Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

kahkaha

  • 61 guffaw

    v.kahkaha at:n.kahkaha

    English-Turkish new dictionary > guffaw

  • 62 qahqaha

    laugh [onomat.]
    --------
    laughter [qahqaha] Hin kahkaha, Per qahqahe borrowed from Ar

    Arabic etymological dictionary > qahqaha

  • 63 koparmak

    вы́рвать нарва́ть оборва́ть оторва́ть срыва́ть
    * * *
    1) -i отрыва́ть, срыва́ть; обрыва́ть

    çiçek koparmak — рвать цветы́

    fırtına elektrik tellerini kopardı — бу́ря оборвала́ провода́

    2) -i поднима́ть шум / крик

    çığlık koparmak — закрича́ть, завопи́ть, подня́ть исступлённый крик

    feryat koparmak — поднима́ть крик, крича́ть, ора́ть

    kahkaha koparmak — расхохота́ться

    kavga koparmak — поднима́ть ссо́ру

    velvele koparmak — поднима́ть шуми́ху / сумато́ху

    3) -den, -i разг. вы́рвать, получи́ть

    ondan para koparmak meseledir — с него́ содра́ть де́ньги - [це́лая] пробле́ма

    üç gün izin kopardı — он [с трудо́м] вы́рвал трёхдне́вный о́тпуск

    4) спорт. обойти́ проти́вника в бе́ге

    Türkçe-rusça sözlük > koparmak

  • 64 şakrak

    ра́достный, весёлый; оживлённый

    şakrak bir kahkaha — весёлый зарази́тельный смех

    Türkçe-rusça sözlük > şakrak

  • 65 выдерживать

    dayanmak,
    katlanmak; kendini tutmak; sınavı geçmek; dinlendirmek; bekletmek
    * * *
    несов.; сов. - вы́держать
    1) врз dayanmak; katlanmak

    тако́й тя́жести мост не вы́держит — köprü bu ağırlığa dayanamaz

    2) ( вытерпеть) dayanmak

    вы́держать опера́цию — ameliyata dayanmak

    3) разг. ( проявлять выдержку) kendini tutmak

    он не вы́держал и расхохота́лся — kendini tutamayıp kahkaha koyverdi

    4) в соч.

    вы́держать экза́мен — sınavı vermek / kazanmak

    успе́шно вы́держать все испыта́ния — verdiği sınavlarda hep başarılı olmak

    вы́держать испыта́ние вре́менем — zamanın sınavından geçmek

    5) в соч.

    выде́рживать направле́ние / ли́нию / курс — izlenen çizgiden sapmamak

    выде́рживать станда́рты — standartlara sadık kalmak

    6) dinlendirmek ( вино); bekletmek (в рассоле и т. п.)
    ••

    вы́держать хара́ктер — bildiğinden şaşmamak

    вы́держать не́сколько изда́ний — birkaç kez basılmış olmak

    Русско-турецкий словарь > выдерживать

  • 66 вьюнок

    м, бот.
    gündüzsefası, kahkaha çiçeği, çit sarmaşığı

    Русско-турецкий словарь > вьюнок

  • 67 звонко

    зво́нко рассмея́ться — çıngıraklı bir kahkaha atmak

    зво́нко раздава́ться где-л. — bir yeri çınlatmak, öttürmek

    Русско-турецкий словарь > звонко

  • 68 похохотать

    Русско-турецкий словарь > похохотать

  • 69 рассмеяться

    Русско-турецкий словарь > рассмеяться

  • 70 расхохотаться

    сов.
    kahkaha ile gülmeye başlamak / gülmek

    гро́мко расхохота́ться — makaraları koyuvermek

    Русско-турецкий словарь > расхохотаться

  • 71 смешок

    м

    едва́ сде́рживаемые смешки́ — zorla tutulmuş küçük kahkahalar

    стыдли́вые смешки́ — utangaç kıkırdaşmalar

    Русско-турецкий словарь > смешок

  • 72 cackle

    n. gıdaklama, gevezelik, kahkaha (kaba)
    ————————
    v. gıdaklamak, gevezelik etmek, laflamak
    * * *
    gıdıkla
    * * *
    ['kækl] 1. noun
    1) (the sound made by a hen or goose.) gıdaklama (sesi)
    2) (a laugh which sounds like this: an evil cackle.) keh keh gülme
    2. verb
    (to make such a sound.) keh keh gülmek

    English-Turkish dictionary > cackle

  • 73 hilarity

    n. şamata, neşe, gürültülü eğlence
    * * *
    1. kahkaha 2. neşe
    * * *
    [-'læ-]
    noun (amusement; laughter.) neşe, şenlik

    English-Turkish dictionary > hilarity

  • 74 howl

    n. uluma, uğultu, bağırma, feryat
    ————————
    v. havlamak, ulumak, inlemek, uğuldamak, kahkaha atmak, bağırmak
    * * *
    1. ulu (v.) 2. uluma (n.)
    * * *
    1. verb
    1) (to make a long, loud cry: The wolves howled; He howled with pain; We howled with laughter.) ulumak, uğuldamak
    2) ((of wind) to make a similar sound: The wind howled through the trees.) ulur gibi ses çıkarmak, ulumak
    2. noun
    (such a cry: a howl of pain; howls of laughter.) uluma, inleme

    English-Turkish dictionary > howl

  • 75 roar

    n. kükreme, gürleme, uğultu, uğuldama, gürültü
    ————————
    v. kükremek, gürlemek, uğuldamak, haykırmak, bağırmak, hırıltılı solumak (at), bağıra çağıra söylemek
    * * *
    1. kükre (v.) 2. kükreme (n.)
    * * *
    [ro:] 1. verb
    1) (to give a loud deep cry; to say loudly; to shout: The lions roared; The sergeant roared (out) his commands.) kükremek
    2) (to laugh loudly: The audience roared (with laughter) at the man's jokes.) kahkahayla gülmek
    3) (to make a loud deep sound: The cannons/thunder roared.) gürlemek, gümbürdemek
    4) (to make a loud deep sound while moving: He roared past on his motorbike.) gürültüyle ilerlemek
    2. noun
    1) (a loud deep cry: a roar of pain/laughter; the lion's roars.) bağırma, haykırma, kahkaha, kükreme
    2) (a loud, deep sound: the roar of traffic.) gürültü, uğultu

    English-Turkish dictionary > roar

  • 76 horselaugh

    kaba kahkaha

    English-Turkish dictionary > horselaugh

  • 77 roaring

    adj. kükreyen, gürleyen, uğuldayan, gürültülü, hararetli, çok iyi, kapış kapış satılan, fanatik
    ————————
    n. kükreme, gürleme, uğultu, uğuldama, gürültü, gümbürtü, gürültülü kahkaha
    * * *
    1. kükreyen (n.) 2. kükre (v.) 3. kükreyerek (prep.)

    English-Turkish dictionary > roaring

  • 78 belly lough

    n. katıla katıla gülme, gürültülü kahkaha

    English-Turkish dictionary > belly lough

  • 79 bindweed

    n. gündüzsefası [bot.], kahkaha çiçeği

    English-Turkish dictionary > bindweed

  • 80 burst into laughter

    gülmekten kırılmak, kahkaha atmak, kahkahaya boğulmak, kahkahayı basmak

    English-Turkish dictionary > burst into laughter

См. также в других словарях:

  • kahkaha — is., Ar. ḳahḳaha Yüksek sesle gülme Birleşik Sözler kahkaha çiçeği kahkaha fırtınası kahkaha tufanı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kahkaha atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kahkaha tufanı — is. Toplu olarak atılan kahkaha Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kahkaha tufanı kopmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kahkaha fırtınası — is. Kahkaha tufanı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kahkaha tufanı kopmak — birdenbire toplu olarak kahkaha atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kahkaha (veya kahkahayı) basmak (veya koparmak veya salıvermek) — kendini tutamayıp yüksek sesle gülmek Selma Hanım az kalsın bir kahkaha salıverecekti. Y. K. Karaosmanoğlu Beni yatakta görünce kahkahayı bastı. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KAHKAHA — Yüksek sesle ve çokça gülme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • KAHKAHA' — Öldürücü bir yılan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • kahkaha çiçeği — is., bit. b. İki çeneklilerden, çoğu kenarları mavi bir çizgi ile çevrili beyaz, mavi, pembe veya morumsu çiçekler açan, bir veya çok yıllık, tırmanıcı ve otsu bir süs bitkisi, gündüzsefası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kahkaha atmak — yüksek sesle gülmek Herkesin gevezeliğini sabırla dinledi, sonra o gevrek kahkahalarından birini atarak ilerledi. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çircaymak — kahkaha ile gülmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KETKETE — Kahkaha derecesinden azca gülmek. * Toy kuşunun sesi …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»