Перевод: с французского на все языки

со всех языков на французский

gelirken

См. также в других словарях:

  • çavuş üzümü — is., bit. b. Kabuğu ince, çekirdeği ufak, iri taneli bir tür beyaz üzüm Dün akşam, İstanbul dan gelirken cebimdeki son mecidiyeyi bozdurup iki okka çavuş üzümü aldım. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • değişmek — nsz 1) Başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek Ben gelirken yarım saat içinde hava değişmiş, kara yel kudurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Yerine başka şey veya kimse gelmek Eskiler arasında duvardaki saatli maarif takvimleri de değişmiş… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • esrarengiz — sf., Ar. esrār + Far. engīz Gizlerle, sırlarla örtülü, esrarlı Evime kaçmaklığım lazım gelirken, Zekeriya sofrasının esrarengizliğini öğrenmek cazibesine kapıldım. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gastrula — is., biy., Alm. Gastrula Yumurta hücresi oğulcuk durumuna gelirken blastulanın bir noktasından çukurlaşarak iç içe geçmiş iki hücre katmanı biçimine girme evresi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaçmaklık — is., ğı Kaçma durumu Evime kaçmaklığım lazım gelirken, Zekeriya sofrasının esrarengizliğini öğrenmek cazibesine kapıldım. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pano — is., Fr. panneau 1) Üzerine bildiri, açıklama veya tanıtma kâğıtları tutturmak için hazırlanmış levha 2) Elektrikle çalışan araçların kontrol ve komuta düğmeleri, ekran, sinyal lambası vb. parçalarının bir arada toplandığı bölüm 3) Ağaç duvar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yolcu salonu — is. Liman, istasyon, otogar vb. yerlerde, yolcuların giderken veya gelirken oturma, dinlenme imkânını buldukları yer …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lâm elif çevirmek (veya çizmek) — kısa bir süre dolaşıp gelmek Akşamüstü gelirken, Langa dan doğru bir lâm elif çevirelim dedik. H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayağını (veya ayaklarını) sürümek — 1) verilen bir işi ağırdan almak 2) bir yerden uzaklaşmak üzere bulunmak 3) halk inanışına göre bir kimse gelirken ardından başkalarının da gelmesine yol açmak 4) ölmek üzere olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başına gelmek — 1) bir görevi üstlenmek, yüklenmek 2) kötü bir durumla karşılaşmak 3) beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak O gün Bakırköy den gelirken yolda benim başıma gelenleri sana bir anlatsam... O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • elini kolunu sallaya sallaya gelmek — 1) gelirken hiçbir armağan getirmemek 2) bitirmeye gittiği işten sonuç alamadan dönmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»