-
21 make smb redundant
v. personel fazlası nedeniyle işten atmak -
22 absägen
ab|sägenvt1) ( Ast) testere ile kesmek;den Ast \absägen, auf dem man sitzt ( fig) bindiği dalı kesmek -
23 feuern
-
24 Wüste
-
25 give sb the push
sepetlemek, isten atmak -
26 licenziare
t işten atmak; diploma vermek -
27 lay off
işten çıkarmak, geçici olarak uzaklaştırmak, ara vermek, kesmek, bırakmak, rahat bırakmak, bitmek, bir kenara koymak* * *işten çıkar* * *(to dismiss (employees) temporarily: Because of a shortage of orders, the firm has laid off a quarter of its workforce.) işten çıkarmak/atmak -
28 axe
n. balta; kısma, azaltma; işten kovma, kovma; enstrüman, çalgı————————v. kısmak, azaltmak, kovmak, işten kovmak* * *1. balta 2. baltala (v.) 3. balta (n.)* * *[æks] 1. noun(a tool with a (long) handle and a metal blade for cutting down trees and cutting wood etc into pieces.) balta2. verb1) (to get rid of; to dismiss: They've axed 50% of their staff.) atmak, kovmak2) (to reduce (costs, services etc): Government spending in education has been axed.) kısıntı yapmak, kısmak -
29 прогонять
несов.; сов. - прогна́ть1) kovmak; savmakего́ прогна́ли с рабо́ты разг. — onu isten kovdular / attılar
2) перен., разг. kovmak; atmak; dağıtmakпрогна́ть грусть-печа́ль — gamı kasaveti atmak
он стара́лся прогна́ть э́ту мысль — bu düşünceyi kovmaya çalışıyordu
••ве́тер прогна́л ту́чи — rüzgar kara bulutları dağıttı
-
30 снимать
несов.; сов. - снять1) almak; indirmek; çıkarmak; sökmekснима́ть паути́ну — örümcekleri almak
снять карти́ну (со стены́) — tabloyu indirmek
снять ры́бу с крючка́ — balığı iğneden çıkarmak
снять кастрю́лю (с огня) — tencereyi ateşten almak / indirmek
снять но́мер с автомаши́ны — arabanın plakasını sökmek
снима́ть су́дно с ме́ли — gemiyi yüzdürmek
2) çıkarmakснять пальто́ — paltoyu (sırtından) çıkarmak
снять сапоги́ — çizmeyi (ayağından) çıkarmak
снять очки́ — gözlüğünü çıkarmak
3) kaldırmakснима́ть оса́ду — muhasarayı kaldırmak
снима́ть арест на иму́щество — юр. haczi kaldırmak / fekketmek
э́тот запре́т снят — bu yasak kaldırıldı / kalktı
снять печа́ть — mührü açmak / fekketmek
снять с себя́ отве́тственность — sorumluluğu üstünden atmak
5) almak; soymakснима́ть пе́ну — köpükleri almak
снима́ть сли́вки с молока́ — sütün kaymağını almak
снима́ть грим — makyajını silmek
снима́ть шку́ру с овцы́ — koyunu yüzmek
снима́ть ко́жу с апельси́на — portakalı soymak
6) devşirmekснима́ть я́блоки — elma devşirmek
снима́ть после́дние помидо́ры — domatesi bozmak
снима́ть урожа́й — ürün kaldırmak
снима́ть бо́льший урожа́й с той же пло́щади — aynı toprak / alan üzerinden daha fazla ürün almak
7) воен. çekmekснять полк с грани́цы — alayı huduttan çekmek
8) görevden almak; işten çıkarmak ( увольнять)снять кого-л. с рабо́ты / с занима́емой до́лжности — görevinden almak
судья́ снял его́ с соревнова́ний — hakem onu diskalifiye etti
9) kaldırmak; geri almakснять свою́ кандидату́ру — adaylığını geri almak
снять пье́су с репертуа́ра — oyunu sahneden kaldırmak
10) almak, çıkarmakснима́ть ко́пию с докуме́нта — belgenin suretini / kopyasını almak / çıkarmak
снима́ть ка́рту ме́стности — arazinin haritasını almak
снима́ть отпеча́тки па́льцев — parmak izlerini almak
