Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

güçlükle

  • 1 ancak

    I konj
    1) ( yalnız, sadece) nur, bloß
    \ancak bir şart ile nur unter einer Bedingung
    2) ( lâkin) jedoch, allerdings
    3) erst
    \ancak ikinci deneyişte erst beim zweiten Anlauf
    \ancak şimdi gelebildim jetzt erst konnte ich kommen
    II adv
    1) ( en erken) frühestens, ehestens
    \ancak yarın gelebilirim ich kann frühestens morgen kommen
    oraya akşama doğru \ancak varabildim ich kam dort erst gegen Abend an
    2) ( güçlükle) gerade (noch), (so) eben
    otobüse \ancak yetiştim ich habe den Bus gerade noch erreicht
    ücretiyle \ancak geçinebiliyor mit seinem Lohn kommt er so eben aus

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ancak

См. также в других словарях:

  • güçlükle — zf. Güç, kolay olmayan bir biçimde, zar zor Kuş biraz havalanıp başka bir kayaya kadar güçlükle, zorlukla uçtu. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • izin koparmak — güçlükle izin almak Kendisi belediyeden birkaç gün izin kopararak onları ziyaret edecekti. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zor — is., Far. zūr 1) Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm. R. N. Güntekin 2) Yüküm, mecburiyet Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dili ağırlaşmak — hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak Hastaya bazı şeyler soruyor. Fakat anlaşılır cevaplar alamıyordu. Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı. H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ancak — zf. 1) Yalnızca anlamında, sınırlama anlatan bir söz Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. O. C. Kaygılı 2) Olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • antrasit — is., di, mdn., Fr. anthracite Güçlükle tutuşan, koku, duman çıkarmadan büyük bir ısı vererek yanan bir tür taş kömürü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bata çıka — zf. Güçlükle, zorlukla Tekrar başlayan tipinin içinde bata çıka, bir iki sokak geçtik. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dar — 1. is., esk., Far. dār İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk Birleşik Sözler darağacı 2. sf. 1) İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı Dar elbise. Dar ev. 2) Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dara dar — zf. Güçlükle, ancak, uç uca, son dakikada İngiliz süngüsünden dara dar başını kurtaracaktı. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • darı darına — zf. Güçlükle ve son anda, güç hâl ile, uç uca, dar darına …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolgun — sf. 1) Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış Dolgun yastık. 2) Şişmana yakın, balıketinde Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu. B. Felek 3) Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.) İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»