-
1 старческий
ста́рческая не́мощь — ihtiyarlık güçsüzlüğü
-
2 старость
ж1) ihtiyarlık, yaşlılıkон сго́рбился от ста́рости — yaşlılıktan kamburlaşmıştı
в ста́рости — ihtiyarlıkta, ihtiyarlık çağında
ста́рость не ра́дость — погов. ihtiyarlık maskaralıktır
2) (ветхость, изношенность) eskimişlik, köhnemişlik -
3 старый
1) ihtiyar, koca; kartста́рый челове́к — ihtiyar adam
ста́рый дуб — kart meşe
он стар учи́ться — okuyacak yaşta değildir artık
не смогу́, стар стал — yapamam, ihtiyarlık
стар, да дюж — погов. kart meşe bükülmez
ста́рая кры́са лову́шку обхо́дит — посл. tilki iki defa tuzağa düşmez
2) врз eskiста́рый дом — eski ev
ста́рый обы́чай — eski adet
ста́рая, как мир, тради́ция — dünya kadar yaşlı bir gelenek
ста́рый дире́ктор шко́лы — okulun eski müdürü
по ста́рой привы́чке — eskiden kalma bir alışkanlıkla
ста́рая оби́да — eskiden kalma gönül kırıklığı
по ста́рому зако́ну — eski yasaya göre
са́мый ста́рый контине́нт Земли́ — Yer'in en ihtiyar kıtası
ста́рые ве́щи — eski eşya, eskiler
ста́рое пальто́ — eski bir palto
ста́рый друг — eski dost
ста́рая мо́да — eski moda
3) (ста́рое) → сущ., с eskiвороши́ть ста́рое — eski defterleri karıştırmak
••Ста́рый свет — eski dünya
ста́рое вино́ — yıllanmış şarap
и стар и мал вы́сыпали на у́лицу — büyük küçük herkes sokağa döküldü
ста́рый ду́рень! — прост., бран. koca bunak!
См. также в других словарях:
ihtiyarlık — is., ğı 1) İhtiyar olma durumu, yaşlılık, gençlik karşıtı İhtiyarlık vaktinde gönül hoş olsun. Biraz borçlanırım ama zarar yok. A. Ş. Hisar 2) Her bakımdan güçsüzlük, yetersizlik, zayıflık İhtiyarlıktan yani zaaftan nefret ederdi. Ö. Seyfettin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtiyarlık sigortası — is., huk. Yaşlılık sigortası … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtiyarlık sigortası — Yaşlılık sigortası … Hukuk Sözlüğü
KATİR — İhtiyarlık, saç ağarmak. * Perçin yapılan çivi uçları … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MEŞÎB — İhtiyarlık. Yaşlılık. Saç ağarması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
PİRÎ — İhtiyarlık. Kocamışlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞEYB — İhtiyarlık. Yaşlılık. * Saç, sakal ağarması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bunama — is., tıp İhtiyarlık yüzünden alık duruma gelme, ateh Birleşik Sözler erken bunama … Çağatay Osmanlı Sözlük
gençlik — is., ği 1) Genç olma durumu, ihtiyarlık karşıtı İlk gençliğinde at delisiydi. N. Cumalı 2) İnsan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemi Belki babam da gençliğinde Valantino ya benziyordu. M. Ş. Esendal 3) Genç insanların bütünü O… … Çağatay Osmanlı Sözlük
okkalık — sf., ğı Herhangi bir okka ağırlığında veya oylumunda olan Açlık, sıcak, ihtiyarlık üç bin okkalık bir yük gibi sırtına çökmüştü. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sigorta — is., İt. sicurta 1) Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi İsveç te çok sağlam bir sigorta… … Çağatay Osmanlı Sözlük