahir — 1. sf., esk., Ar. ẓahīr Yardım eden, destekleyen, arka çıkan 2. sf., Ar. ẓāhir 1) Açık, belli 2) is. Dış yüz, görünüş 3) zf., hlk. Kuşkusuz, elbette, şüphesiz Zahir, o anda başıma kan çıkmış, yüzüm kızarmış olacak ki... S. M. Alus 4) zf. Görünüşe …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağırlığı olmak — is. etkisi büyük olmak Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz. A. Kulin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bedîhî — (A.) [ ﯽﻬیﺪﺑ ] kuşkusuz …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»