-
1 kararmak
-
2 kararmak
vi1) dunkel werden, sich verdunkelngökyüzü kararıyor der Himmel verdunkelt sichhava kararıyor es wird dunkel2) gözlerim karardı mir wurde schwarz vor Augen -
3 iç
iç < içi> (das) Innere; (als) Unterzeug n; Zentrum n einer Stadt; Füllung f; Innen- (Hof usw); Inner-; Binnen-; Inlands-;iç açıcı erquickend; verheißungsvoll;iç açmak froh stimmen;İç Anadolu Inneranatolien n;iç bellek EDV innere(r) Speicher m;iç bulantısı Magengrimmen n;iç bükün GR innere Flexion f; Ablaut m;iç cep Innentasche f;iç ceviz Nusskern(gehäuse n) m;iç çamaşırı Unterwäsche f; Unterhosen f/pl;iç çekmek (auf)seufzen;-i iç etmek fam sich (D) etwas unter den Nagel reißen, einstecken;iç geçirmek tief aufseufzen;iç hastalıkları innere Krankheiten f/pl;iç hat Inlandsverkehr m; Inlandsfluglinie f;iç merkez Erdbebenherd m;iç pazar Binnenmarkt m;iç politika Innenpolitik f;iç savaş Bürgerkrieg m;iç taban Brandsohle f;iç turizm Inlandstourismus m;iç tutmak Fruchtknoten ansetzen;iç türeme GR Sprossvokal m; Sprosskonsonant m;-in içi açılmak unp jemandem wird wieder froh zumute;içi almamak jemandem zuwider sein; jemandem nicht bekommen;içi bayılmak einen Widerwillen haben; fam unp jemandem ist flau;içi bulanmak, z.B. bundan içim bulanıyor mir ist schlecht davon;içi burkuluyor ihr wird das Herz schwer;içi çekmek gern haben wollen (A);içi dar kribbelig, ungeduldig;içim eziliyor mir ist beklommen zumute; mir ist übel;içi geçmiş er ist eingenickt;-in içi geniş unbekümmert;-in -e içi gitmek trachten (nach D), brennen (auf A);-in içi hop etti er wurde ganz aufgeregt;-e içi ısınmak jemandem zugetan sein;içi içine sığmamak seine Begeisterung ( oder Aufregung) nicht verbergen können;-in içi içini yemek sich (ab)quälen;-in içi kan ağlamak zu Tode betrübt sein;-in içi kararmak in Verzweiflung geraten; sich tödlich langweilen;-in içi sıkılmak sich langweilen;-in içi sızlamak betrübt sein;içi tez kribbelig;-in içi yağ bağlamak selig sein; aufatmen;-in içi yanmak sehr durstig sein; fig dursten (nach D); betrübt sein;-in içinde kaybolmak wie verloren wirken (in D); Kleidung viel zu weit sein;-in içinden çıkmak fertig werden (mit D); hervorgehen (aus D);içinden geçmek jemandem in den Sinn kommen;içinden gelmek unp es ist (mir) ein Herzenswunsch;-e içinden gülmek innerlich lachen (über A);içinden konuşmak leise vor sich hin sprechen;içinden okumak still lesen; fam innerlich fluchen;içine almak in sich schließen; Fläche einnehmen;-i içine atmak fig in sich hineinfressen;içine çekmek einatmen; einsaugen; fig kapieren;içine etmek verpfuschen, verpatzen;içine gelmek jemandem in den Sinn kommen;-in içine işlemek jemanden schmerzlich berühren;çok içine çekilmiş ganz in sich zurückgezogen;içine kurt düşmek Argwohn hegen;-in içine sıçmak verpatzen;-i içine sindirmek sich (D) etwas einprägen;içine sindirmek vom Herzen einverstanden sein;içine tükürmek fam verpfuschen, verhunzen;içini açmak sein Herz erleichtern;içini boşaltmak freimütig gestehen; sein Herz erleichtern;içini kurt yemek in ständiger Sorge ( oder Angst) sein;içini çekmek (oder geçirmek) tief aufseufzen;içini dökmek sein Herz öffnen; sich aussprechen;-in içini kemirmek in ständiger Sorge sein;-in içini sıkmak jemandem peinlich sein, jemanden genieren;içini yakmak jemanden sehr betrüben;… -le içini yemek bedrückt sein (von D);içinin yağı erimek jemanden tief erschüttern;içlerinden biri einer von ( oder unter) ihnen;kendi içlerinden aus ihren eigenen Reihen -
4 ortalık
ortalık <- ğı> Umkreis m, Gegend f; Umgebung f; alle(s) (rund)herum; jeder; die Leute; Raum m im Haus usw; Horizont m;ortalık ağarmak hell werden, tagen;ortalık aydınl(an)ıyor es wird hell;ortalık düzelmek unp es geht in Ordnung;ortalık kararmak dunkel werden, Abend werden;ortalık karıştı alles geriet durcheinander;ortalığı birbirine katmak zu einem Chaos werden;ortalıkta im Umkreis, … zu sehen;ortalıkta kimseler kalmadı niemand war mehr zu sehen, alle waren weg -
5 karar
karar s3. 1) Entscheidung f, Entschluss m\karar almak eine Entscheidung treffen, einen Entschluss fassenbir şeye \karar vermek sich zu etw entschließenkesin \karar vermiş olmak fest entschlossen sein2) a. jur Beschluss m; (boşanma \kararı) Urteil nt3) (göz \kararı) Maß nt -
6 kararma
-
7 tünmek
См. также в других словарях:
kararmak — II, 77, 163bkz: kara ermek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kararmak — nsz 1) Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak 2) Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. P. Safa 3) Ateş sönmeye yüz tutmak 4) mec. Kederlenmek, canı sıkılmak 5) mec. Niteliğini yitirmek Eşsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbi kararmak — 1) inancını kaybetmek 2) yüreği kararmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava kararmak — 1) güneşin batmasıyla ortalık kararmak Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. P. Safa 2) gökyüzü iyice bulutlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalık kararmak — akşam olmak O gün ortalık kararırken eve iki sivil memur girmiş. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
açlıktan gözü (veya gözleri) kararmak (veya dönmek) — çok acıkmak Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği kararmak — içine karamsarlık ve sıkıntı çökmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
içi kararmak — 1) sıkılmak, bunalmak Hani bazı kadınlar vardır, hödük koca ile düşe kalka eblehleşir, içleri kararır, ispinoz gibi susar otururlar. H. Taner 2) hiçbir şeyden tat alamaz olmak 3) umutsuzluğa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sular kararmak — akşam olmaya başlamak ... son vapur iskeleye sular kararırken yanaşırdı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü (veya gözleri) kararmak — 1) başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet cevabını veren Orhan ın gözleri gene kararıyordu. P. Safa 2) mec. umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İDLİ'MAM — Kararmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük