-
1 kaynatmak
vt1) (auf) kochensu \kaynatmak Wasser kochenel kazanıyla aş \kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken2) ( kaynak yapmak) schweißen3) ( fig) vertuschen -
2 kaynatmak
kaynatmak v/t (auf)kochen, (auf)brühen; TECH schweißen; fig schwatzen, tratschen; fam (Geborgtes) behalten;dersi kaynatmak Lehrer vom Unterricht abhalten -
3 gır
1. subst Gerede n;gır atmak reden, fam quatschen;gır geçmek reden und reden; fig abwesend sein;gır kaynatmak die Zeit verplaudern (oder fam verquatschen)2. adj erdichtet -
4 taşım
taşım: iki taşım kaynatmak zweimal aufkochen (lassen) -
5 aş
-
6 el
el s1. 1) Hand f\el \ele Hand in Hand\el çırpmak in die Hände klatschenbir şeye \el koymak etw beschlagnahmen [o einziehen], etw sicherstellenbir şeyi \el altından satmak etw unter der Hand verkaufen\elde etmek ( bir şeyi) erlangen/erreichen/bekommen; ( bir kimseyi) (für sich) gewinnen, erobern; ( kendi hizmetine almak) abwerbenbirini bir şey için \elde etmek jdn für etw gewinnenbir şeyi \elde tutmak etw besitzen\elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben\elden çıkmak abhandenkommenbir şeyi \ele almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifen; ( konuyu, sorunu) behandelnbirini/kendini \ele vermek jdn/sich verraten\elimde değil es liegt nicht in meiner Hand, ich kann nichts dafür\elinde olmak/olmamak etwas/nichts dafürkönnen\elinden geleni yapmak sein Bestes [o Bestmögliches] tun, sein Äußerstes tun, alles Menschenmögliche tun\elinden gelmek können\elinden gelmemek nicht anders können\elinden gelmiyormuş gibi yapma! stell dich nicht so ungeschickt an!\elinden iyi iş gelmek geschickt seinbir şeyi \eline almak etw in [o auf] die Hand nehmenbirinin \eline su dökemez olmak ( fig) jdm nicht das Wasser reichen könnenbir şeyde \elini çabuk tutmak ( fam) mit etw schnell bei der Hand sein\elini kolunu sallaya sallaya mit leeren Händenbirinin \elini sıkmak jdm die Hand schütteln [o drücken]bir şeyden \elini ayağını çekmek sich zurückziehen von etw\elini ayağını öpeyim ich flehe dich anbirine \elini uzatmak jdm die Hand reichenbir \el bir \eli yıkar, iki \el bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die anderebirinci/ikinci \elden aus erster/zweiter Handçek \elini! Hände weg!sol/sağ \el(de) linke(r) /rechte(r) Hand\elle tutulur gözle görülür greifbar, handgreiflich; ( çok belirgin) deutlich erkennbarbu \el das liegt auf der Hand\elinden geleni yapmak alles tun, was in seiner Macht steht, sein Bestes geben\elinden gelmek können\elinden gelmemek nicht anders können3) ( iskambilde)iyi bir \eli olmak ein gutes Blatt (auf der Hand) haben2. s\el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein\el kazanıyla aş kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken -
7 gır
gır s\gır atmak quatschen\gır geçmek ( çene çalmak) quatschen; ( dikkat etmemek) nicht aufpassen; ( aklı başka yerde olmak) abwesend sein\gır kaynatmak die Zeit verquatschenbirini \gır \gıra almak jdn auf den Arm nehmen, jdn durch den Kakao ziehen -
8 haşlamak
vtsabahları kendime iki yumurta haşlarım morgens koche ich mir zwei Eier2) ( yakmak) verbrühen3) ( fig) ausschimpfen -
9 kaynatma
-
10 taşımlık
sütü bir \taşımlık kaynatmak die Milch einmal aufkochen, die Milch nur einmal aufwallen lassen
См. также в других словарях:
kaynatmak — II, 357 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kaynatmak — i 1) Kaynamasını sağlamak Kalksam, bir ıhlamur kaynatıp içsem. S. F. Abasıyanık 2) Kaynak yaptırmak 3) argo Unutturmak Ara sıra kendi gecikmelerini araya kaynatmak için beni birkaç gün izinle gönderiyordu. R. N. Güntekin 4) argo Belli etmeden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pekmez kaynatmak — pekmez yapmak Karısı ile kaynatası çoktan kalkmışlar, bahçede pekmez kaynatıyorlar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gır kaynatmak — birkaç kişi işlerini bırakıp yârenlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
el kazanıyla aş kaynatmak — başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanını kaynatmak — heyecanlandırmak, coşturmak Görenin kanını kaynatan bir tadı vardı duruşunun, bakışının. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokratmak — kaynatmak. I I, 333, 334 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fıkırdatmak — i 1) Fıkır fıkır kaynatmak 2) mec. Cilve yapmasına sebep olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gır — is., argo 1) Söz, lakırtı 2) sf. Yalan, uydurma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gır atmak gır geçmek gır kaynatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan — is. 1) Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. Ö. Seyfettin 2) mec … Çağatay Osmanlı Sözlük