-
1 веять
-
2 дуть
esmek; üflemek,püflemek* * *несов.; сов. - поду́ть, однокр.1) esmekду́ет ве́тер — rüzgar esiyor
в ко́мнате ду́ет — odada cereyan var
2) üflemek; püflemek ( на горячее)дуть на свечу́ — mumu üflemek
••дуть гу́бы на кого-л. — birine surat etmek
и в ус себе́ не дуть — oralı bile olmamak; umursamamak bile
-
3 дышать
soluk almak; hohlamak,üflemek; esmek* * *1) solunmak; teneffüs etmek; soluk / nefes alıp vermek / almakтяжело́ дыша́ть — solumak
дыша́ть чи́стым кислоро́дом — saf oksijen teneffüs etmek
во́здух, кото́рым мы ды́шим — teneffüs ettiğimiz hava
2) ( дуть) hohlamak; üflemekдыша́ть на озя́бшие ру́ки — üşümüş ellerine hohlamak
3) перен. esmek; yayılmakона́ дыша́ла све́жестью и здоро́вьем — ondan temiz bir dirilik ve sıhhat esiyordu
••дыша́ть на ла́дан — bir ayağı çukurda olmak; yolcu olmak
дом е́ле ды́шит — evin bir nefeslik canı kalmış
он слу́шал не дыша́ — soluğunu kesmiş dinliyordu
-
4 задувать
üflemek,püflemek; esmek* * *I несов.; сов. - заду́ть( гасить) üflemek; püflemek; üfleyip söndürmekзаду́ть свечу́ — mumu püf diye / püfleyip söndürmek
••IIзаду́ть до́мну — yüksek fırını devreye sokmak
1) ( о ветре) esmek; esmeye başlamak2) ( проникать - о ветре) girmek; tutmak -
5 взбрести
сов.взбрести́ в го́лову / на ум — aklına esmek
говори́ть, что на ум взбредёт — ağzına geleni / ne gelirse söylemek
-
6 копаться
1) eşinmek; karıştırmak; kurcalamakво дворе́ копа́лись ку́ры — avluda tavuklar eşiniyordu
копа́ться в чемода́не — разг. bavulu karıştırmak
в мото́ре кто́-то копа́лся — разг. motoru kurcalamışlar
2) перен. kurcalamak, eşmekне бу́дем копа́ться в э́том (неприя́тном) де́ле — bu işi / sorunu kurcalamayalım
-
7 повеять
сов.пове́ял ве́тер — hafif bir rüzgar esmeye başladı
от реки́ пове́яло прохла́дой — nehirden bir serinlik geldi
-
8 рыть
1) kazmak, açmak, eşmekрыть моги́лу — mezar (çukuru) açmak / kazmak
каба́н рыл зе́млю — yaban domuzu (köpek dişleriyle) toprağı eşiyordu
2) разг. karıştırmakне рой у меня́ на столе́ — masamın üstünü karıştırma
••рыть яму самому́ себе́ — kendi kuyusunu kendi kazmak
не рой я́му друго́му, сам в неё попадёшь — посл. kazma kuyuyu kendin düşersin
-
9 бушевать
1) quturmaq2) şiddetli esmek (про ветер) -
10 веять
1) esmek (о ветре)2) çeltemek -
11 дунуть
1) (веять, о ветре и т.д.) esmek2) (выпустить изо рта струю воздуха) üfürmek -
12 дуть
1) (веять, о ветре и т.д.) esmekдует сильный ветер - küçlü yel ese2) (выпускать изо рта струю воздуха) üfürmekдуть на горячий чай - sıcaq çayğa üfürip suvutmaqдуть губы - dudaq şişirmek (qabartmaq) -
13 повеять
esip başlamaq; esmek
См. также в других словарях:
esmek — esmek; kalburlayarak savurrnak; uzatmak I, 165 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
eşmek — eşmek; taşmak; (at hakkında) yorga yürümek I, 166 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
esmek — nsz, er 1) Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor. A. Haşim 2) e, mec. Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek Bu yolculuk size nereden esti? … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşmek — 1. nsz, er At hızlı gitmek 2. i, er 1) Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın. / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın. M. A. Ersoy 2) mec. Araştırmak, incelemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
esmek — 1. istemek 2. üzerine gelmek , biriyle sürekli uğraşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
efil efil esmek — yazın rüzgâr yavaş yavaş, serin serin esmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava fena esmek — ortamla ilgili her türlü şart kötü durumda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava iyi esmek — ortamla ilgili her türlü şart uygun durumda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde yeller esmek — artık bulunmamak, yok olmak Tepebaşı ndaki Dram Tiyatrosu yandı gitti. Bugün yerinde yeller esiyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklına esmek — daha önce düşünmemiş olduğu şeyi birden yapmaya karar vermek Merak edecek bir şey yok, aklına esmiş, gelmiş olacak. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında kavak yeli esmek — 1) genç sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak Kocası yaşlı diye genç bir kadının başında kavak yelleri estiğine hükmetmek lazım gelmez. R. H. Karay 2) gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek vakit geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük