-
1 basmak
1) ( ayakla) treten (-e auf)bastığın yere dikkat et! gib Acht, wohin du trittst!frene \basmak auf die Bremse tretenbir şeyin üzerine basarak söndürmek etw austreten2) ( parmakla) drücken (-e auf)düğmeye \basmak auf den Knopf drücken3) ( karanlık) (her) einbrechenkaranlık basarken bei Einbruch der Dunkelheit4) ağır \basmak ( fig) ins Gewicht fallen, zu Buche schlagenuyku \basmak vom Schlaf befallen werdenbasıp gitmek ( fam) abhauenII vt1) drucken2) ( baskın yapmak) überfallen -
2 basmak
basmak <- ar> treten (-e auf A); eindringen (-e in A); drücken (-i -e A Siegel usw auf A); (-i) überfallen, jemanden überrumpeln; auf frischer Tat ertappen; fam verduften; Alter erreichen; Buch drucken; Gäste plötzlich hereinschneien; Dunkelheit hereinbrechen; Kälte usw einsetzen; Schlaf überkommen;haydi bas (git)! hau ab!;zile basmak klingeln;çocuk yedisine bastı das Kind trat in sein siebtes Lebensjahr oder wurde sechs Jahre alt -
3 başmak
-
4 başmak
Schuh, Sohle -
5 basmak
drücken; setzen, stellen -
6 kara basmak
Im Traume angreifen, plötzlich angreifen -
7 basybermek
-
8 hararet
-
9 hava
hava [xava] s\hava almak (açık \havada gezmek) frische Luft schnappen; ( umduğunu bulamamak) leer ausgehen; (içine \hava almak) Luft durchlassenlastiğe \hava basmak einen Reifen aufblasen\havadan sudan konuşmak ( fam) ins Blaue hineinreden\havaya uçurmak in die Luft sprengen\havanın gözü yaşlı es sieht nach Regen ausbugün \hava güzel es ist heute schönes Wetter3) Klima nt\hava değiştirmek das Klima ändernburanın \havası sert das Klima hier ist rauaçık \havada unter freiem Himmel6) (dans \havası) Melodie f\havası olmak Flair habenkadın güzel değil, ama \havası var die Frau ist nicht schön, aber sie hat Flairodanın öyle lüks bir \havası var( dır) ki, ... das Zimmer hat ein solches Flair von Luxus, dass...\havayı bozmak die Stimmung verderben\havasını bulmak in Stimmung kommenbu sözlerin sonu \hava! ( fam) das ist nur leeres Gerede! -
10 ağır
ağır [ɑːƗr] Arbeit, Krankheit, Waffen schwer; Problem, Lage schwierig; vorangehen langsam; Geruch intensiv; Schlaf fest; Worte kränkend; Mensch (yavaş) schwerfällig; (ciddî) seriös;ağır ağır adv allmählich, langsam;ağır basmak überwiegen, sich durchsetzen;ağır işitmek schwerhörig sein;ağır sıklet Boxen Schwergewicht n;ağırdan almak (-i) kein Interesse zeigen; auf die lange Bank schieben;-in ağırına gitmek fig jemanden schwer treffen, kränken -
11 ağırlık
ağırlık <- ğı> Gewicht n; (yük) Last f (kâbus) Albtraum m; (yavaşlık) Langsamkeit f; (ağırbaşlılık) Besonnenheit f, Seriosität f; (mahmurluk) Schläfrigkeit f; (değer) Wert m eines Geschenks; olta Senkblei n der Angel;ağırlık merkezi PHYS Schwerpunkt m;ağırlık sınıfı Gewichtsklasse f;özgül ağırlık spezifische(s) Gewicht; -
12 ayak
ayak <- ğı> Fuß m; Tier Pfote f, Huf m; Gestell n, Ständer m; Pfeiler m einer Brücke; Bein n; Maß Fuß (30,5cm); Tempo n, Gangart f; Flussarm m, Zustrom m; Abfluss m (eines Sees); Reim m; Abschnitt m (eines Rennens);ayak altında kalmak zertrampelt werden;ayak atmak ausschreiten; betreten (-e A);ayak ayak üstüne atmak die Beine übereinander schlagen;ayak bağı fig Klotz m am Bein;ayak basmak allg betreten (-e A); bei seiner Meinung bleiben;ayak değiştirmek den Tritt wechseln;ayak diremek hartnäckig sein;ayak işi Besorgungen f (eines Laufburschen usw);ayak tedavisi ambulante Behandlung;ayak uydurmak Tritt fassen; sich anpassen (-e D);ayağa düşmek herunterkommen;-i ayağa kaldırmak jemanden auf die Beine bringen; fig aufrütteln; aufwiegeln;-in -e ayağı alışmak einen Ort usw regelmäßig aufsuchen;ayağı bağlı gebunden, verheiratet;(kendi) ayağıyla gelmek aus eigenem Antrieb kommen;-in ayağına düşmek jemandem zu Füßen fallen;-in ayağına ip takmak jemanden in Misskredit bringen;-in ayağına kadar gelmek sich zu jemandem bequemen;-in ayağına gelmek fig jemandem in den Schoß fallen;-in ayağını çelmek jemandem ein Bein stellen (a fig);-den ayağını kesmek keinen Fuß mehr setzen (in A); jemanden abwimmeln;ayağını çabuk tutmak schnell machen;ayakta auf den Beinen; im Stehen; MED ambulant;ayakta durmak (auf den Beinen) stehen;ayakta kalmak keinen Sitzplatz bekommen;ayakta tedavi MED ambulante Behandlung;ayağı uğurlu Glücksbringer m (Person) -
13 bağır
bağır1 <- ğrı> Brust f; pl innere Organe n/pl, Eingeweide pl; innere(r) Teil; fig Herz n, poet Busen m;bağrı çökük mit eingefallener Brust;bağrı yanık schwer geprüft;-i bağrına basmak an die Brust drücken Abağır2: bağır bağır lauthals;bağır bağır bağırmak aus vollem Halse brüllen -
14 bam
bam: bam bum! bum, bums!;-in bam teline basmak fig jemandem auf die Hühneraugen treten, jemanden an seiner empfindlichsten Stelle treffen -
15 basar
-
16 bastırmak
1. v/t (-i) kaus von basmak; Antwort usw parat haben; -e drücken auf A; Aufstand unterdrücken; Brand löschen; jemanden als Gast überfallen; Gefühl bezwingen; Stoff säumen; (-i -de) jemanden übertreffen (in D); (-i –e) etwas stopfen (in A, z.B. eine Kiste), verstauen (in A)2. v/i Kälte, Schneefall einsetzen -
17 çürük
çürük <- ğü> Fäulnis f; blaue(r) Fleck; faul, verfault; zweifelhaft, dunkel; Argument leicht widerlegbar; Baum, Brett morsch; Angaben unhaltbar; Angelegenheit hoffnungslos; MIL dienstuntauglich; ausgemustert;çürük gaz Abgase n/pl;çürük mal alte(r) Kram, Gerümpel n;çürük tahtaya basmak sich auf eine faule Sache einlassen;çürüğe çıkarmak MIL als dienstuntauglich erklären; ausrangieren;diş çürüğü Zahnfäule f -
18 dal
dal1 Zweig m, Ast m; fig Gebiet n; (Industrie)Zweig m;dal budak salmak wachsen und wuchern; fig sich komplizieren;daldan dala konmak es nicht lange aushalten (im Beruf); vom Hundertsten ins Tausendste kommen;dal gibi schlankdal2 Rücken m;-in dalına basmak A reizen, ärgerndal3 nackt, bloß -
19 düğme
düğme deliği Knopfloch n;kapama düğmesi Ausschalter m (Radio);marş düğmesi Einschalter m;düğmeye basmak auf den Knopf drücken -
20 fak
fak: faka basmak in die Falle gehen; fehlschlagen;-i faka bastırmak jemandem ein Bein stellen
См. также в других словарях:
basmak — basmak, üzerine çökmek, yıkrnak I, 434,516; II, 10,74,119,165 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
basmak — e, ar 1) Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. C. Külebi 2) Küçük çocuklar ayakta durabilmek 3) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek Motor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
başmak — is., ğı, esk. Ayakkabı … Çağatay Osmanlı Sözlük
başmak — nâlin, ayak kabı, çepek, kefş, kösele … Çağatay Osmanlı Sözlük
başmak — pabuç I, 378, 466; II I, 417bkz: başak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
BAŞMAK — Eskiden kullanılan bir çeşit ayakkabı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
basmak — 1. yaprak yada peyniri yasmak 2. merdiven, basamak … Beypazari ağzindan sözcükler
bağrına basmak — 1) kucaklamak İzmir den kalkıp Mısır a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) den biriyle ilgilenerek onu koruyup kayırmak, yetiştirmek Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gaza basmak — 1) harekete geçirmek veya hızını artırmak için motorlu taşıtın gaz pedalına basmak 2) mec. bir işi hızlandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağırlık basmak (veya çökmek) — 1) gevşeklik ve uyku gelmek 2) ağır bir hava kaplamak, sessizlik oluşmak Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bam teline basmak (veya dokunmak) — (birinin) en çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek Firuzan bam teline basıyor, aksi sesler çıkarıyor. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük