-
81 tertibat
tertibat s\tertibat almak Maßnahmen treffen -
82 volta
volta s1) naut\volta vurmak kreuzen; ( rüzgâra karşı) lavieren2) ( fam)\volta atmak [o vurmak] flanieren; ( bir aşağı bir yukarı gezinmek) auf und ab schlendern -
83 yan
2. I s1) Seite f\yanımda para yok ich habe kein Geld bei mirher \yanda überallher \yandan von allen Seiten, allseitigsağ/sol \yanda auf der rechten/linken Seitebir şeyin \yanı başında ( olmak) ganz in der Nähe von etw (sein), an etw sehr nah dran (sein)\yanına çağırmak zu sich rufenparanı/gözlüğünü \yanına almayı unutma vergiss nicht, dein Geld/deine Brille mitzunehmen [o einzustecken]\yanına kâr kalmak davonkommen2) (-den \yana)biri/şans ondan \yana olmak jdn/das Glück auf seiner Seite habenşans benden/bizden \yana das Glück ist auf meiner/unserer Seitebirinden \yana çıkmak sich auf jds Seite stellenbirinden \yana olmak jdm zur Seite stehenbir şeyden \yana olmak etw befürwortenben senden \yana olurum ich bin [o stehe] auf deiner Seitebir şeyden \yana olduğunu açıkça söylemek sich zu etw bekennenben ondan \yanayım ich bin dafürII adj Neben-, Seiten-birine \yan gözle bakmak (\yan bakmak) jdn schräg ansehen; ( göz ucuyla) jdn aus den Augenwinkeln anschauenbirine \yan bakmak ( fam) jdn schief ansehen\yan çizmek ( fam) einen Rückzieher machen; ( bir işten kaçmak) kneifen -
84 yüz
1. I s Hundert fII adj einhundert; (iki/üç \yüz) hundert2. s1) Gesicht nt\yüz çevirmek sich abwenden (- den von)birine \yüz vermek ( pej) jdn hätschelnbirinin \yüzüne karşı bir şey söylemek jdm etw ins Gesicht sagenbir şey birinin \yüzünden anlaşılmak jdm etw ansehen\yüzünü karalamak sich vermummenAy'ın öteki \yüzü die andere Seite des Mondes
См. также в других словарях:
karşı — is. 1) Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. H. E. Adıvar 2) Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı oy — is. 1) Kırmızı oy 2) Muhalefet etme, karşı gelme … Çağatay Osmanlı Sözlük
karši — karšùs, karši̇̀ bdv. Kar̃šios móterys, kar̃šūs výrai … Bendrinės lietuvių kalbos žodyno antraštynas
karsı — (Naxçıvan) üstüörtülü bazar. – Naxçıvanda da karsı var … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
karşı — hakan sarayı, köşk, I, 255, 423; II I, 374 karşı, zıt, I, 423bkz: karşu iki bey arasındaki uyu;mazlık I, 424 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
karşı karşıya — zf. Yüz yüze Karşı karşıya yere bağdaş kurduk. Halikarnas Balıkçısı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller karşı karşıya gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Karşı Kilise — Außenwand der Oberkirche Die Johanneskirche (auch St. Jean Kilisesi, türkisch Karşı Kilise) ist eine Höhlenkirche bei Gülşehir in Kappadokien in der türkischen Provinz Nevşehir. Die Johanneskirche ist, wie die meisten der kappadokischen Kirchen,… … Deutsch Wikipedia
karşı akın — is., sp. Karşı takımın yaptığı bir akını durdurup hemen akına geçme işi, kontratak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı düşürüm — is., tic. Ucuzluğa karşı yapılan ucuzluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı görüş — is., fel., man. Bir teze veya iddiaya karşı yeni ve değişik önerme getirme … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı çıkmak — 1) dışarıdan gelenleri karşılamaya gitmek Edirne nin üç şerefelisi de kandillerden kaftanı ile ona karşı çıkmış. R. E. Ünaydın 2) bir düşünceye katılmamak, cephe almak … Çağatay Osmanlı Sözlük