11) resim çekmek / çıkarmak; filme almak ( на киноплёнку)снима́ть фильм — filim çekmek
сними́ нас — resmimizi çek
сце́на, кото́рую они́ снима́ли кино — çevirdikleri sahne
12) tutmakснима́ть да́чу — yazlık tutmak
13) ( в карточной игре) kesmek••снять показа́ния с кого-л. — birinin ifadesini almak
как руко́й сня́ло́ — birebir geldi
холо́дная вода́ как руко́й снима́ет уста́лость — soğuk su yorgunluğa birebirdir
снима́ть боль — ağrıyı kesmek
-
31 убирать
kaldırmak; toplamak; saklamak; atmak; süslemek,donatmak* * *несов.; сов. - убра́ть1) kaldırmak; toplamakубира́ть со стола́ — sofrayı toplamak / kaldırmak
убери́те отсю́да э́тот шкаф — bu dolabı kaldırın buradan
2) kaldırmak; çekmekурожа́й у́бран — ürün kaldırıldı / kalktı
убира́ть хлеб (с по́ля) — ekini tarladan çekmek
огоро́д они́ уже́ убра́ли — bostanı bozdular artık
3) (поместить куда-л.) kaldırmak; saklamakты э́ти де́ньги убери́ — bu parayı sakla sen
куда́ бы нам убра́ть кни́ги? — kitapları nereye kaldırsak?
4) (исключать, изымать) çıkarmak; kaldırmak; atmakс э́той рабо́ты его́ убра́ли — onu bu işten attılar
5) toplamakубира́ть ко́мнату — odayı toplamak
убира́ть в до́ме / в помеще́нии — ortalığı toplamak
раз в неде́лю она́ хо́дит к ним убира́ть (в до́ме) — kadın / kız onlara haftada bir ortalık işine gider
6) ( украшать) süslemek, donatmak7) ( убивать) temizlemek8) прост. ( съедать) temizlemek, yuvarlamak -
32 atılmak
ри́нуться* * *1) страд. от atmakçocuk okuldan atıldı — ма́льчика вы́гнали из шко́лы
işten atılmak — быть уво́ленным с рабо́ты
2) -e броса́ться, устремля́ться куда-л.hepsi pencereye atıldı — все бро́сились к окну́
ileri atılmak — устремля́ться вперёд
üzerine atılmak — напада́ть на кого-л.
haydutlar yolcuların üzerine atıldılar — банди́ты напа́ли на пассажи́ров
3) -e нача́ть де́лать (что-л.)hayata atılmak — вступи́ть в жизнь
-
33 atılmak
vi2) maceraya \atılmak sich ins Abenteuer stürzentehlikeye \atılmak sich in Gefahr begebenişten atıldı ( fam) er ist (hinaus) geflogen -
34 absetzen
ab|setzenI vt4) ( aussteigen lassen) indirmek (an/in -de)5) ( den Reiter abwerfen) üstünden atmakvon der Steuer \absetzen vergiden düşmek [o indirmek]9) ( Säugetiere) memeden kesmekII vrsich \absetzen1) chem çökelmek3) ( sich abheben) belirginleşmek4) mil geri çekilmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
köprüleri atmak — bir işten vazgeçme veya geri dönme imkânı kalmayacak biçimde kesin bir davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adımını geri atmak — başladığı bir işten geri dönmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf atmak — 1) söyleşmek, konuşmak Tabii Hayri Efendi yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) uzaktan, dolayısıyla dokunacak söz söyleyip işittirmek Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pasaportunu eline vermek — (birinin) kovmak, işten atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak) — 1) bir şeyi anlamak, bir sorunu çözümlemek Ne yaparsanız yapın, yeter ki akıllıca olsun, demiş, çıkmış işin içinden! B. R. Eyuboğlu 2) güç bir sorunu çözemeyince kestirip atmak 3) bir konudan veya işten uzak durmak, kaçmak O, ne emrederse ben… … Çağatay Osmanlı Sözlük