Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

işten+atmak

  • 21 make smb redundant

    v. personel fazlası nedeniyle işten atmak

    English-Turkish dictionary > make smb redundant

  • 22 absägen

    ab|sägen
    vt
    1) ( Ast) testere ile kesmek;
    den Ast \absägen, auf dem man sitzt ( fig) bindiği dalı kesmek
    2) jdn \absägen ( fig) o ( fam) ( kündigen) birini işten atmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > absägen

  • 23 feuern

    I vi
    1) ( schießen) ateş etmek
    2) ( heizen) ateşlemek
    II vt
    1) ( einheizen) ateşlemek
    2) ( fam) ( entlassen) işten atmak
    3) ( fam) ( hinschleudern) fırlatmak
    4) ( fam)
    jdm eine \feuern birine bir tane yapıştırmak [o geçirmek]

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > feuern

  • 24 Wüste

    Wüste <-n> ['vy:stə] f
    çöl;
    jdn in die \Wüste schicken ( fam) birini işten atmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Wüste

  • 25 give sb the push

    sepetlemek, isten atmak

    English to Turkish dictionary > give sb the push

  • 26 licenziare

    t işten atmak; diploma vermek

    Dizionario Italiano-Turco > licenziare

  • 27 lay off

    işten çıkarmak, geçici olarak uzaklaştırmak, ara vermek, kesmek, bırakmak, rahat bırakmak, bitmek, bir kenara koymak
    * * *
    işten çıkar
    * * *
    (to dismiss (employees) temporarily: Because of a shortage of orders, the firm has laid off a quarter of its workforce.) işten çıkarmak/atmak

    English-Turkish dictionary > lay off

  • 28 axe

    n. balta; kısma, azaltma; işten kovma, kovma; enstrüman, çalgı
    ————————
    v. kısmak, azaltmak, kovmak, işten kovmak
    * * *
    1. balta 2. baltala (v.) 3. balta (n.)
    * * *
    [æks] 1. noun
    (a tool with a (long) handle and a metal blade for cutting down trees and cutting wood etc into pieces.) balta
    2. verb
    1) (to get rid of; to dismiss: They've axed 50% of their staff.) atmak, kovmak
    2) (to reduce (costs, services etc): Government spending in education has been axed.) kısıntı yapmak, kısmak

    English-Turkish dictionary > axe

  • 29 прогонять

    несов.; сов. - прогна́ть
    1) kovmak; savmak

    его́ прогна́ли с рабо́ты разг. — onu isten kovdular / attılar

    2) перен., разг. kovmak; atmak; dağıtmak

    прогна́ть грусть-печа́ль — gamı kasaveti atmak

    он стара́лся прогна́ть э́ту мысль — bu düşünceyi kovmaya çalışıyordu

    ••

    ве́тер прогна́л ту́чи — rüzgar kara bulutları dağıttı

    Русско-турецкий словарь > прогонять

  • 30 снимать

    несов.; сов. - снять
    1) almak; indirmek; çıkarmak; sökmek

    снима́ть паути́ну — örümcekleri almak

    снять карти́ну (со стены́) — tabloyu indirmek

    снять ры́бу с крючка́ — balığı iğneden çıkarmak

    снять кастрю́лю (с огня) — tencereyi ateşten almak / indirmek

    снять но́мер с автомаши́ны — arabanın plakasını sökmek

    снима́ть су́дно с ме́ли — gemiyi yüzdürmek

    снять пальто́ — paltoyu (sırtından) çıkarmak

    снять сапоги́ — çizmeyi (ayağından) çıkarmak

    снять очки́ — gözlüğünü çıkarmak

    снима́ть оса́ду — muhasarayı kaldırmak

    снима́ть арест на иму́щество — юр. haczi kaldırmak / fekketmek

    э́тот запре́т снят — bu yasak kaldırıldı / kalktı

    снять печа́ть — mührü açmak / fekketmek

    снять с себя́ отве́тственность — sorumluluğu üstünden atmak

    5) almak; soymak

    снима́ть пе́ну — köpükleri almak

    снима́ть сли́вки с молока́ — sütün kaymağını almak

    снима́ть грим — makyajını silmek

    снима́ть шку́ру с овцы́ — koyunu yüzmek

    снима́ть ко́жу с апельси́на — portakalı soymak

    снима́ть я́блоки — elma devşirmek

    снима́ть после́дние помидо́ры — domatesi bozmak

    снима́ть урожа́й — ürün kaldırmak

    снима́ть бо́льший урожа́й с той же пло́щади — aynı toprak / alan üzerinden daha fazla ürün almak

    7) воен. çekmek

    снять полк с грани́цы — alayı huduttan çekmek

    8) görevden almak; işten çıkarmak ( увольнять)

    снять кого-л. с рабо́ты / с занима́емой до́лжности — görevinden almak

    судья́ снял его́ с соревнова́ний — hakem onu diskalifiye etti

    9) kaldırmak; geri almak

    снять свою́ кандидату́ру — adaylığını geri almak

    снять пье́су с репертуа́ра — oyunu sahneden kaldırmak

    10) almak, çıkarmak

    снима́ть ко́пию с докуме́нта — belgenin suretini / kopyasını almak / çıkarmak

    снима́ть ка́рту ме́стности — arazinin haritasını almak

    снима́ть отпеча́тки па́льцев — parmak izlerini almak

    11) resim çekmek / çıkarmak; filme almak ( на киноплёнку)

    снима́ть фильм — filim çekmek

    сними́ нас — resmimizi çek

    сце́на, кото́рую они́ снима́ли киноçevirdikleri sahne

    12) tutmak

    снима́ть да́чу — yazlık tutmak

    ••

    снять показа́ния с кого-л.birinin ifadesini almak

    как руко́й сня́ло́ — birebir geldi

    холо́дная вода́ как руко́й снима́ет уста́лость — soğuk su yorgunluğa birebirdir

    снима́ть боль — ağrıyı kesmek

    Русско-турецкий словарь > снимать

  • 31 убирать

    kaldırmak; toplamak; saklamak; atmak; süslemek,
    donatmak
    * * *
    несов.; сов. - убра́ть
    1) kaldırmak; toplamak

    убира́ть со стола́ — sofrayı toplamak / kaldırmak

    убери́те отсю́да э́тот шкаф — bu dolabı kaldırın buradan

    2) kaldırmak; çekmek

    урожа́й у́бран — ürün kaldırıldı / kalktı

    убира́ть хлеб (с по́ля) — ekini tarladan çekmek

    огоро́д они́ уже́ убра́ли — bostanı bozdular artık

    3) (поместить куда-л.) kaldırmak; saklamak

    ты э́ти де́ньги убери́ — bu parayı sakla sen

    куда́ бы нам убра́ть кни́ги? — kitapları nereye kaldırsak?

    4) (исключать, изымать) çıkarmak; kaldırmak; atmak

    с э́той рабо́ты его́ убра́ли — onu bu işten attılar

    убира́ть ко́мнату — odayı toplamak

    убира́ть в до́ме / в помеще́нии — ortalığı toplamak

    раз в неде́лю она́ хо́дит к ним убира́ть (в до́ме) — kadın / kız onlara haftada bir ortalık işine gider

    6) ( украшать) süslemek, donatmak
    7) ( убивать) temizlemek
    8) прост. ( съедать) temizlemek, yuvarlamak

    Русско-турецкий словарь > убирать

  • 32 atılmak

    ри́нуться
    * * *
    1) страд. от atmak

    çocuk okuldan atıldı — ма́льчика вы́гнали из шко́лы

    işten atılmak — быть уво́ленным с рабо́ты

    2) -e броса́ться, устремля́ться куда-л.

    hepsi pencereye atıldı — все бро́сились к окну́

    ileri atılmak — устремля́ться вперёд

    üzerine atılmak — напада́ть на кого-л.

    haydutlar yolcuların üzerine atıldılar — банди́ты напа́ли на пассажи́ров

    3) -e нача́ть де́лать (что-л.)

    hayata atılmak — вступи́ть в жизнь

    Türkçe-rusça sözlük > atılmak

  • 33 atılmak

    vi
    2) maceraya \atılmak sich ins Abenteuer stürzen
    tehlikeye \atılmak sich in Gefahr begeben
    işten atıldı ( fam) er ist (hinaus) geflogen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > atılmak

  • 34 absetzen

    ab|setzen
    I vt
    1) ( Gegenstand) indirmek, yere koymak; ( hinstellen) koymak ( auf -e); ( Hut, Brille) çıkarmak
    2) comm ( verkaufen) satmak
    3) ( entlassen) işten çıkarmak, görevden almak; ( Herrscher) tahttan indirmek
    4) ( aussteigen lassen) indirmek (an/in -de)
    5) ( den Reiter abwerfen) üstünden atmak
    6) theat ( Stück) sahneden almak
    7) fin ( Betrag) indirmek, düşmek;
    von der Steuer \absetzen vergiden düşmek [o indirmek]
    8) typo ( setzen) dizmek; ( Zeile) satırbaşı yapmak
    9) ( Säugetiere) memeden kesmek
    10) ( absondern) salgılamak
    11) med ( Behandlung) son vermek (-e); ( Medikament) bırakmak, kesmek
    II vr
    sich \absetzen
    1) chem çökelmek
    2) ( fam) ( verschwinden) savuşmak
    3) ( sich abheben) belirginleşmek
    4) mil geri çekilmek
    III vi ( unterbrechen) ara vermek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > absetzen

См. также в других словарях:

  • köprüleri atmak — bir işten vazgeçme veya geri dönme imkânı kalmayacak biçimde kesin bir davranışta bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • adımını geri atmak — başladığı bir işten geri dönmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • laf atmak — 1) söyleşmek, konuşmak Tabii Hayri Efendi yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) uzaktan, dolayısıyla dokunacak söz söyleyip işittirmek Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pasaportunu eline vermek — (birinin) kovmak, işten atmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak) — 1) bir şeyi anlamak, bir sorunu çözümlemek Ne yaparsanız yapın, yeter ki akıllıca olsun, demiş, çıkmış işin içinden! B. R. Eyuboğlu 2) güç bir sorunu çözemeyince kestirip atmak 3) bir konudan veya işten uzak durmak, kaçmak O, ne emrederse ben… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»