Перевод: со всех языков на арабский

с арабского на все языки

ise!

  • 1 ise

    إذا

    Türkçe-Arapça Sözlük > ise

  • 2 ise

    إذا [إِذَا]
    Anlamı: şart eki

    Türkçe-Arapça Sözlük > ise

  • 3 âciz

    1. خريع [خَرِيع]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    2. عاجز [عَاجِز]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    3. عجيف [عَجِيف]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    4. عدم [عَدِم]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    5. عيان [عَيَّان]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    6. قعيد [قَعِيد]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    7. كليل [كَلِيل]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    8. متخاذل [مُتَخَاذِل]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    9. مرهق [مُرْهَق]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    10. مستضعف [مُسْتَضْعَف]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    11. مضنى [مُضْنًى]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    12. معوق [مَعُوق]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    13. معوق [مُعَوَّق]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    14. مقعد [مُقْعَد]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    15. ممنون [مَمْنُون]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    16. نحيف [نَحِيف]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    17. وان [وانٍ]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    18. واه [واهٍ]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz
    19. واهن [واهِن]
    Anlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz

    Türkçe-Arapça Sözlük > âciz

  • 4 maharetli

    1. بارع [بارِع]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    2. تقن [تِقْن]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    3. ثقيف [ثَقِيف]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    4. حاذق [حاذِق]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    5. عبقري [عَبْقَرِيّ]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    6. ماهر [ماهِر]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    7. مبرز [مُبَرِّز]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    8. متفنن [مُتَفَنِّن]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    9. مجيد [مُجِيد]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    10. مفتن [مُفْتَنّ]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    11. نابغة [نابِغَة]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    12. نجيب [نَجِيب]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta
    13. نحرير [نِحْرِير]
    Anlamı: eli işe yatkın, becerikli, usta

    Türkçe-Arapça Sözlük > maharetli

  • 5 atak

    1. باسل [باسِل]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    2. جريء [جَرِيء]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    3. جسور [جَسُور]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    4. شجيع [شَجِيع]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    5. صنديد [صِنْدِيد]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    6. كمي [كَمِيّ]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    7. متجاسر [مُتَجَاسِر]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    8. مجترئ [مُجْتَرِئ]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    9. مستبسل [مُسْتَبْسِل]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    10. مغاوير [مَغَاوِير]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    11. مغوار [مِغْوار]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan
    12. مقدام [مِقْدام]
    Anlamı: cüretkâr, düşüncesizce her ışe atılan

    Türkçe-Arapça Sözlük > atak

  • 6 girişim

    1. إقدام [إِقْدام]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    2. استبسال [اِسْتِبْسال]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    3. بسالة [بَسَالَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    4. بطولة [بُطُولَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    5. تجاسر [تَجَاسُر]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    6. جرأة [جُرْأَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    7. جراءة [جَرَاءَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    8. جسارة [جَسَارَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    9. دربة [دُرْبَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    10. شجاعة [شَجَاعَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs
    11. محاولة [مُحَاوَلَة]
    Anlamı: bir işe girişme, teşebbüs

    Türkçe-Arapça Sözlük > girişim

  • 7 ayıklamak

    Türkçe-Arapça Sözlük > ayıklamak

  • 8 acemi

    1. أجنبي [أَجْنَبِيّ]
    Anlamı: bir yerin, br şeyin yabancısı
    2. أمة [أَمَة]
    3. جارية [جاريَة]
    4. دخيل [دَخِيل]
    Anlamı: bir yerin, br şeyin yabancısı
    5. زنيم [زَنِيم]
    Anlamı: bir yerin, br şeyin yabancısı
    6. طارئ [طارِئ]
    Anlamı: bir yerin, br şeyin yabancısı
    7. طالب [طالِب]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    8. طلاب [طُلَّاب]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    9. غريب [غَرِيب]
    Anlamı: bir yerin, br şeyin yabancısı
    10. فاتح [فاتِح]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    11. مؤسس [مُؤَسِّس]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    12. مبتدئ [مُبْتَدِئ]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    13. مبدئ [مُبْدِئ]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    14. مستهل [مُسْتَهِلّ]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    15. منشئ [مُنْشِئ]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş
    16. ناشئ [ناشِئ]
    Anlamı: bir ışin yabancısı olan, eli ışe alışmamış, bir ışı beceremeyen, ışinde ve mesleğinde ilerlememiş

