-
1 اعتقد
inanmak -
2 geloven
inanmak [-ır] v -
3 ĕнен
inanmak -
4 믿다
inanmak -
5 верить
inanmak,emin olmak; kanmak* * *1) ( иметь уверенность) emin olmak, inancı olmakве́рить в правоту́ своего́ де́ла — davasının haklılığına inancı olmak
2) ( принимать за истину) inanmak; kanmakве́рить ка́ждому слову кого-л. — birinin her sözüne inanmak
е́сли ве́рить слу́хам — söylentiler doğruysa
не верь, (обма́нет)! — kanma!
хо́чешь верь, хо́чешь нет — ister inan, ister inanma
ве́рь / ве́рьте, что... — inan olsun ki...
3) ( быть религиозным) Tanrıya inanmak4) (доверять, полагаться) inanmak, güveni olmakя вам ве́рю — size inanırım
-
6 уверовать
-
7 give credence to
inanmak, güvenmek -
8 give credence to
inanmak, güvenmek -
9 uwierzyć
inanmak; sanmak -
10 wierzyć
inanmak; itimat; sanmak -
11 ышану
inanmak, güvenmek, ummak -
12 glauben
inanmakinançsanmak -
13 believe
inanmak; güvenmek; sanmak, zannetmek, varsaymak -
14 swear by
inanmak, -den sasmamak -
15 trust in
inanmak, güvenmek -
16 myslit
inanmak; sanmak -
17 věřit
inanmak; sanmak -
18 croire
Iv t1 admettre comme sincère inanmak◊Il m'a cru. — Bana inandı.
2 accepter comme vrai inanmak◊Je crois ce qu'il me dit. — Bana söylediğine inanıyorum
♦ croire que sanmak◊Je crois qu'il est déjà parti. — Gittiğini sanıyorum.
IIv i1 penser comme possible inanmak2 penser comme bien inanmak -
19 believe in
varligina inanmak; -e inanci olmak, inanmak; yararina inanmak -
20 убеждаться
ikna olmak,inanmak* * *несов.; сов. - убеди́тьсяkanaat getirmek, ikna olmak; inanmakубеди́вшись, что за ним никто́ не следи́т,... — arkadan kimsenin takip etmediğine emniyet getirince...
я убеди́лся в том, что он прав — haklı olduğuna kanaat getirdim
См. также в других словарях:
ınanmak — inanmak, güvenmek I, 206; III, 161 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
inanmak — e 1) Bir şeyi doğru olarak benimsemek Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez. N. Ataç 2) Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek Ben size inanırım. 3) Bir şeyin varlığını,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İ'TİKAD — İnanmak. İnanç. Sıdk ve doğruluğuna kalben kararlı olmak. Gönülden tasdik ederek inanmak. Dinin temelini meydana getiren şeylere inanmak. (Bak: İltizam … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ciddiye almak — inanmak, gerçek sanmak, önem vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
emin olmak — inanmak, güvenmek Onları kimsenin görmediğine emin olunca pervasız konuşmaya başladılar. M. Yesari … Çağatay Osmanlı Sözlük
kani olmak — inanmak, kanmak Şahsi vaziyetini kabil olduğu kadar iyileştirmek lüzumuna kuvvetle kani idi. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutmain olmak — inanmak, gönlü kanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikna olmak — inanmak, kanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fummak — inanmak, itikad u itimad etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
işanmak — inanmak, itikad, itimad etmek, yakın ve baver etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvanmak — inanmak, itikad etmek, güvenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük