-
41 donnern
-
42 thunder
gök gürültüsü; (gök) gürlemek; gümbürdemek; bagirmak, gürlemek -
43 gök
I1) голубо́й, лазу́рный; си́ний, небе́сный ( о цвете)2) разг. си́ний с зелёным отте́нком3) незре́лый, зелёный (о плодах и т. п.)II озвонч. -ğüне́бо, небосво́д••- göklere çıkmakgökte ararken yerde bulmak — погов. иска́ть на не́бе, [а] найти́ на земле́
- gök delinmek
- gök gürlemek
- göğe merdiven dayamış -
44 top
мяч (м) пу́шка (ж)* * *1.1) мячfutbol topu — футбо́льный мяч
2) кру́глая часть / дета́ль (в аппаратах, приборах)duvar saatinin topu — ма́ятник стенны́х часо́в
kantarın topu — ги́ря безме́на
3) руло́н (бумаги, ткани)bir top basma — [оди́н] руло́н си́тца
4) сто́пкаdefter topları — сто́пки тетра́дей
5) пу́шка, [артиллери́йское] ору́диеtop ateşi — артиллери́йский ого́нь
top hizmeti — оруже́йный расчёт
topa tutmak — держа́ть под обстре́лом, брать под обстре́л
ağır top — тяжёлая пу́шка, тяжёлое ору́дие
hafif top — лёгкая пу́шка, лёгкое ору́дие
6) гомосексуали́ст2.кру́глый; шарови́дный3. в соч.topağaç — кругля́к
••- topu- top etmek
- top gibi patlamak
- top gibi gürlemek
- top top -
45 gürlememek
v. (neg. form of gürlemek) -
46 din
n. gürültü, şamata————————v. gürültü etmek, kafasını şişirmek (Argo) gürlemek; tekrar tekrar söylemek, söyleyip durmak; çınlamak; yankılanmak* * *1. gürültü et (v.) 2. gürültü (n.)* * *[din](a loud continuous noise: What a terrible din that machine makes!) gürültü, patırtı -
47 growl
-
48 roll
n. rulo, tomar, top, dürüm, yuvarlanma, rulo köfte, silindir, gümbürtü, davul sesi, liste, yalpa, dalgalanma————————v. yuvarlanmak, dürmek, yuvarlamak, rulo yapmak, tomar yapmak, sarmak, top yapmak, döndürmek, çevirmek, havada takla atmak, sürmek, kullanmak, oklava ile açmak (hamur), silindirle ezmek, yaprak haline getirmek [met.], haddeden geçirmek, ağzında yuvarlayarak söylemek, vurgulayarak telaffuz etmek, gümbür gümbür çalmak, şakımak, yalpa yapmak, sallana sallana gitmek, salınmak, rulo ile boyamak, tekerlekler üzerinde gitmek, gitmek (araba), arabayla dolaşmak, dalga dalga göndermek, soymak (sarhoş vb), sallamak* * *1. yuvarlan (v.) 2. silindir (n.) 3. yuvarla* * *I 1. [rəul] noun1) (anything flat (eg a piece of paper, a carpet) rolled into the shape of a tube, wound round a tube etc: a roll of kitchen foil; a toilet-roll.) top, rulo, makara2) (a small piece of baked bread dough, used eg for sandwiches: a cheese roll.) (yuvarlak) sandviç ekmek3) (an act of rolling: Our dog loves a roll on the grass.) yuvarlanma4) (a ship's action of rocking from side to side: She said that the roll of the ship made her feel ill.) sallanma, yalpalama5) (a long low sound: the roll of thunder.) gümbürtü, gürleme6) (a thick mass of flesh: I'd like to get rid of these rolls of fat round my waist.) kıvrım, topak7) (a series of quick beats (on a drum).) gümbürtü2. verb1) (to move by turning over like a wheel or ball: The coin/pencil rolled under the table; He rolled the ball towards the puppy; The ball rolled away.) yuvarlanmak, tekerlenmek2) (to move on wheels, rollers etc: The children rolled the cart up the hill, then let it roll back down again.) yuvarlamak3) (to form (a piece of paper, a carpet) into the shape of a tube by winding: to roll the carpet back.) dürmek, sarmak4) ((of a person or animal in a lying position) to turn over: The doctor rolled the patient (over) on to his side; The dog rolled on to its back.) dön(dür)mek5) (to shape (clay etc) into a ball or cylinder by turning it about between the hands: He rolled the clay into a ball.) yuvarlamak6) (to cover with something by rolling: When the little girl's dress caught fire, they rolled her in a blanket.) sarmak, örtmek7) (to make (something) flat or flatter by rolling something heavy over it: to roll a lawn; to roll pastry (out).) açmak; tesviye etmek8) ((of a ship) to rock from side to side while travelling forwards: The storm made the ship roll.) sallamak, yalpalamak9) (to make a series of low sounds: The thunder rolled; The drums rolled.) gürlemek, gümbürdemek10) (to move (one's eyes) round in a circle to express fear, surprise etc.) fırıl fırıl döndürmek11) (to travel in a car etc: We were rolling along merrily when a tyre burst.) gitmek12) ((of waves, rivers etc) to move gently and steadily: The waves rolled in to the shore.) ağır ağır hareket etmek; vurmak13) ((of time) to pass: Months rolled by.) geçip gitmek•- roller- rolling
- roller-skate 3. verb(to move on roller-skates: You shouldn't roller-skate on the pavement.) paten yapmak, kaymak- roll in
- roll up II(a list of names, eg of pupils in a school etc: There are nine hundred pupils on the roll.) isim listesi -
49 صات
bağırmak; cıyaklamak; gürlemek; gümbürdemek; gümlemek -
50 brummen
brummen v/i <h> Bär homurdanmak; fig ( über A hakkında) homurdanmak; (summen) Insekt dızlamak; Flugzeug, Motor gürlemek;fam fig mir brummt der Kopf kafam uğulduyor -
51 dröhnen
dröhnen v/i <h> Motor, Stimme usw gürlemek; (widerhallen) uğuldamak -
52 грохотать
güdürdemek, gümbürdemek, gürlemek -
53 აღრიალება
f.kükremek, gürlemek -
54 ჭექა
f.gürlemeki.gürleme, gök gürlemesi -
55 шавла
öfke, hiddet, gürlemek, gümbürdemek -
56 dröhnen
dröhnen ['drø:nən]mir dröhnt der Kopf beynim uğulduyor -
57 erdröhnen
erdröhnen*vi sein gürlemek, uğuldamak -
58 гримати
gümbürdemek, güdürdemek, gürlemek -
59 гримнути
gümbürdemek, güdürdemek, gürlemek -
60 brausen
duşduş almakgazozgürlemek
См. также в других словарях:
gürlemek — nsz Kalın ve gür ses çıkarmak Pala bıyıklı adamın sesi kapının önünde gürledi. O. C. Kaygılı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gürleyip gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
top gibi gürlemek — gürültülü bir biçimde bağırmak veya konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kökreşmek — gürlemek, kükremek, kişnemek, kükreşmek II, 222, 223; III, 147 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
külremek — gürlemek, güldür güldür etmek III, 282, 283bkz: küldremek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kürlenmek — gürlemek II, 252 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
gürleme — is. Gürlemek işi Birleşik Sözler gök gürlemesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
top — is. 1) Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne Havası boşalmış bir futbol topu... A. Gündüz 2) Bazı aletlerde bulunan toparlağımsı parça Kantarın topu. Duvar saatinin topu. 3) Kumaş, kâğıt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ZÜFRE — (C.: Zeferât) Kükremek. Gürlemek. * Nefesi içeri çekip göğsünü öttürmek. * Gam, tasa. * Atın orta yeri … Yeni Lügat Türkçe Sözlük