-
101 bir kenara koymak
v. lay aside, set aside, lay off, put on one side -
102 bir köşeye koymak
v. divert -
103 buza koymak
v. ice -
104 cam kaba koymak
v. glass -
105 cebe koymak
v. pocket -
106 cesaretle karşı koymak
v. brave -
107 cesurca karşı koymak
v. outbrave -
108 cetvel haline koymak
v. tabulate -
109 davranışlarıyla ortaya koymak
v. act out -
110 depoya koymak
v. tank -
111 destek koymak
v. prop up, prop, underpin, chock, truss -
112 dikine koymak
v. stand on end -
113 dip koymak
v. bottom -
114 dipnot koymak
v. annotate -
115 dipnotlar koymak
v. document -
116 düzene koymak
v. regularize -
117 ek vergi koymak
v. surtax -
118 el koymak
v. take the action, seise, commandeer, seize, attach, appropriate, arrest, capture, condemn, distrain, distrain on, distrain up, distress, embargo, hold, impound, impress, levy, sequester, sequestrate, usurp, vest, requisition -
119 enayi yerine koymak
play smb. for a sucker -
120 engel koymak
v. hedge off, handicap
См. также в других словарях:
koymak — koymak, koyuvermek, bırakmak, dökmek, çalkamak II, 45; III, 39, 171. 246 bkz; kodmak, kotmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
koymak — i, e, ar 1) Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek Öteki elini doktorun omzuna koydu. S. F. Abasıyanık 2) Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak Bu işe kimi koyacağız? 3) Bırakmak İçeri kimseyi koymuyorlar. 4) Katmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ambargo koymak — 1) gemilerin limanlardan hareketini yasaklamak 2) bir malın serbest sürümünü engellemek 3) bir mala el koymak, müsadere etmek 4) siyasi, ekonomik, sosyal alanlarda caydırmak amacıyla yaptırım uygulamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
haciz koymak — (bir şeye) borçlunun malına el koymak Ya parayı verirsiniz ya da haciz korum. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hareke koymak — Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde ünsüzlerin üstüne ünlü ile okunmasını sağlayan işaret koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kundak sokmak (veya koymak) — 1) yangın çıkarmak için bir yere tutuşmuş yağlı bez parçası koymak 2) mec. ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mim koymak — 1) unutulmaması için işaret koymak 2) önemli bularak üstünde ısrarla durmak Bu lafıma mim koy dedi Sabri Bey. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
nokta koymak — 1) gereken yerde nokta işaretini kullanmak 2) mec. bir işi bitirmek, tamamlamak 3) mec. son noktayı koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafese koymak — argo aldatıp çıkar sağlamak O, ya birisini batırmak yahut da kafese koymak için ziyafet çekerdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
öpüp başına koymak — 1) bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak 2) bir şeyi memnunlukla karşılamak, saygı duymak, saygıyla karşılamak Ne dediği bilinmez, anlaşılmaz, kapalı kutu şiirleri öpüp başımıza koymak lazım… … Çağatay Osmanlı Sözlük
rehine koymak (veya vermek) — Tutuya koymak Beş lira için ananın saatini rehine koyduğunu unuttun mu? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük