-
1 kabilinden
something like -
2 ihbar kabilinden
denunciative -
3 putperestlik kabilinden
idolatrous -
4 suçlama kabilinden
incriminatory -
5 vecize kabilinden
aphoristic -
6 kehanet kabilinden
adj. vatic -
7 kabil
-
8 kabîl
sort, kind, category: Bu kabîl işleri sevmem. I don´t like jobs of this sort. O kabîlden bir maceraydı işte. That´s the sort of adventure it was. -inden 1. (something) which resembles, which is like, which is along the lines of: rakı kabîlinden bir içki a drink resembling raki. 2. as: Onu tenkit kabîlinden söylemedim. I didn´t say that as a criticism. -
9 mucize
чу́до (с)* * *чу́доmucize göstermek — сотвори́ть чу́до
mucize kabilinden — чу́дом, неожи́данно (сделать что-л.)
-
10 kabil
-
11 muamma
muamma [-mɑː] Rätsel n;muamma kabilinden schleierhaft, rätselhaft -
12 mucize
mucize [uː] Wunder n;mucize kabilinden wie durch ein Wunder -
13 olur
olur möglich; es geht; es klappt; es kommt vor;ne olur? was ist los?; was soll’s?;olur olmaz abw alles Mögliche, alle möglichen …, irgendwelche, irgendeine(r);olur çocuk değil ein unmögliches Kind;-i oluruna bırakmak den Dingen ihren Lauf lassen;b-nin olurunu almak jemandes Genehmigung einholen;ne olur, n’ olur bitte! -
14 anane
а тради́цияharp ananesi или muharebe ananesi — боевы́е тради́ции
anane kabilinden — традицио́нно, по тради́ции
-
15 kabil
Iа возмо́жный; допусти́мый, осуществи́мыйIIа род, вид, сорт; классkabilinden — наподо́бие, вро́де, что́-то вро́де
-
16 masal
а прям., перен. ска́зка, ба́сня, мифmasal kabilinden — фантасти́ческий, нереа́льный; вздо́рный; басносло́вный
masal okumak или masal söylemek — расска́зывать ска́зки
masallar uydurmak — сочиня́ть небыли́цы, расска́зывать ба́сни (ска́зки)
-
17 muamma
а прям., перен. зага́дкаmuamma kabilinden — зага́дочный, непоня́тный
-
18 mucize
а чу́доmucize göstermek или mucize yapmak — сотвори́ть чу́до
mucize halinden или mucize kabilinden или mucize nev'inden — каки́м-то чу́дом, чуде́сным о́бразом
-
19 mucize
-
20 def
,-f´i 1. vigorous repulsion. 2. phys. repulsion. -´i bela kabilinden only to avoid trouble, unwillingly. -´i hacet etmek to relieve oneself, defecate.
См. также в других словарях:
kabilinden — zf. Gibi, türünden, çeşidinden Sol kulak memesinde hafif sıyrıklarla kurtulması mucize kabilinden bir şeydi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
devede kulak kabilinden (veya misalinden) — 1) bir bütüne göre ufak bir parça 2) çok az Bugünkü kargaşalığın baş sebebi, memlekette hakiki fikir adamlarının devede kulak kabilinden olmasıydı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
defibela kabilinden — bir belayı savarcasına … Çağatay Osmanlı Sözlük
mucize kabilinden — umulmayan, beklenmeyen bir biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabilden — Kabilinden … Çağatay Osmanlı Sözlük
çul çaput — is. 1) Dokunmuş eski eşya veya eski giysi Halk onları hiçbir zaman aç bırakmaz. Çul çaput kabilinden de olsa öteberi vererek sevabına giydirir. R. N. Güntekin 2) Her türlü dokunmuş kumaş … Çağatay Osmanlı Sözlük
def — is., Ar. defˁ Savma Birleşik Sözler defetmek defihacet defolmak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller defibela kabilinden defigam etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırpalama — is. Hırpalamak işi Bağırmaya kalkınca delikanlı da gözdağı kabilinden onu bir parça hırpalamaya mecbur olmuş. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
mucize — is., din b., Ar. muˁcize 1) Peygamberlerin kendilerine inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat etmek amacıyla Allah ın iznine bağlı olarak gösterdikleri olağanüstü olaylar, hâller, tansık 2) İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sap derken saman demek — belirli ve doyurucu bir düşünce ortaya koyamamak Konuşma sap derken saman demek kabilinden hiçten şeylerden ibaret kalmıştır. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ziğir — sesam kabilinden yağlı bir giyah ismi dir … Çağatay Osmanlı Sözlük