-
1 условный
kararlaştırılmış; şartlı; sembolik* * *усло́вный сигна́л / знак — kararlaştırılmış sinyal / işaret
усло́вные обозначе́ния — uzlaşmalı işaretler
2) şartlı, şarta bağlıусло́вное освобожде́ние — юр. koşullu / şartlı salıverme
усло́вное согла́сие — şarta bağlı mutabakat
3) farazi; sembolikусло́вный проти́вник — воен. farazi düşman
усло́вные декора́ции — sembolik dekor
4) грам. şart °усло́вное наклоне́ние — şart kipi
усло́вное предложе́ние — şart cümlesi
••усло́вное то́пливо — kömüre eşdeğer yakıt
-
2 условленный
усло́вленный час — kararlaştırılmış saat
я ждал, но ты не пришёл в усло́вленное ме́сто — bekledim, ama sen kararlaştırdığımız yere gelmedin
-
3 положенный
( уступленный) (önceden) kararlaştırılmışв поло́женный час — kararlaştırılmış saatte
-
4 урочный
в уро́чный час — kararlaştırılmış / belirli saatte
-
5 назначать
tayin etmek* * *несов.; сов. - назна́чить1) tayin etmek; kararlaştırmak; kesmekназна́чить свида́ние кому-л. — birine randevu vermek
день мы ещё не назна́чили — gününü daha kesmedik
в назна́ченный день — kararlaştırılmış tarihte
2) bağlamakназнача́ть пе́нсию — emekli maaşı bağlamak
назнача́ть це́ну — fiyat biçmek
3) ( на должность) atamak; tayin etmek; getirmekкто назна́чен на э́ту до́лжность? — bu göreve kim alındı?
••судья́ назна́чил пена́льти — спорт. hakem penalti verdi
-
6 обусловливать
1) (ограничивать каким-л. условием) koşullandırmak; şarta bağlamakзара́нее обусло́вленный сигна́л — önceden kararlaştırılmış işaret
2) ( являться причиной) neden olmak; yol açmak
См. также в других словарях:
mukarrer — kararlaştırılmış … Hukuk Sözlüğü
anahtar — is., Rum. 1) Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı 2) Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu 3) Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol 4) Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirli — sf. Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen Öteki arkadaşımız da belirli saatte nöbetinin başında olacaktı. E. Bener Birleşik Sözler belirli belirsiz belirli geçmiş belirli nesne … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğaçlama — is. 1) Doğaçlamak işi, emprovizasyon 2) zf. Birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi, irticalen, emprovize Doğaçlama şiir söylemek. 3) tiy. Yazılı metni olmayan, kararlaştırılmış taslağı, yerine, zamanına göre oyuncular tarafından, sahnede… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğaçlama tiyatro — is. Önceden yazılmış metne dayanmayan, taslağı önceden kararlaştırılmış olan halk tiyatrosu, tuluat tiyatrosu … Çağatay Osmanlı Sözlük
muayyen — sf., Ar. muˁayyen 1) Belli, belirli Sizi muayyen bir kimseye benzetmek istiyorum. H. Taner 2) Belirlenmiş, kararlaştırılmış Yadırganan bir yığın eser, mimarinin sadece muayyen bir malzemeyi, muayyen bir gaye uğrunda kullanmaktan ibaret olmadığını … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukarrer — sf., esk., Ar. muḳarrer Kararlaşmış, kararlaştırılmış Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mukarrer bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukarrerat — is., ç., esk., Ar. muḳarrerāt Alınan kararlar, kararlaştırılmış şeyler … Çağatay Osmanlı Sözlük
sobe — is. Genellikle kovalamaca, saklambaç vb. çocuk oyunlarında, ebeden önce davranıp daha önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığında söylenen söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sobelemek — i 1) Sobe diyerek ebeden önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığını bildirmek 2) mec. Yakalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
taburcu — sf. Hastaneden çıkması kararlaştırılmış (hasta) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller taburcu edilmek taburcu etmek taburcu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük