Перевод: с турецкого на английский

с английского на турецкий

eğmek

  • 1 eğmek

    v. bend, curve, incline, flex, bow, buckle, cant, contort, decline, droop, incurve, inflect, ply, slant, spring, stoop, sway, tilt, warp

    Turkish-English dictionary > eğmek

  • 2 eğmek

    "to tip, to tilt; to bow, to bend, to incline, to curve"

    İngilizce Sözlük Türkçe > eğmek

  • 3 eğmek

    1. /ı, a/ to lean, tilt, or bend (something) (in a specified direction). 2. /ı, a/ to turn (one´s eyes) to. 3. /ı/ to bend. 4. /ı/ to bring (someone) round, persuade.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > eğmek

  • 4 boyun eğmek

    v. bow down, bow, submit, bend the knee, give way, sit down under, surrender, bend, buckle, buckle under, cave, comply, comply with, indulge, knuckle down, knuckle under, resign oneself to, truckle
    * * *
    1. obey 2. surrender

    Turkish-English dictionary > boyun eğmek

  • 5 cezaya boyun eğmek

    kiss the rod

    Turkish-English dictionary > cezaya boyun eğmek

  • 6 kaderine boyun eğmek

    meet one's doom

    Turkish-English dictionary > kaderine boyun eğmek

  • 7 çaresizliğe boyun eğmek

    v. yield to despair

    Turkish-English dictionary > çaresizliğe boyun eğmek

  • 8 boyun eğmek

    to submit, to yield, to truckle to sb, to bite the bullet, to give in (to sb/sth), to knuckle under, to succumb (to sth)

    İngilizce Sözlük Türkçe > boyun eğmek

  • 9 kadere boyun eğmek

    to bow to fate, to bow to the inevitable

    İngilizce Sözlük Türkçe > kadere boyun eğmek

  • 10 eğmemek

    v. (neg. form of eğmek) bend, curve, incline, flex, bow, buckle, cant, contort, decline, droop, incurve, inflect, ply, slant, spring, stoop, sway, tilt, warp

    Turkish-English dictionary > eğmemek

  • 11 boyun

    ",-ynu 1. neck. 2. cervix. 3. geog. pass, defile. 4. responsibility. -una almak /ı/ to accept responsibility for. -u altında kalsın! colloq. May he die! -u armut sapına dönmüş. colloq. He has grown very thin. -una atılmak /ın/ to embrace (someone), fall on (someone´s) neck. -una atmak /ı, ın/ to put (the blame) on (someone). - atkısı scarf. - borcu a binding duty. -unun borcu a duty. -unu burmak /ın/ to wring (an animal´s) neck. -unu bükmek 1. to abase oneself. 2. to submit to something. -u bükük/eğri 1. destitute. 2. unhappy, sorrowful. - eğmek /a/ to submit (to); to humiliate oneself (before). -una geçirmek /ı/ to seize, take (something) for one´s own. -unda kalmak (for an obligation) to remain unfulfilled. -unu kesmek/ vurmak /ın/ to behead. -um kıldan ince. colloq. I am ready to accept any decision./I am ready to comply with anything. -u kopsun! colloq. May he die! - kökü the base of the neck. -una sarılmak /ın/ to embrace. -u tutulmak to have a stiff neck. -unu uzatmak/vermek /a/ to surrender (to), submit (to). "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > boyun

  • 12 çehre

    "1. face. 2. aspect, appearance. 3. sour face. -si bozulmak to look upset; to get a sour look on one´s face. - çatmak/eğmek/etmek to make a sour face. - fukarası/züğürdü ugly -faced."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > çehre

См. также в других словарях:

  • egmek — eğmek I, 100, 168 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • eğmek — i, er 1) Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü. Y. Z. Ortaç 2) Sert bir cismi bükmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eğmek (-admak) — yaradılış gösteren isimlerden fiil yapma edat ı II, 340 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • boyun eğmek — isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kadere boyun eğmek — yazgısını, talihini kabul etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boynuz eğmek — istemeyerek uymak, karşı tarafın gücünü kabul etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaşını gözünü eğmek — kızgın bir durumdayken kaş çatmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş eğmek — 1) saygı göstermek için baş eğerek selamlamak Ulema, şeyhler, yerden selam verdiler, baş eğip el öptüler. R. E. Ünaydın 2) direnmekten vazgeçip buyruk altına girmek, inkıyat etmek Gittikçe yükselen başı Allah a kalkıyor / Asrın baş eğdi sandığı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şapkayı öne eğmek — aileden birisinin unanılacak bir şey yaptığında aile reisinin mahçup olması …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • imale etmek — eğmek, çevirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • egsemek — eğmek istemek I, 277 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»