-
1 kısaltmak
-
2 kısaltmak
\kısaltmak (saç vs.)qusandin--------kin kirin--------kurtkirin -
3 kısaltmak
vt1) kürzen, kürzer machen2) ( yolu) abkürzenburadan gidersek yolu kısaltırız wir kürzen ab, wenn wir hier gehen3) ( keserek) abschneiden -
4 kısaltmak
v. shorten, make shorter, abbreviate, abridge, summarize, cancel, clip, compress, curtail, cut down, dock, edit, prune, reduce, retrench, short circuit--------kısaltmak (elbise)v. take up* * *shorten -
5 kısaltmak
сокраща́ть* * *-iукора́чивать, сокраща́ть -
6 kısaltmak
кыскарту -
7 kısaltmak
убавлять, укорачивать,сокращатьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > kısaltmak
-
8 kisaltmak
kinkirin -
9 kısaltmak
Qısaltmaq -
10 kısaltmak
skracać; skrócić -
11 kısaltmak
ыгъэкIэкон -
12 kısaltmak
κονταίνω, μικραίvω συντομεύω, συμπτύσσω -
13 kısaltmak
قصر -
14 kısaltmak
قصر [قَصَرَ]Anlamı: kısa duruma getirmek -
15 kısaltmak
"to shorten; to abbreviate; to abridge" -
16 kısaltmak
/ı/ 1. to shorten. 2. to abridge, condense. -
17 kısaltmak
zkracovat; zkrátit -
18 kesip kısaltmak
v. detruncate -
19 kuyruğunu kısaltmak
v. dock -
20 укоротить
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > укоротить
См. также в других словарях:
kısaltmak — i 1) Kısa duruma getirmek Ben bu sözü biraz daha kısaltarak tekrar edeceğim. R. N. Güntekin 2) Kısa gibi göstermek Bu giysi boyunu kısaltmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısurmak — kısaltmak II, 78 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
FEDN — Kısaltmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kısmak — kısaltmak, daha kısa yapmak, kısarak çalmak; kıstırmak II, 11 üzenginin iki yan ında bulunan kayış,ilmikli ip, kement I, 474; II, 219 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
HASRETMEK — Kısaltmak. Sadece bir şeye mahsus kılmak. Bir şey için vakfetmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bedel — is., Ar. bedel 1) Değer, fiyat, kıymet 2) Bir şeyin yerini tutabilen karşılık Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var. A. Gündüz 3) Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse 4) sf. Eşit, denk Emsalini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
budamak — i 1) Daha çok ürün almak veya düzgün bir biçim vermek amacıyla ağaç, asma vb.nin dallarını kesmek, kısaltmak 2) mec. Bir şeyi eksiltmek, azaltmak Aylıkları budamak. 3) Yeni filiz sürmesi için bir bitkinin dallarını kesmek 4) sp. Güreşte rakibinin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasıntı — is. 1) Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılan eğreti dikiş Bu kolun kasıntısını sökmeli. 2) mec. Büyüklenme, kurum, gurur 3) sf., mec. Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasmak — ar 1) Kasları gergin duruma getirmek 2) i Kısaltmak 3) Daraltmak 4) mec. Baskısı altında tutmak Birleşik Sözler kasım kasım Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kasıp kavurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesmek — i, er 1) Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak İpi kesmek. 2) Dibinden ayırmak Ağaçları kesmek. Dalları kesmek. 3) Düzgün parçalara ayırmak Eti kesmek. Patatesi kesmek. 4) Kesici bir araçla yaralamak Nasıl sol… … Çağatay Osmanlı Sözlük