    Türkçe-Arapça Sözlük > acemi

  • 9 başlamak

    1. أبدأ [أَبْدَأَ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    2. أنشأ [أَنْشَأَ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    3. أهل [أَهَلَّ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    4. ابتدأ [اِبْتَدَأَ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    5. استفتح [اِسْتَفْتَحَ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    6. افتتح [اِفْتَتَحَ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    7. بدأ [بَدَأَ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    8. طفق [طَفِقَ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
    9. هل [هَلَّ]
    Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek

    Türkçe-Arapça Sözlük > başlamak

  • 10 uz

    1. بارع [بارِع]
    Anlamı: işe yatkın, becerikli
    2. تقن [تِقْن]
    Anlamı: işe yatkın, becerikli
    3. جميل [جَمِيل]
    Anlamı: iyi, güzel
    4. حاذق [حاذِق]
    Anlamı: işe yatkın, becerikli
    5. متفنن [مُتَفَنِّن]
    Anlamı: işe yatkın, becerikli
    6. مجيد [مُجِيد]
    Anlamı: işe yatkın, becerikli
    7. نحرير [نِحْرِير]
    Anlamı: işe yatkın, becerikli

    Türkçe-Arapça Sözlük > uz

  • 11 aciz

    1. إعياء [إِعْياء]
    Anlamı: gücü bir ışe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
    2. إفلاس [إِفْلاس]
    3. تفليس [تَفْلِيس]
    4. تفليسة [تَفْلِيسَة]
    5. تقصير [تَقْصِير]
    Anlamı: gücü bir ışe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
    6. عي [عِيّ]
    Anlamı: gücü bir ışe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
    7. قصور [قُصُور]
    Anlamı: gücü bir ışe yetmez olanın durumu, güçsüzlük
    8. عياء [عَيَاء]
    Anlamı: gücü bir ışe yetmez olanın durumu, güçsüzlük

    Türkçe-Arapça Sözlük > aciz

  • 12 kapkaççı

    1. أزعر [أَزْعَر]
    Anlamı: belli etmeden para vb. şeyleri çalıp kaçan (kimse)
    2. حرامي [حَرَامِيّ]
    Anlamı: belli etmeden para vb. şeyleri çalıp kaçan (kimse)
    3. خطاف [خُطَّاف]
    Anlamı: belli etmeden para vb. şeyleri çalıp kaçan (kimse)
    4. سارق [سارِق]
    Anlamı: belli etmeden para vb. şeyleri çalıp kaçan (kimse)
    5. سلاب [سَلَّاب]
    Anlamı: belli etmeden para vb. şeyleri çalıp kaçan (kimse)
    6. لص [لِصّ]
    Anlamı: belli etmeden para vb. şeyleri çalıp kaçan (kimse)
    7. متقاعس [مُتَقَاعِس]
    8. متلكئ [مُتَلَكِّئ]
    9. متهاون [مُتَهَاوِن]
    10. مسترق [مُسْتَرِق]
    Anlamı: belli etmeden para vb. şeyleri çalıp kaçan (kimse)
    11. مقصر [مُقَصِّر]
    12. مهمل [مُهْمِل]

    Türkçe-Arapça Sözlük > kapkaççı

  • 13 elverişli

    1. كفي [كَفِيّ]
    Anlamı: uygun, ışe yarayan
    2. لازم [لازِم]
    Anlamı: uygun, ışe yarayan
    3. ملائم [مُلَائِم]
    Anlamı: uygun, ışe yarayan
    4. مناسب [مُنَاسِب]
    Anlamı: uygun, ışe yarayan

    Türkçe-Arapça Sözlük > elverişli

  • 14 aleyhtarlık

    1. تضاد [تَضَادّ]
    Anlamı: bir ışe, harekete veya düşünceye karşı olma
    2. معاكسة [مُعَاكَسَة]
    Anlamı: bir ışe, harekete veya düşünceye karşı olma
    3. مناقضة [مُنَاقَضَة]
    Anlamı: bir ışe, harekete veya düşünceye karşı olma

    Türkçe-Arapça Sözlük > aleyhtarlık

  • 15 amelî

    1. ذرائعي [ذَرَائِعيّ]
    Anlamı: işe dayanan, iş üstünde, tatbikî
    2. فعلي [فِعْلِيّ]
    Anlamı: işe dayanan, iş üstünde, tatbikî
    3. واقعي [واقِعِيّ]
    Anlamı: işe dayanan, iş üstünde, tatbikî

    Türkçe-Arapça Sözlük > amelî

  • 16 battal

    1. بطال [بَطَّال]
    Anlamı: işe yaramaz, kullanılmaz
    2. متبطل [مُتَبَطِّل]
    Anlamı: işe yaramaz, kullanılmaz

    Türkçe-Arapça Sözlük > battal

  • 17 fiş

    1. رقعة [رُقْعَة]
    Anlamı: bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklarından her biri
    2. لصيقة [لَصِيقَة]
    Anlamı: bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklarından her biri

    Türkçe-Arapça Sözlük > fiş

  • 18 heba

    1. سدى [سُدًى]
    Anlamı: hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme
    2. عبث [عَبَث]
    Anlamı: hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme

    Türkçe-Arapça Sözlük > heba

  • 19 şaşırmak

    Türkçe-Arapça Sözlük > şaşırmak

  • 20 uygulamalı

    1. تطبيقي [تَطْبِيقِيّ]
    2. عملي [عَمَلِيّ]

    Türkçe-Arapça Sözlük > uygulamalı

См. также в других словарях:

  • -ise — ⇒ ISE, suff. Suff. formateur de subst. fém. désignant des qualités ou des comportements. A. [La base est un adj. qualificatif (gén. substantivable) se rapportant à la pers.] 1. [Le dér. a une valeur péj. ou minorative et exprime notamment] a) [la …   Encyclopédie Universelle

  • ISE — hat folgende Bedeutungen: Name eines Flusses in Niedersachsen, siehe Ise (Fluss) Name einer Stadt in Japan, siehe Ise (Mie) Name einer ehemaligen japanischen Provinz, siehe Provinz Ise Name japanischer Kriegsschiffe, u. a. Schlachtschiff Ise der… …   Deutsch Wikipedia

  • Ise — steht für: einen Fluss in Niedersachsen, siehe Ise (Fluss) eine Stadt in Japan, siehe Ise (Mie) eine ehemalige japanische Provinz, siehe Provinz Ise japanische Kriegsschiffe, u. a. Schlachtschiff Ise (1917) den Ise Schrein, das höchste… …   Deutsch Wikipedia

  • Ise — puede referise a: Ise (Mie), una ciudad japonesa en la prefectura de Mie. Santuario Ise, un santuario sintoísta ubicado en esa ciudad. Provincia de Ise, una antigua provincia japonesa. Ise, una poetisa japonesa que vivió a finales del siglo IX y… …   Wikipedia Español

  • ISE — Cette page d’homonymie répertorie les différents sujets et articles partageant un même nom. {{{image}}}   Sigles d une seule lettre   Sigles de deux lettres > Sigles de trois lettres …   Wikipédia en Français

  • Ise — (伊勢市; shi), es formalmente llamada Ujiyamada, a la ciudad de Japón ubicada en la Prefectura de Mie, en la isla de Honshu. Es muy popular entre los vistantes, debido a su belleza tradicional, ya que Ise es parte del Parque Nacional de Ise Shima.… …   Enciclopedia Universal

  • -ise — See { ize}. [1913 Webster] …   The Collaborative International Dictionary of English

  • Ise ko —     Ise group . A traditional local confraternity (ko) whose members, who are usually of the same age group, meet periodically for devotional or social gatherings and to save up money for the time honoured purpose of sending representatives to… …   A Popular Dictionary of Shinto

  • ISE — is an abbreviation for: * Industrial Systems Engineering * Institute for Shipboard Education, which administers the Semester at Sea program * Institute for Social Ecology * Institute of Software Engineers, an organization of professional software …   Wikipedia

  • Ise — Ise, im Mittelalter eine Partisane od. Hellebarte, welche durch Anbringung von Pistolenläufen gleichzeitig zum Hieb u. Schuß eingerichtet war …   Pierer's Universal-Lexikon

  • Ise — Ise, rechter Nebenfluß der Aller im preuß. Regbez. Lüneburg, entspringt aus einem See an der Grenze der Altmark, fließt in südlicher Richtung und mündet nach 50 km langem Lauf bei Gifhorn …   Meyers Großes Konversations-Lexikon

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»