-
1 giyinme
-
2 giyinme
n. wear -
3 giyinme
ντύσιμο -
4 giyinme
dressing oneself -
5 giyinme odası
Ankleideraum m, Ankleidezimmer nt -
6 giyinme odası
n. dressing room, changing room, tiring room, vestiary, vestry* * *dressing room -
7 karşı cins gibi giyinme ve davranma
n. transvestismTurkish-English dictionary > karşı cins gibi giyinme ve davranma
-
8 kilise giyinme odası
n. vestiary, vestry -
9 dressing room
giyinme odası, soyunma odası, makyaj odası* * *giyinme odası -
10 tiring room
giyinme odası -
11 tiring room
giyinme odası -
12 paskamer
giyinme odası [-nı] s -
13 dressing room
giyinme odası -
14 vestry
n. giyinme odası, kilise giyinme odası* * *emanet -
15 vestiary
adj. elbiselerle ilgili————————n. giyinme odası, kilise giyinme odası -
16 vestiary
adj. elbiselerle ilgili————————n. giyinme odası, kilise giyinme odası -
17 Ankleideraum
Ankleideraum <-(e) s, -räume> m -
18 dressing-room
noun (a room (in a theatre etc) for actors etc to change in.) soyunma/giyinme odası -
19 wear
n. giyinme, kullanma, elbise, giysi, eskime, yıpranma, aşınma, dayanma, dayanıklılık————————v. giymek, takmak, taşımak, dayanmak, takınmak, aşındırmak, yıpratmak, soldurmak, solmak, yıpranmamak, boca etmek, volta vurmak* * *1. aşın 2. giy (v.) 3. giysi (n.)* * *[weə] 1. past tense - wore; verb1) (to be dressed in or carry on (a part of) the body: She wore a white dress; Does she usually wear spectacles?) giymek, takmak2) (to arrange (one's hair) in a particular way: She wears her hair in a pony-tail.) yapmak, kesmek3) (to have or show (a particular expression): She wore an angry expression.) takınmak4) (to (cause to) become thinner etc because of use, rubbing etc: This carpet has worn in several places; This sweater is wearing thin at the elbows.) incel(t)mek, aşın(dır)mak5) (to make (a bare patch, a hole etc) by rubbing, use etc: I've worn a hole in the elbow of my jacket.) açmak, oluşturmak6) (to stand up to use: This material doesn't wear very well.) dayanmak2. noun1) (use as clothes etc: I use this suit for everyday wear; Those shoes won't stand much wear.) giy(in)me2) (articles for use as clothes: casual wear; sportswear; leisure wear.) giysi, giyim3) ((sometimes wear and tear) damage due to use: The hall carpet is showing signs of wear.) yıpranma, eskime4) (ability to withstand use: There's plenty of wear left in it yet.) dayanma•- wearable- wearer
- wearing
- worn
- wear away
- wear off
- wear out
- worn out -
20 changing room
n. giyinme odası, soyunma odası
- 1
- 2
См. также в других словарях:
giyinme — is. Giyinmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEKAMMUS — Giyinme, gömlek giyme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bakım — is. 1) Bakma işi 2) Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek Bahçe bakım ister. 3) Birinin beslenme, giyinme vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi Birleşik Sözler bakımevi bakım yurdu tam bakım yoğun bakım Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkacak — is., ğı 1) Hamamlarda dışarıya çıkıp giyinme yerine giderken kurulanmak üzere verilen havlu 2) Boy ölçüşecek kimse Ona çıkacak kimse yoktur … Çağatay Osmanlı Sözlük
giyiniş — is. Giyinme işi veya biçimi Giyinişi, davranışları, konuşması ile yazdıklarına benzeyerek yaşadı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarım coğrafyası — is., coğ. Beslenme, giyinme vb. gereksinimlerin ve tarımla ilgili verilerin gösterildiği veya konu edildiği coğrafya bilimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuvalet — is., Fr. toilette 1) Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim. P. Safa 2) Abiye Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet. T.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iktisâ — (A.) [ ﺎﺴﺘﮐا ] giyinme, bürünme. ♦ iktisâ etmek giymek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
telebbüs — (A.) [ ﺲﺒﻠﺕ ] giyinme … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
LEBS — Giyecek şey. * Giyme. Giyinme. * Bir mânayı diğer bir mânâ ile karıştırmak. Sözün karışık ve şüpheli olması. Sözü karıştırıp şüpheye düşmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İHTİYACAT-I ZARURİYE — Zaruri ihtiyaçlar. (Ev, yeme, içme, yakma, giyinme v.s. gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük