-
1 kımıldama
-
2 kımıldama
interj. don't move, hold still, keep still, steady* * *wiggle (n.) -
3 kımıldama
liv -
4 kımıldama
σάλεμα, κίνηση, σείσιμο -
5 kımıltı
1. تحرك [تَحَرُّك]Anlamı: hafif ve sürekli kımıldama2. حراك [حَرَاك]Anlamı: hafif ve sürekli kımıldama3. حركة [حَرَكَة]Anlamı: hafif ve sürekli kımıldama -
6 movement
n. hareket, akım, manevra, işleme, bağırsakların çalışması* * *hareket* * *1) ((an act of) changing position or going from one point to another: The animal turned sideways with a swift movement.) hareket, kımıldama2) (activity: In this play there is a lot of discussion but not much movement.) hareket, faaliyet3) (the art of moving gracefully or expressively: She teaches movement and drama.) hareket4) (an organization or association: the Scout movement.) hareket, akım5) (the moving parts of a watch, clock etc.) mekanizma, hareketli parçalar6) (a section of a large-scale piece of music: the third movement of Beethoven's Fifth Symphony.) bölüm7) (a general tendency towards a habit, point of view etc: There's a movement towards simple designs in clothing these days.) meyil -
7 steady
adj. sağlam, sarsılmaz, istikrarlı, düzenli, oturmuş, titremeyen, sakin, sürekli, devamlı, değişmez, sabit————————interj. kımıldama, oynatma————————n. sabit durum, istikrar, kalıcı arkadaş, kız arkadaş, sevgili, uzatmalı sevgili————————v. sallanmasını kesmek, titremesini durdurmak, sakinleştirmek, sabit kalmak, hareket etmemek, kıpırdamamak, titrememek, istikrarlı gitmek* * *1. kararlı 2. sabit dur (v.) 3. sabit (adj.)* * *['stedi] 1. adjective1) ((negative unsteady) firmly fixed, balanced or controlled: The table isn't steady; You need a steady hand to be a surgeon.) sabit, sallanmaz, titremez2) (regular or even: a steady temperature; He was walking at a steady pace.) düzenli, sabit3) (unchanging or constant: steady faith.) şaşmaz, sağlam4) ((of a person) sensible and hardworking in habits etc: a steady young man.) çalışkan2. verb(to make or become steady: He stumbled but managed to steady himself; His heart-beat gradually steadied.) dengele(n)mek- steadily- steadiness
- steady on! - steady ! -
8 wiggle
v. rahat durmamak, kıpır kıpır oynamak, kıpırdamak, kıvrılmak, oynatmak, kıpırdatmak* * *1. kımılda (v.) 2. kımıldama (n.)* * *['wiɡl](to waggle or wriggle: She wiggled her hips.) sallamak, oynatmak- wiggly -
9 hold still
interj. kımıldama, kıpırdama, hareket etme -
10 hold still
interj. kımıldama, kıpırdama, hareket etme -
11 σείσιμο
sarsıntı, sallanma, kımıldama -
12 Bewegung
1) hareket, devinim;politische \Bewegung siyasi hareket;etw in \Bewegung bringen/setzen bir şeyi harekete getirmek/geçirmek;keine \Bewegung! kımıldama!;in \Bewegung sein harekette olmak;alle Hebel in \Bewegung setzen bütün olanakları kullanmak -
13 تحرك
Iتَحَرَّكَ1. hareketlenmekAnlamı: hareket kazanmak, harekete geçmek2. oynamakAnlamı: kımıldamak, hareket etmekIIتَحَرُّك1. kımıldanmaAnlamı: kımıldamak veya kımıldanmak işi, hareket2. hareket3. kımıltıAnlamı: hafif ve sürekli kımıldama4. kıpırtıAnlamı: sürekli ve hafifçe kımıldanma, kımıltı5. tepkimeAnlamı: tepkimek işi6. devimAnlamı: devinim7. devinimAnlamı: devinmek ışı, hareket8. davranışAnlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket -
14 حراك
حَرَاك1. kımıldanmaAnlamı: kımıldamak veya kımıldanmak işi, hareket2. zindelikAnlamı: dinçlik, canlılık, sağlamlık3. kıvraklıkAnlamı: kıvrak olma durumu4. hareket5. kımıltıAnlamı: hafif ve sürekli kımıldama6. kıpırtıAnlamı: sürekli ve hafifçe kımıldanma, kımıltı7. devimAnlamı: devinim8. faaliyetAnlamı: çalışkanlık, canlılık9. davranışAnlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket10. devinimAnlamı: devinmek ışı, hareket11. meşguliyetAnlamı: uğraşma durumu12. canlılıkAnlamı: canlı olma durumu, neşelilik13. dinçlikAnlamı: dinç olma durumu -
15 حركة
حَرَكَة1. kımıldanmaAnlamı: kımıldamak veya kımıldanmak işi, hareket2. zindelikAnlamı: dinçlik, canlılık, sağlamlık3. indisAnlamı: bir harf üzerine konulan işaret4. harekâtAnlamı: davranışlar, işler5. kıvraklıkAnlamı: kıvrak olma durumu6. hareket7. emareAnlamı: ışaret, iz, belirti8. kıpırtıAnlamı: sürekli ve hafifçe kımıldanma, kımıltı9. kımıltıAnlamı: hafif ve sürekli kımıldama10. meşguliyetAnlamı: uğraşma durumu11. devinimAnlamı: devinmek ışı, hareket12. davranışAnlamı: davranmak işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket13. faaliyetAnlamı: çalışkanlık, canlılık14. devimAnlamı: devinim15. dinçlikAnlamı: dinç olma durumu16. canlılıkAnlamı: canlı olma durumu, neşelilik -
16 نبض
-
17 move
hareket ettirmek, kimildatmak, oynatmak; hareket etmek, kimildamak; ilerlemek, yürümek, gitmek; ilerlemek, gelismek, sona yaklasmak; tasinmak; birlikte olmak, zamanini geçirmek; etkilemek, duygulandirmak; önermek, kimildama, hareket etme, hareket; (satran -
18 nabız
نبض [نَبْض]Anlamı: damarlardaki kımıldama -
19 wiggle
v.kımılda:n.kımıldama
См. также в других словарях:
kımıldama — is. Kımıldamak, kımıldanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
davranma! — kımıldama! anlamında kullanılan bir tehdit sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
NEVESAN — Kımıldama, hareket etme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
irade yitimi — is., ruh b. Karar verme, dikkat, istekli kımıldama vb. zihin veya beden etkinliğine ilişkin işleri yapamamaktan doğan sinir yorgunluğunda görülen bir belirti, irade kaybı, abuli, istenç yitimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kımıldayış — is. Kımıldama işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kımıltı — is. Hafif ve sürekli kımıldama … Çağatay Osmanlı Sözlük
nabız — is., bzı, tıp, Ar. nabż 1) Kalp atışının sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara ve özellikle bilekteki atardamara parmakla basıldığında duyulan kımıldama 2) mec. Eğilim, düşünce, niyet Birleşik Sözler nabız yoklaması Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İRGANDİ — Yerinde oynama, sallanma, kımıldama … Yeni Lügat Türkçe Sözlük