-
1 giysiler
n. wardrobe, things -
2 eski püskü giysiler
n. rags -
3 kışlık giysiler
n. winterweight clothes -
4 naylon giysiler
n. nylons -
5 yün giysiler
n. woolies, woollens, woollies -
6 örgü giysiler
n. knitwear -
7 ulusal
-
8 arka
I s1) Hinterseite f, Rückseite f\arkada müzik çalıyordu im Hintergrund spielte die Musik\arkaya geçmek ( kuyrukta) sich hinten anstellenbir şeyi \arkada bırakmak etw hinter sich lassen; ( ölen kimseye göre) etw hinterlassenevin \arkasında bahçe var hinter dem Haus ist ein Garten, auf der Rückseite des Hauses befindet sich ein GartenMuğla'nın üç kilometre \arkasında drei Kilometer hinter Muðlabirine \arka çevirmek jdm den Rücken zukehrenbirine \arka olmak jdm den Rücken stärkenbirini \arkadan vurmak ( fig) jdm in den Rücken fallenbirinin \arkasından hinter jds Rückenbir şeyin \arkasını getirememek etw nicht bis zum Ende führen können\arkasından koşmak hinterherlaufenbir işin \arkasına düşmek [o takılmak] eine Sache verfolgen, sich hinter eine Sache klemmenbirinin \arkasına düşmek jdn verfolgen5) Rückenlehne f\arkasındaki giysiler çok eskiydi die Kleidung, die er (am Körper) trug, war sehr alt\arka bulmak sich Rückendeckung schaffen\arkası ol(ma) mak (keine) Rückendeckung habenbirine \arka olmak jdm Rückendeckung geben -
9 elbise
elbise s -
10 üst baş
-
11 ulusal
milli; ulusal bayram – milli bayram; ulusal giysiler – milli geyimlərmilli
См. также в других словарях:
giyinik — sf., ği Giyinmiş olan Yarınlara güvenen sımsıkı giyinik / Gövdelerde eğreti / En süslü giysiler. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
giysi — is. Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, urba Hanımlar, tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar. Ç. Altan Birleşik Sözler resmî giysi … Çağatay Osmanlı Sözlük
harç — is., cı, Ar. ḫarc 1) Harcanan para, masraf 2) ekon. Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para Tapu harcı. Mahkeme harcı. 3) Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı 4) mim. Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvır zıvır — is. 1) Önemsiz, değersiz, derme çatma şey Gezilere çıkanlar, kürkler, bir yığın kıvır zıvır, gösterişli giysiler getirerek geçerler gümrükten. N. Cumalı 2) Önemsiz ayrıntı 3) sf. Gereksiz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kostümlü — sf. 1) Kostüm giymiş olan 2) Alışılmış ve günlük giysilerin dışında bazı özel giysiler giyilen … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst baş — is. Giyecekler, giysiler Mendilimle üstümü başımı sildim. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller üstü başı dökülmek üstüne başına etmek üstünden başından akmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazı getirmek — yazlık giysiler giymek … Çağatay Osmanlı Sözlük
elbise — (A.) [ ﻪﺴﺒﻝا ] giysiler … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
esvâb — (A.) [ باﻮﺛا ] giysiler … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
melâbis — (A.) [ ﺲﺑﻼﻡ ] giysiler … Osmanli Türkçesİ sözlüğü