-
1 durum
durum s1) Situation f; (hava \durumu) Lage fiçinden çıkılmaz bir \durum eine ausweglose Lage2) (sağlık \durumu) Zustand m\durumu düzeldi sein Zustand hat sich gebessertacınacak \durumda bulunmak sich in einem bedauernswerten Zustand befinden3) Fall mbu \durumda in diesem Fall\durumdan \duruma von Fall zu Fallnankör olma \durumu undankbare Beschaffenheit -
2 perişan
\perişan etmek durcheinanderbringen\perişan olmak ( fam) vor die Hunde gehen\perişan bir durumda bulunmak sich in einem kläglichen Zustand befinden -
3 değişiklik
değişiklik <- ği> Änderung f; Veränderung f; Veränderlichkeit f; Reform f;-de değişiklik yapmak ändern A; novellieren A;adres değişikliği Anschriftänderung f;durumda usw bir değişiklik var mı gibt es etwas Neues?, irgendwelche Fortschritte? -
4 içkili
içkili betrunken; alkoholhaltig; … mit Alkoholausschank;içkili durumda in betrunkenem Zustand -
5 işler
işler: işler durumda betriebsbereit -
6 acınacak
bedauernswert, bemitleidenswert\acınacak bir durumda bulunmak sich in einem bedauernswerten Zustand befinden -
7 aklı başında
vernünftig, gescheit\aklı başında insanlar gibi wie vernünftige Menschen\aklı başında olmamak nicht vernünftig [o gescheit] sein; ( iyi düşünebilir durumda olmamak) nicht bei klarem Verstand sein keinen klaren Gedanken fassen können; ( fam) nicht alle beisammenhaben, von allen guten Geistern verlassen sein -
8 bulunmak
viçantası dün bulundu seine Tasche wurde gestern gefunden2) sich befinden, anwesend seinçaresiz bir durumda \bulunmak sich in einer ausweglosen Lage befindenorada bulunan herkes alle, die dort sind3) gözlemde \bulunmak Beobachtungen anstellenvaatte \bulunmak ein Versprechen geben -
9 çaresiz
1) ausweglos\çaresiz bir durumda bulunmak sich in einer ausweglosen Lage befinden2) hilflos, ratlos, verzweifelt -
10 dum duma
kim kime \dum duma als keiner sich um den anderen kümmerte; ( çok karışık bir durumda) in einem heillosen Durcheinander [o Wirrwarr] -
11 her hâlde
1) ( büyük bir ihtimalle) mit großer Wahrscheinlichkeit, höchstwahrscheinlich, aller Wahrscheinlichkeit nach\her hâlde gelmelisiniz Sie müssen unbedingt kommen -
12 kim
wer\kim bilir wer weiß\kim bundan yana, \kim buna karşı? wer ist dafür und wer dagegen?\kim \kime dum duma als keiner sich um den anderen kümmerte; ( çok karışık bir durumda) in einem heillosen Durcheinander [o Wirrwarr]\kim olursa olsun egal wer\kim oluyor? was denkt er sich?biz \kim oluyoruz ki... wer sind wir schon, dass... -
13 sıkışmak
vi1) ( zor bir durumda kalmak) in Bedrängnis geraten2) ( dar bir yerde) zusammenrückenbiraz daha sıkışırsak sığışırız wenn wir noch etwas zusammenrücken, werden wir hineinpassen5) ( çarpıntı duymak) Beklemmungen habengöğsü \sıkışmak Beklemmungen in der Brust haben -
14 zavallı
1) arm, armselig; ( acınacak durumda olan) bedauernswert2) ( mutsuz) erbärmlich, traurig3) ( âciz) unfähig -
15 zor
1) Zwang m\zor kullanmak Zwang ausüben2) (\zornda)bir şeyi yapmak \zornda olmak gezwungen sein, etw zu tun, etw machen müssenII adj1) schwerbirine bir şey \zor gelmek jdm etw schwerfallen2) schwierig\zor duruma düşmek in Schwierigkeiten geraten\zor durumda olmak in einer schwierigen Lage seinproblemin çözülmesi \zor die Lösung des Problems ist schwierig
См. также в других словарях:
1980 Turkish coup d'état — The daily Hürriyet ran an extra edition, whose headline read The army has seized control The 12 September 1980 Turkish coup d état, headed by Chief of the General Staff General Kenan Evren, was the third coup d état in the history of the Republic … Wikipedia
Государственный переворот 1980 года в Турции — Государственный переворот 1980 года проведённый главой генерального штаба генералом Кенаном Эвреном стал третьим переворотом в истории республики, после переворотов 1960 и 1971 (Переворот по меморандуму). 1970 е были отмечены вооружёнными… … Википедия
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
durmak — nsz, ur 1) Hareketsiz durumda olmak Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) İşlemez olmak, çalışmamak Bileğimdeki saat durmuş. A. Gündüz 3) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pis — sf. 1) Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves 2) Kendinde pislik olan veya pislenmiş olan Lağım suları pistir. 3) mec. Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mağdûr — (A.) [ روﺪﻐﻡ ] haksızlığa uğramış. ♦ mağdur etmek haksızlığa uğratarak zor durumda bırakmak. ♦ mağdur olmak haksızlığa uğramayarak zor durumda kalmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
BORÇ — Geri verilmek niyetiyle ihtiyaç sahiplerine verilen para. Müslümanlıkta faizle borç vermek haramdır, günahtır. Borcunu ödiyemiyecek durumda onların borçlarını bağışlamak veya sonraya bırakmak sevaptır. Borcunu ödeyebilecek durumda olanlar da… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Armenians in Turkey — ( tr. Türkiye Ermenileri; hy. Թուրքահայեր, Պոլսահայեր, the latter meaning Istanbul Armenian) have an estimated population of 40,000 (1995) to 70,000. [cite web | last=Turay | first=Anna | title=Tarihte Ermeniler | publisher= [http://www.bolsohays … Wikipedia
Armenios en Turquía — Saltar a navegación, búsqueda Los armenios en Turquía (en turco: Türkiye Ermenileri, en armenio: Թուրքահայեր, Պոլսահայեր, el último de los cuales significa armenio de Estambul) tienen una población estimada que fluctúa entre 40.000 a 70.000… … Wikipedia Español
acılanmak — nsz 1) Tadı acı olmak, acılaşmak Ağzım acılandı. 2) le, mec. Acılı durumda olmak, üzüntüye kapılmak, üzülmek Yunus Emre insanların acılarıyla acılanan insandır. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük