-
101 ausführlich
ausführlich ['aʊsfy:ɐlıç, -'--]I adj ayrıntılı, detaylıII adv ayrıntılarıyla, detaylı olarak;etw sehr \ausführlich erzählen bir şeyi çok ince ayrıntıları ile anlatmak -
102 zart
im \zarten Alter von... ( geh)... gibi körpe bir yaşta2) ( fein) ince; ( zerbrechlich) nazik, narin, çıtkırıldım; ( empfindlich) nazik; ( Haut) pürüzsüz; ( Gesundheit) zayıf -
103 ألم
Iأَلَّمَ1. üzgüAnlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı2. incitmekAnlamı: kırmak, üzmek3. çırpınmakAnlamı: acı ile kıvranmak4. sancımakAnlamı: sancı vermek, ağırmak5. üzmekAnlamı: üzüntü vermek6. acıtmak7. ağrıtmakAnlamı: ağrımasına yol açmakIIأَلَم1. üzgüAnlamı: cefa, eza, eziyet, yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı2. acılıkAnlamı: dokunaklılık, kederlilik3. gaileAnlamı: sıkıntı, dert, keder, üzüntü4. sızıAnlamı: hafif ve ince ağrı5. sancıAnlamı: iç organlardaki ağrı6. ağrıAnlamı: şiddetli ve sürekli bir acı7. dertAnlamı: üzüntü, sıkıntı -
104 براية
IبُرَايَةzağAnlamı: taş üzerinde bilenen bir kesici aracın keskin yüzüne yapışan çok ince çelik parçalarıIIبَرَّايَةkalemtraş -
105 برم
Iبَرَم1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. pofurdamak3. sabırsızlıkAnlamı: sabır göstermeme4. zevksizlikAnlamı: zevksiz olma durumu5. bıkkınlıkAnlamı: çok bıkmış olma durumu6. içerlemekAnlamı: öfkelenmek, kızmak7. cırlamakAnlamı: ince ve usandırıcı ses çıkarmak8. bezginlikAnlamı: usanç, yorgunluk9. sıkılmakAnlamı: can sıkıntısı duymak10. usançAnlamı: usanma duygusu11. bezmekAnlamı: bıkıp usanmakIIبَرَمَ1. kıvırmakAnlamı: bükmek2. burmakبَرِم1. kanıksamakAnlamı: bıkkınlık getirmek2. sıkıntılıAnlamı: sıkıntısı olan3. asabîleşmekAnlamı: kızmak, öfkelenmek, sinirlemek4. usanmakAnlamı: sıkılmak, bıkmak, bezmek5. yılmakAnlamı: bıkmak, usanmak6. bezgin7. bıkmakAnlamı: usanmakIVبَرْمburkmakAnlamı: burarak çevirmek -
106 بز
Iبَزّ1. mensucatAnlamı: dokuma, tekstil2. manifatura3. çuhaAnlamı: ince, sık dokunmuş yün kumaş4. aba5. peşkirAnlamı: bez, örtüIIبَزَّ1. kazanmakAnlamı: yenmek, galip gelmek2. kahretmekAnlamı: ezmek, perişan etmek3. yenmekAnlamı: üstün gelmek4. başarmak -
107 بساط
بِسَاط1. yollukAnlamı: yere serilen yaygı2. halıAnlamı: kısa, sık tüylü, nakışlı, kalın bir yaygı3. cicim4. yaygıAnlamı: döşeme üzerine serilen örtü -
108 بغشة
بَغْشَة1. serpinti2. çisentiAnlamı: toz gibi ince yağmur3. çilentiAnlamı: hafif yağmur4. serpinti -
109 بلم
-
110 جبردين
-
111 جبس
جِبْس1. kireçAnlamı: mermer, alçı taşı gibi taşın maddesini oluşturan kalsiyum oksit2. sıva3. alçı -
112 جنزير
-
113 حبل
Iحَبَل1. dölütAnlamı: embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad2. gebelikAnlamı: gebe olma durumu, hamilelik3. hamilelikAnlamı: gebelik, yüklülükIIحَبَلَkıstırmakحَبْل1. halatAnlamı: çok kalın bir ip2. ipAnlamı: bükülmüş liflerden yapılmış bağ3. kementAnlamı: ucu ilmikli, kaygan ip4. sicim -
114 حبلة
-
115 دانتلة
دانْتِلَّة1. tenteneAnlamı: dantel2. dantelAnlamı: bir kumaşın kenarına ışlenen türlü biçimde ince ve ağ görünmünde örgü, tentene -
116 رذاذ
-
117 رفادة
رِفَادَة1. külteAnlamı: demet2. kompresAnlamı: birkaç kat katlanmış bez3. sargıAnlamı: esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit4. bantAnlamı: düzensiz yassı bağ, şerit -
118 رق
Iرَقّ1. tosbağaAnlamı: kaplumbağa2. kaplumbağaAnlamı: kaplumbağalardan, ağır yürüyüşlü, dört ayaklı bir hayvan3. bağaAnlamı: kaplumbağaIIرَقَّincelmekAnlamı: ince duruma gelmekرِقّ1. esirlikAnlamı: esir olma durumu, kölelik2. kölelikAnlamı: köle olma durumu3. defAnlamı: tef4. kullukAnlamı: kul olma durumu -
119 رقة
رِقَّة1. incelikAnlamı: ince olma durumu2. nezaketAnlamı: başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik3. yumuşaklıkAnlamı: yumuşak olma durumu4. dikkat -
120 زنجير
См. также в других словарях:
ince — sf. 1) Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı İnce minare. İnce değnek. İnce kitap. 2) Zayıf Sarışın, kuru, ince bir kadındı. Y. K. Beyatlı 3) Taneleri ufak, iri karşıtı İnce un. İnce kum. 4) Aşırı özen gerektiren … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak — bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden veya elden geçirmek Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir tutam — sf. Çok az Bir tutam saçın kafa derisinden koptuğunu, ince, sıcak bir yanma olarak duydu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince gül yağı — is. Su buharı dağıtmasıyla elde edilen soluk sarı renkli, gül kokulu bir sıvı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince düşünmek — çok detaylı bir biçimde düşünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalın incelene kadar ince üzülür — bir hastalık, bir sıkıntı karşısında güçlü gücünden bir parçasını yitirirek zayıflar ama zayıf olan, ölecek duruma gelir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynu kıldan ince olmak — haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olmak Eğer efendim, bir kelime yalanım varsa hükûmete karşı boynum kıldan incedir. Vurunuz. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalp (veya kalbini) kazanmak (veya fethetmek) — ince bir davranış veya güzel bir sözle birinin sevgisini kazanmak, ilgisini çekmek Hele düzmece şehzadenin kadife pantolonuyla sivri güzel çehresi derhâl kadının kalbini kazandı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
didirmek — ince bir delikten fışkırtmak … Beypazari ağzindan sözcükler
Dudu (album) — Dudu Studio album by Tarkan Released 1 July 2003 Recorded Recorded at Sari Ev and Imaj Studios ( … Wikipedia
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük