-
1 schwelen
için için yanmak (ateş) -
2 für
içinlehte -
3 für
1) ( zugunsten von) için;\für dich/mich senin/benim için;kann ich noch etw \für Sie tun? sizin için bir şeyler daha yapabilir miyim?;ich bin \für deine Idee düşüncenden yanayım;ich bin \für den Frieden barıştan yanayımsich \für etw entscheiden bir şey için karar vermek;\für sich ( allein) tek başına;das F\für und Wider lehte ve aleyhte2) ( im Verhältnis zu)er ist sehr groß \für sein Alter yaşına göre boyu çok uzun;das ist eine Sache \für sich bu kendi çapında bir iş, bu başlı başına bir iş3) ( zeitlich) için;\für einige Wochen birkaç haftalığına [o hafta için];ich gehe \für zwei Jahre ins Ausland iki yıllığına [o yıl için] yurt dışına gidiyorum;\für immer ilelebet;\fürs Erste ilk başta4) Jahr \für Jahr yıldan yıla;Tag \für Tag her Allahın günü;Schritt \für Schritt adım adım;Wort \für Wort kelimesi kelimesine5) ( wegen) için;ich \für meine Person benim için, bana göre, kendi payıma6) ( zum Zweck) için;ein Mittel \für Kopfschmerzen ( fam) baş ağrısı için ilaç;\für nichts und wieder nichts boşu boşuna7) ( anstelle von) yerine;ich bin \für ihn eingesprungen onun yerine geçtim;was verlangen Sie \für den Anzug? elbiseye ne istiyorsunuz?8) ( mit Fragepronomen)was \für eine Frage ist das? bu ne biçim soru?;was \für ein Pilz ist das? bu ne mantarı?;was \für eine komische Idee! ne komik bir düşünce!;aus was \für Gründen auch immer her ne sebepten olursa olsun -
4 bemühen
bemühen* [bə'my:ən]I vrsich \bemühen ( sich Mühe geben) uğraşmak (um için), gayret göstermek (um için), çaba harcamak (um için);bitte \bemühen Sie sich nicht! lütfen zahmet etmeyin!;sich um etw \bemühen bir şey için uğraşmak [o gayret göstermek];sich um eine Stelle \bemühen bir iş yeri bulmak için uğraşmak;sich um jdn \bemühen biri için zahmete girmek [o katlanmak];wärst du so freundlich, dich zu mir zu \bemühen? zahmet olmazsa bana gelebilir misin?jdn zu sich \bemühen birinin yanına gelmesini rica etmek -
5 deshalb
bu yüzden, onun için, bundan dolayı;ich habe das \deshalb getan, weil ich es für richtig halte bunu doğru bulduğum için yaptım;\deshalb frage ich ja bu yüzden soruyorum ya, onun için soruyorum ya;gerade \deshalb! bu yüzden işte!, onun için işte!, bundan dolayı işte!;gerade \deshalb... işte bu yüzden..., işte onun için..., işte bundan dolayı... -
6 Verantwortung
jdn für etw zur \Verantwortung ziehen birini bir şeyden sorumlu tutmak;die \Verantwortung für etw übernehmen bir şey için sorumluluk üstlenmek;auf eigene \Verantwortung sorumluluğu kendine ait olmak üzere;die \Verantwortung für jdn/etw tragen bir kimse/şey için sorumluluk taşımak;sich aus der \Verantwortung stehlen sorumluluktan kaçınmak -
7 verwenden
-
8 Zeit
a. ling, sport zaman, vakit; (\Zeitpunkt) an; (\Zeitraum) süre [o müddet]; (\Zeitalter) çağ; (Bronze\Zeit, Stein\Zeit) devir; (Uhr\Zeit) saat; (Jahres\Zeit) mevsim;seit einiger/geraumer \Zeit bir/uzun süredir;nach türkischer \Zeit Türk saati ile;zu jeder \Zeit her zaman;zu keiner \Zeit hiçbir zaman;zur \Zeit Napoleons Napolyon devrinde;eine \Zeit lang bir zaman boyunca; ( eine Weile) bir süre [o müddet];seit dieser \Zeit bu [o o] zamandan beri;nach kurzer \Zeit az zaman sonra;mit der \Zeit zamanla;mit der \Zeit gehen zamana uymak;wir wollen keine \Zeit verlieren vakit geçirmeyelim;wir haben noch fünf Minuten \Zeit daha beş dakika vaktimiz var;wo warst du denn die ganze \Zeit? bunca zaman neredeydin?;\Zeit gewinnen vakit kazanmak;jdm die \Zeit stehlen ( fam) birinin vaktini almak;jdm dat mit etw dat die \Zeit vertreiben bir şeyle birini oyalamak, bir şeyle birinin vaktini almak;auf \Zeit süreli;es wird ( allmählich) \Zeit (yavaş yavaş) vakit geliyor;es ist an der \Zeit ( zu gehen) (gitme) vakti geldi;morgen um diese \Zeit yarın bu vakitler;um 12 Uhr mitteleuropäischer \Zeit Orta Avrupa saatiyle saat 12'de;der größte Schwindler aller \Zeiten gelmiş geçmiş en büyük düzenbaz;zur rechten \Zeit zamanı gelince;alles zu seiner \Zeit! her şeyin zamanı var!;von \Zeit zu \Zeit zaman zaman, vakit vakit;auf bestimmte \Zeit belirli bir süre için;auf unbestimmte \Zeit belirsiz bir süre için;im Laufe der \Zeit zaman geçtikçe;die heutige \Zeit şimdiki zaman, zamane, günümüz;die gute alte \Zeit! hey gidi günler hey!;das waren noch \Zeiten! ne günlerdi onlar!, o günler ne günlerdi!;zu der \Zeit, als ich jung war/in Köln wohnte ben gençken/Köln'de otururken;in letzter \Zeit son zamanda;in nächster \Zeit yakın zamanda;für alle \Zeiten ebediyen;auf unabsehbare \Zeit belirsiz bir süre için;die \Zeiten ändern sich zamanlar değişiyor;das ist vor meiner \Zeit geschehen bu benim zamanımdan önce oldu;zu meiner \Zeit benim zamanımda;du liebe \Zeit! bak sen şu işe!;\Zeit ist Geld ( prov) vakit nakittir -
9 hineinarbeiten
(sich) işə alışmaq, öyrəşmək; \hineinarbeitenbekommen* vt basmaq, tıxamaq; \hineinarbeitenblicken vi ötəri baxmaq, göz gəzdirmək; \hineinarbeitenbringen* vt içəri gətirmək; yerləşdirmək; \hineinarbeitendenken* (sich) dərindən düşünmək, ətraflı düşünmək; \hineinarbeitendrängen I vt soxmaq, tıxamaq; II sich \hineinarbeitendrängen 1. soxulmaq, girmək; 2. qılığa girmək; \hineinarbeitenfahren* vi (s) girmək (miniklə); \hineinarbeitenfallen* vi (s) 1. nəyinsə içinə düşmək; 2. məc. çətin vəziyyətə düşmək; \hineinarbeitenfinden* (sich) (in A) öyrəşmək, alışmaq; \hineinarbeitenfließen* vi (s) axıb içinə tökülmək; \hineinarbeitenführen vt içəri salmaq, içəri gətirmək; \hineinarbeitengeh(e)n vi (s) girmək, daxil olmaq; yerləşmək, sığmaq; \hineinarbeitengeraten* vi (s) bir şeyin içinə düşmək; \hineinarbeitengießen vt tökmək; \hineinarbeitenjagen vt içəri qovmaq (salmaq); \hineinarbeitenkommen vi (s) girmək, daxil olmaq; \hineinarbeitenkriechen* vi (s) sürünüb içəri girmək; \hineinarbeitenlassen* vt içəri buraxmaq; \hineinarbeitenlaufen* vi (s) yüyürüb girmək, içəri qaçmaq; \hineinarbeitenlegen vt 1. qoymaq, yerləşdirmək (bir şeyin içinə); 2. məc. aldatmaq; \hineinarbeitenlesen* (sich) diqqətlə oxumaq; \hineinarbeitenmengen (sich), \hineinarbeiten mischen (sich) qarışmaq, qatışmaq; \hineinarbeitenpassen vi 1. yaraşmaq; 2. girmək; \hineinarbeitenreiten* I vi (s) at üstündə içəri girmək; II vt j-n in eine Geschichte \hineinarbeitenreiten kimisə işə salmaq; III sich \hineinarbeitenreiten məc. işə düşmək; \hineinarbeiten rennen* vi (s) yüyürüb içəri girmək; \hineinarbeiten schlittern vi məc. əngələ düşmək; \hineinarbeiten schmuggeln vt 1. qaçaq mal gətirmək; 2. məc. soxmaq, dürtmək; \hineinarbeitenschütten vt tökmək, boşaltmaq; \hineinarbeitensehen* vi içəri baxmaq; \hineinarbeitenspringen* vi (s) içəri tullanmaq; \hineinarbeitenstecken vt soxmaq, batırmaq; \hineinarbeitensteigen vi (s) içəri girmək; \hineinarbeitenstellen vt qoymaq; \hineinarbeitenstoßen vt soxmaq, içəri itələmək; \hineinarbeitentragen* vt gətirmək; \hineinarbeitentreiben* vt qovmaq, salmaq; \hineinarbeitentun vt içinə qoymaq, daxil etmək; \hineinarbeitenwachsen* vi (s) kök salmaq, bitmək -
10 Anlass
aus diesem \Anlass bu vesileyle;das gibt \Anlass zur Sorge bu, insanı endişeye düşürüyor2) ( Gelegenheit) fırsat, vesile;bei diesem \Anlass bu vesileyle;ein willkommener \Anlass uygun bir fırsat [o vesile];jdm \Anlass geben zu... birine... için fırsat vermek -
11 belohnen
-
12 bestimmen
bestimmen*I vidu hast hier nichts zu \bestimmen burada senin sözün geçmezII vt1) ( Termin) belirlemek, tayin etmek2) ( Preis) biçmek3) ( ernennen) atamak, tayin etmek5) ( ausersehen) öngörmek (für/zu için/için);wir sind füreinander bestimmt kader bizi birbirimiz için öngörmüş, biz birbirimiz için yaratılmışız -
13 da
da [da:]I adv\da draußen dışarıda;\da kommt er işte geliyor;\da, wo...... bulunan yerde;\da drüben şurada;\da oben/unten orada yukarıda/aşağıda;gehen sie \da herum oradan gidiniz;\da ist/sind... orada... var;gibst du mir bitte mal das Buch? — \da! kitabı lütfen bana bir verir misin? — işte!2) ( zeitlich)es ist zwei Jahre her, \da haben sie die Kirche restauriert kiliseyi restore edeli iki yıl oldu;als ich das machte, \da war ich noch ein Kind bunu yaptığımda henüz bir çocuktum;\da fällt mir gerade ein, ... aklıma gelmişken...;von \da an ondan sonra3) ( in diesem Falle) bu durumda;\da haben Sie aber nicht Recht ama bunda haklı değilsiniz;und \da wagst du es noch zu kommen? ve bu durumda gelmeyi göze alıyor musun?;\da kannst du lange warten! ( fam) bekle yârin köşesini!, daha çok beklersin!4) ( vorhanden)\da sein olmak; ( vorrätig) bulunmak;es ist niemand \da burada kimse yok;ich bin gleich wieder \da hemen geri geliyorum;war Thomas gestern \da Thomas dün burada mıydı?;ist noch Milch \da? (biraz) daha süt var mı?;das stellt alles \da Gewesene in den Schatten bu, şimdiye kadar gelmiş geçmiş her şeyi gölgede bırakır;\da ist er işte orada5) ( zur Verfügung)\da sein für jdn birisi için hazır bulunmak;er ist immer für mich \da onun benim için her zaman vakti varII konj1) ( weil) çünkü, -diği için;es geht nicht, \da die Zeit nicht reicht olmaz, çünkü vakit yetmez, vakit yetmediği için olmaz, vakit yetmediğine göre olmazsehnsüchtig erwartet er die Stunde, \da sie bei ihm sein wird yanında olacağı saati hasretle [o dört gözle] bekliyor -
14 dafür
1) ( für das) onun için, bunun için;wir haben kein Geld \dafür onun için paramız yok;der Grund \dafür ist, dass... onun nedeni...dir;ich bin \dafür ben ondan yanayım, ben buna taraftarım;alles spricht \dafür her şey ondan yana;wie lange brauchst du \dafür? o ne kadar zamanını alır?, onun için ne kadar zamana ihtiyacın var?2) ( zum Ausgleich)in Englisch ist sie schlecht, \dafür ist sie gut in Mathematik İngilizcesi kötü, buna karşı matematiği iyi3) ( in Hinblick darauf)\dafür, dass er so klein ist, spielt er ganz gut Basketball öyle küçük olmasına bakılırsa, bayağı iyi basketbol oynuyor4) ( weil) çünkü;sie kannte sich in Grammatik aus, \dafür war sie ja Linguistin gramer hakkında bilgisi vardı, çünkü dil bilimcisiydi -
15 Feuer
Feuer <-s> ['fɔıɐ] nt1. kein pl1) mil ateş;das \Feuer eröffnen/einstellen ateş açmak/kesmek2) ( Temperament)dieses Pferd hat viel \Feuer bu at çok ateşli2. <-s, -> nt1) ( vom Menschen kontrolliert) ateş;das olympische \Feuer Olimpiyat Ateşi;\Feuer fangen ateş almak, tutuşmak;haben Sie \Feuer? ateşiniz var mı?;jdm \Feuer geben birine ateş vermek;mit dem \Feuer spielen ( fig) ateşle oynamak;für jdn durchs \Feuer gehen biri için kendini ateşe atmak, biri için canını vermek;jdm \Feuer unterm Hintern machen ( fam) birini dürtüklemek;Öl ins \Feuer gießen ( fig) yangına körükle gitmek2) ( Brand) yangın, ateş;\Feuer an etw legen bir şeye kundak koymak, yangın çıkarmak için bir şeyi tutuşturmak;\Feuer und Flamme für etw/jdn sein ( fam) bir şey/kimse için yanıp tutuşmak;\Feuer fangen ( in Brand geraten) yanmaya başlamak, tutuşmak; ( sich begeistern) ateşlenmek;gebranntes Kind scheut das \Feuer ( prov) sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer -
16 gelten
gelten <gilt, galt, gegolten> ['gɛltən]vietw \gelten lassen bir şeyi kabul etmek;das gilt nicht! bu geçerli değil!, bu sayılmaz!das gilt als sicher bunun böyle olduğu kesin4) ( bestimmt sein) için olmak;das gilt dir bu senin içindi;\gelten für jdn/für etw ( betreffen) bir kimse/şey için geçerli olmak;und das gilt auch für dich ve bu senin için de geçerlidir -
17 schämen
schämen ['ʃɛ:mən]vrsich \schämen utanmak (wegen/für -den (dolayı) /için) ( vor -den), ar etmek (wegen/für -den (dolayı) /için), utanç duymak (wegen/für -den (dolayı) /için), arına dokunmak (wegen/für -den (dolayı) /için);er schämt sich für sein Verhalten davranışından dolayı utanıyor;du solltest dich \schämen! utan! -
18 verwendbar
kullanılır (zu/für için/için), kullanılabilir (zu/für için/için);mehrfach \verwendbar defalarca kullanılabilir -
19 um
um1. präp (A) çevresinde, etrafında;um den Baum (herum) ağacın etrafında;um die Ecke köşeyi dönünce;(bezüglich) es steht schlecht um ihn onun durumu kötü;schade um sie! ona yazık!;um jemandes Willen (b-nin) aşkına, uğruna, içinum Ostern (herum) Paskalya sıralarında;um 10 % billiger % 10 (oranında) daha ucuz;(ungefähr) es kostet um 50 Euro (herum) fiyatı 50 öro kadar;um so mehr (weniger) ( als -diği için) bir o kadar daha çok (az)2. adj vorbei geçmiş, bitmiş;die Zeit ist um süre doldu3. konj: um zu -mek için -
20 Antrag
einen \Antrag auf etw stellen bir şey için istemde bulunmak2) ( Formular) başvuru, dilekçeder \Antrag wurde mehrheitlich angenommen önerge çoğunlukla kabul edildi4) (Heirats\Antrag) teklif
См. также в других словарях:
için — e. 1) Amacıyla, maksadıyla Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. S. F. Abasıyanık 2) Neden ve sonuç belirten bir söz Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. R. N. Güntekin 3) dan /… … Çağatay Osmanlı Sözlük
için-için — z. 1. Gizlin, heç kəsə hiss etdirmədən; içində, ürəyində, qəlbində. Fərhad özlüyündə bu sözlərə için için gülürdü. Ə. Vəl.. 2. Yanıqlı yanıqlı, yana yana, acı acı. Ağlar da için için edər ah: – Bu körpəmə sən şəfa ver, Allah! A. Ş.. Həcər isə… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
için için — zf. İçinden, açığa vuramayarak, yavaş yavaş, gizli gizli Eve gidinceye kadar annesinin kucağında ağlayan bir çocuk gibi için için ağladım. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için gülmek (veya gülümsemek) — belli etmeden, gizli gizli gülmek Badik Ahmet hesap isteyen patrona, eski günleri ne çabuk unuttun? gibi için için gülümserdi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için yanmak — 1) ateşin yanması sürmek, farkına varılmadan yanmak Ocak için için yanmış. Kuru çalı da varmış kenarda. Ateş oraya sıçrıyor. H. Taner 2) mec. dışa vurmadan çok üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ICIN — Intracoronary Streptokinase Trial of the Interuniversity Cardiology Institute of the Netherlands … Medical dictionary
ICIN — International Conference on Intelligent Networks 1989, 1992, 1994 … Acronyms
ICIN — International Conference on Intelligent Networks 1989, 1992, 1994 … Acronyms von A bis Z
ICIN — • Intracoronary Streptokinase Trial of the Interuniversity Cardiology Institute of the Netherlands … Dictionary of medical acronyms & abbreviations
için — içli; içkin … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için kaynamak — aşırı heyecan, gözü peklik ve hareket içindeyken bunu belli etmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük