-
1 en
I1 lieu -de, -da◊aller / vivre en Espagne — İspanya'da yaşamaya gitmek
2 matière kullanılan malzemeyi bildirir3 état -li4 période -ın5 moyen -le, -la6 domaine çalışma alanı bildirir7 au moment où -(y)ken, -(e)rken◊II1 d'un lieu -den, -dan◊J'en viens. — Oradan geliyorum.
2 de qqch -den, -dan◊J'en veux encore. — Bundan daha istiyorum.
◊J'en ai acheté deux. — Ondan iki tane aldım.
См. также в других словарях:
çavuş üzümü — is., bit. b. Kabuğu ince, çekirdeği ufak, iri taneli bir tür beyaz üzüm Dün akşam, İstanbul dan gelirken cebimdeki son mecidiyeyi bozdurup iki okka çavuş üzümü aldım. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
değişmek — nsz 1) Başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek Ben gelirken yarım saat içinde hava değişmiş, kara yel kudurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Yerine başka şey veya kimse gelmek Eskiler arasında duvardaki saatli maarif takvimleri de değişmiş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
esrarengiz — sf., Ar. esrār + Far. engīz Gizlerle, sırlarla örtülü, esrarlı Evime kaçmaklığım lazım gelirken, Zekeriya sofrasının esrarengizliğini öğrenmek cazibesine kapıldım. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gastrula — is., biy., Alm. Gastrula Yumurta hücresi oğulcuk durumuna gelirken blastulanın bir noktasından çukurlaşarak iç içe geçmiş iki hücre katmanı biçimine girme evresi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçmaklık — is., ğı Kaçma durumu Evime kaçmaklığım lazım gelirken, Zekeriya sofrasının esrarengizliğini öğrenmek cazibesine kapıldım. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
pano — is., Fr. panneau 1) Üzerine bildiri, açıklama veya tanıtma kâğıtları tutturmak için hazırlanmış levha 2) Elektrikle çalışan araçların kontrol ve komuta düğmeleri, ekran, sinyal lambası vb. parçalarının bir arada toplandığı bölüm 3) Ağaç duvar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yolcu salonu — is. Liman, istasyon, otogar vb. yerlerde, yolcuların giderken veya gelirken oturma, dinlenme imkânını buldukları yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
lâm elif çevirmek (veya çizmek) — kısa bir süre dolaşıp gelmek Akşamüstü gelirken, Langa dan doğru bir lâm elif çevirelim dedik. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağını (veya ayaklarını) sürümek — 1) verilen bir işi ağırdan almak 2) bir yerden uzaklaşmak üzere bulunmak 3) halk inanışına göre bir kimse gelirken ardından başkalarının da gelmesine yol açmak 4) ölmek üzere olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başına gelmek — 1) bir görevi üstlenmek, yüklenmek 2) kötü bir durumla karşılaşmak 3) beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak O gün Bakırköy den gelirken yolda benim başıma gelenleri sana bir anlatsam... O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
elini kolunu sallaya sallaya gelmek — 1) gelirken hiçbir armağan getirmemek 2) bitirmeye gittiği işten sonuç alamadan dönmek … Çağatay Osmanlı Sözlük